Saçak nedir, Saçak ne demek

  • Bazı giyim eşyalarında veya döşemeliklerde kumaş kenarlarına dikilen süslü iplikten püskül.
  • Görünüşü bu püskülü andıran.
  • Bir gaz ortama yerleştirilen ve yüksek bir potansiyel verilen ve nesnenin yüzeyinde oluşan ışık olayı.
  • Havlu, halı vb.nin kenarı boyunca sarkan püskül.
  • Bir yapının herhangi bir bölümünü güneş ve yağmurdan korumak için, o bölümden dışarı taşan ve altı boşta olarak yapılmış olan bölüm

"Saçak" ile ilgili cümle örnekleri

  • "Perdenin saçağı."
  • "Han bekçisi, saçağın altındaki döşeğinde hâlâ uyumaktaydı." - İ. O. Anar
  • "Bak gene bir tutam saçak tütün kalmadı. Bana yalnız tozları kalıyor." - M. Ş. Esendal

Yerel Türkçe anlamı:

Sacayak.

At ve eşek gibi hayvanlarda tırnakla topuk kemikleri arası.

Sofa.

İnce tahta.

Bitkilerin emici kökleri.

Bulaşık ya da tahta bezi.

Gösteri Sanat terimi olarak anlamı:

Çerçevenin üst kenarından aşağı sarkan sınır perdesi.

Güzel Sanatlar alanındaki anlamı:

(Mimarlık) Yapının anaduvarlarından dışarı taşan çatı bölümü.

Zanaat Ticaret alanındaki sözlük anlamı:

Evlerde ana duvarlar dışında kalan çatı bölümü. (Aşağıdinek *Şarkikaraağaç -Isparta)

Evlerde dört ana duvarın dışına sarkmış olan toprak dam bölümü. (Özçaltı *Güdü -Ankara)

 

İngilizce'de Saçak ne demek? Saçak ingilizcesi nedir?:

valance, pélmet, grand drapery

Almanca'da Saçak ne demek?:

vordach, franse

Fransızca'da Saçak ne demek?:

frange

Gezilecek görülecek bir yer, şehir olarak tanımı:

Çankırı kenti, Çerkeş belediyesi, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim yeri. Karabük ili, Eflâni belediyesi, merkez nahiyesine bağlı bir bölge.

Saçak hakkında bilgiler

Saçak çatının yapının dışına taşan kısmına verilen bir mimari terimdir. Genelde binanın duvarlarını yağmurdan korumak amacıyla kullanılır.

Saçakların ana fonksiyonu yağmur suyunu duvardan uzak tutmak ve çatının duvar ile birleştiği noktalarda su birikmesine engel olmaktır. Saçaklar aynı zamanda bina çevresindeki yürüme alanlarının da yağmurdan korunma işlevini görürler. Ek olarak binanın temelinin erozyona maruz kalmasının azaltmak ve de duvarlara sıçrayarak gelen yağmurun minimize etmek işlevlerini de görürler.

Saçakların ikincil kullanım amaçları güneş ışığını kontrol etmektir. Saçakların binadan çıkma mesafesi arzulanan güneş ışığı kazanımı hedefine göre ayarlanmak suretiyle fayda sağlanır. Bazı durumlarda saçaklar çatı katlarının havalanması için açıklıklar içermek fonksiyonuna da sahiptir..

Saçak ile ilgili Cümleler

  • Ormanda maymunlar saçaklardan aşağıya iniyorlardı.
  • Bu evin üstünde saçak buzu var.

Saçak anlamı, tanımı:

Güneş : Güneş ışınlarının ve ısısının etkilediği ortam. Gezegenlere ve yer yuvarlağına ışık ve ısı veren büyük gök cismi.

Yağmur : Çokluk, bolluk. Çok ve sık düşen, gelen şey. Atmosferdeki su buharının yoğunlaşmasıyla oluşan ve yeryüzüne düşen yağışın sıvı durumda olanı, yağar, yağış, baran, bereket, rahmet.

 

Korumak : Bir kimseyi veya bir şeyi dış etkilerden, tehlikeden, zor bir durumdan uzak tutmak, esirgemek, muhafaza etmek, vikaye etmek, sıyanet etmek. Süregelen bir durumun değişikliğe uğramasını önlemek. Karşılamak, denk gelmek. Tehlikeye karşı denetimi altında bulundurmak, savunmak, müdafaa etmek. Bir şeyin eskimesini, yıpranmasını önlemek için gereken dikkat ve özeni göstermek. Güçlü bir kimse veya kuruluş, güçsüz birini veya bir şeyi desteklemek, himaye etmek. Tehlikeli, zararlı durumları önlemek.

Saçak öpmek : Sarayda bayramlaşma törenine katılan büyükler, padişahın tahtından sarkıtılmış halı saçaklarını öpmek.

Saçak bulut : İnce, tüy gibi saçaklı görünüşü olan buz parçalarından oluşmuş beyaz bulut, sirrus.

Saçak kök : Kök boğazının hemen alt kısmından başlayıp çok dallanmış olarak toprakta yüzeysel biçimde gelişen kök. Buğdayda olduğu gibi asıl kökün çevresindeki ek köklerin gelişmesiyle oluşan kök topluluğu.

Salkım saçak : Kalabalık bir biçimde. Parçalara ayrılmış biçimde.

Saçaklanma : Saçaklanmak işi.

Saçaklanmak : Kenarları saçak gibi olmak.

Saçaklı : Saçağı olan.

Giyim : Giysi. Giyme işi. Giyme biçimi.

Eşya : Türlü amaçlarla kullanılan, insan yapısı, taşınabilir cansız nesneler.

