Run out türkçesi Run out nedir

  • Akmak.
  • Bitmek.
  • Geçmek.
  • Sızmak.
  • Son bulmak.
  • Dibi görünmek.
  • Süresi dolmak.
  • Dışarı koşmak.
  • Beti bereketi kalmamak.
  • Sona ermek (süre).
  • Sona ermek.
  • Dışarı atmak.
  • Tükenmek.
  • Bitirmek.
  • Çıkıntı yapmak.
  • Kovalamak.
  • Bitmek (süre).

Run out ile ilgili cümleler

English: Ali discovered that he had run out of money.
Turkish: Ali parasının bittiğini fark etti.

English: Has the motorcycle run out of gas yet?
Turkish: Motosikletin benzini daha bitmedi mi?

English: He has run out of energy.
Turkish: Onun enerjisi tükendi.

English: Greek banks could soon run out of money.
Turkish: Yakında Yunan bankalarının paraları tükenebilir.

English: Ali abandoned his car that had run out of gasoline and started walking.
Turkish: Ali benzini biten arabasını terk etti ve yürümeye başladı.

Run out ingilizcede ne demek, Run out nerede nasıl kullanılır?

Run : Götürmek. Geçerli olmak. Gitmek (gemi). Geçiş. Koşu. İşletmek. Koşarak geçmek. Koşturmak. Taşımak. Adaylığını koymak.

Out : Dışarı. Çıkarmak. Nakavt etmek. Dışarıda. Kovmak. Kendini belli etmek. Bayılmak. Ortaya çıkmak. Meydana çıkmak. Dışarı çıkarmak.

Run out of : Bir stokta tükenmek. (birşeyin) tükenmesi. Bir şeyin bitmesi. Bir şeyin tükenmesi. -i tüketmek. Tüketmek. Bitirmek. Kovmak. Bitmek. Tükenmek.

 

Run out of money : Parasız kalmak. Para suyunu çekmek. Parası bitmek. Paraları bitmek veya tükenmek. Kesenin dibi görünmek.

Run out of steam : Enerji veya gücün tükenmesi. Hırsı veya şevki veya hevesi tükenmek. Sıfırı tüketmek. Buharın bitmesi. Pili bitmek. Yakıtın bitmesi. Hevesi veya coşkusu kalmamak.

Run out of time : Zamanı tükenmek. Birinin vakti kalmamak. Zamanı bitmek. Zamanı kalmamak.

Run out on : Terk etmek. -i yüzüstü bırakmak. Birini dımdızlak ortada bırakmak. Birini terketmek.

İngilizce Run out Türkçe anlamı, Run out eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Run out ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Be current : (para vb) geçerli olmak.

Ejaculates : Haykırmak. Fışkırmak. Fırlatmak. Bağırmak. Fışkırtmak. Beli gelmek. Boşalmak. Birdenbire yüksek bir sesle söylemek. Söyleyivermek.

Chuck out : Kabul etmemek. Kovmak. Bir kenara atmak. Çöpe atmak. Kapı dışarı etmek. Atmak. Yaka paça çıkarmak. Sepetlemek. Evden atmak.

Chase off : Önüne katıp kovalamak. (köpek vb.) birisini kovalayarak dışarıya çıkarmak.

Abates : Yatıştırmak. Azalmak. Dindirmek. Eksilmek. Dinmek. Hafifletmek. Yürürlükten kaldırmak. Çekilmek. Ceza indirimi yapmak.

Effused : Dışarı taşmış. Dökmek. Sızdırmak. Açılmak. Dışarı akmış. Yayılmak. Dışarı akıtmak.

Be exhausted : Hali kalmamak. Haşatı çıkmak. Kolunu kaldıracak hali olmamak. (yorgunluktan) tükenmek. Komalık olmak. Canı çıkmak. Takati kalmamak. Canı burnunda olmak.

Drain : Pissu, kirli su, yağış suları v.b. suları zararsız hale getirmek için dışarı akıtan boruların tümü. Yarayı temizlemek. Akıtmak. Akaçlamak. Süzmek. Süzülmek. Suyunu boşaltmak. Dikmek. Dren.

 

Bettering : İyileştirmek. Daha iyi yapmak. Düzelme. Düzeltmek. Geliştirmek.

End : Uç çekit. Son çekit. Kalıntı. Erek. Sonuç. Akıbet. Kalkmak. Bitiş çekidi.

Run out synonyms : exude, boffs, adjourn, accomplishes, fling away, dooming, beat, boff, bust up, accomplish, fall short of, elapses, bests, blow over, break up, bring to a close, drain away, call it off, overhanging, adjourns, fallen short of, break off, be all in, drive, give chase, jutted, die off, dooms, arrange, bring to completion, jutting, bulged, jut out.