Döşemelik : Kanepe, koltuk vb.nin kaplanmasına elverişli (kumaş). Yapılarda tabana döşemek için kullanılan (gereç).

Kumaş : Pamuk, yün, ipek vb.nden makinede dokunmuş her türlü dokuma. Varlığı ve kişiliği oluşturan nitelik veya malzeme.

Kenar : Bir şeyi çevreleyen çizgi. Bir şeyin, bir yerin bitiş kısmı veya yakını, kıyı, yaka. Yan. Bir biçimi sınırlayan çizgilerden her biri. Pervaz, çizgi, antika, baskı vb. çevre süsleri. Merkezden uzak olan, kuytu, ıssız, sapa, tenha yer.

Süslü : Süsü olan, süslenmiş, bezenmiş. Süslenmeye, süse çok düşkün olan.

İplik : Pamuk, keten, yün, ipek, naylon vb. dokuma maddelerinin uzun, ince liflerinden her biri. Fasulye, bakla vb. sebzelerin veya bazı meyvelerin lifi. Bu liflerin birlikte bükülmüş ve çekilmiş durumu.

Çatı : İnsan ve hayvanda iskeletin kuruluşu. Özne, nesne durumlarına göre, belirli çatı eklerinin fiil kök veya gövdelerine getirilen türev, bina: Sevinmek (sev-in-), sevdirmek (sev-dir-), sevindirmek (sev-in-dir-) gibi. Bir yapıyı örten ve eğik yüzeyleri olan damın tahtadan iç yapısı. Yapının tavanı ile damı arasındaki kullanılan yer. Birbirine çatılmış, çakılmış şeylerin bütünü. Hikâye, roman, piyes vb. edebî türlerde olay kuruluşu, kurgu. Barınılan, sığınılan yer. Belli bir maksada yönelik kimselerin oluşturduğu birlik. Bir yapının, bir evin damını kuran parçaların bütünü.

Bu : Yerde, zamanda veya söz zincirinde en yakın olanı gösteren bir söz. En yakında bulunan bir varlığı veya biraz önce anılan bir şeyi işaret yolu ile belirtmek için kullanılan bir söz.

Saçak düzeyi : Yapıların son kat tavan döşemesinin yüksekliği.

Saçak öpme : Sarayda bayramlaşma törenine katılan büyüklerin, padişahın tahtından sarkıtılmış saçakları öpmesi.

Saçak silmesi : (Mimarlık) Bir duvarın ya da yapının saçak altı bölümlerini akan sulardan korumak amacı ile duvarın ya da yapı anaduvarlarının en üst kenarına yatay olarak gelen, kimi vakit süslü, kabartma çıkıntı.

Saçak yüzgeçliler : (Yun. krosso: saçak; pteryx: kanat) Balıklar (Pisces) sınıfının, tükel ağızlılar (Teleostomi) alt sınıfından, kıkırdakları iskeletli olan ve sırt ipliği bulunan, kuyruk yüzgeçleri heteroserk yapıda olan, dişli ya da dişsiz, türlerinin büyük bir kısmı yok olmuş, Afrika tatlı sularında birkaç türüne rastlanan bir takım. Kemikli balıklardan, kıkırdak iskeletli olan ve sırt ipliği bulunan, kuyruk yüzgeçleri heteroserk yapıda, dişli veya dişsiz, türlerinin büyük bir kısmı yok olmuş, Afrika tatlı sularında birkaç türüne rastlanan bir alt sınıf.

Saçak-yüzgeçllier : (Crossopterygii), (Yun. krosso = saçak, Yun.pteryx = kanat) Omurgalı hayvanlardan balıklar (Pisces) sınıfının tükel-ağızlılar (Teleostomi) alt-sınıfına.(bk.) giren bir takımı. Kıkırdakları iskeletlidir. Sırt ipliği bulunur. Kuyruk yüzgeçleri heterosekdir. Dişli ya da dişsiz olurlar. Türlerinin hemen hepsi taşıllaşmıştır. Devondan bu yana yaşamışlardır. Bugün yaşayan birkaç türüne Afrika tatlı sularında rasgelinir. Çoksaçaklıgiller (Polypteridae) familyasını içine alır.

Saçakhamuru : Bir çeşit makarna.

Saçakkök : (botanik)

Saçaklı ağaç : Dallı budaklı ağaç.

Saçaklı boşalım : Bir iletken ile çevresi arasında yay boşalmasından daha düşük gerilimde oluşan boşalma durumu. Bir uçun içinde ışıklı boşalma ile kıvılcımlı boşalma arasında oluşan durum.

Saçaklı sümüklüböcek : Karından ayaklılar (Gastropoda) sınıfının, arttan solungaçlılar (Opisthobranchia) takımından, kabukları olmayan, sırt bölgesinde saçak biçiminde birçok ikincil solungaç sıraları bulunan, denizlerde yaşayan bir tür. (Aeolis papillosa): Karından-ayaklılar (Gastropoda) sınıfının arttan-solungaçlılar (Opisthobranchia) takımınına giren bir yumuşakça türü. Kabuksuzdur. Sırt bölgesinde saçak biçiminde birçok ikincil solungaç sıraları bulunur. Denizlerde yaşar.

Diğer dillerde Saçak anlamı nedir?

İngilizce'de Saçak ne demek? : n. fringe, thrum, eaves, canopy, falbala, roof tree, tag, water table, whisk

Fransızca'da Saçak : auvent [le], frange [la]

Almanca'da Saçak : n. Franse, Kranzgesims, Schutzdach, Vordach

Rusça'da Saçak : n. бахрома (F), карниз (M)