Seated türkçesi Seated nedir

Seated ile ilgili cümleler

English: He is seated by my side.
Turkish: O benim yanımda oturur.

English: Ali and Mary were seated across from each other.
Turkish: Ali ve Mary birbirlerinin karşısına oturmuştu.

English: Ali is seated across the table from Mary.
Turkish: Ali Mary'nin karşısındaki masaya oturmuş.

English: Ali was seated in the driver's seat of the car.
Turkish: Ali arabanın sürücü koltuğunda oturuyordu.

English: Ali and Mary were seated beside each other.
Turkish: Ali ve Mary birbirlerinin yanında oturmuşlardı.

Seated ingilizcede ne demek, Seated nerede nasıl kullanılır?

Double seated valve : Çift oturmalı vana. Çift yuvalı vana. Akışkanın basıncından etkilenmeden, kolay açılıp kapanacak biçimde yapılmış vana.

Ask somebody to be seated : Oturmasını istemek. Oturmasını rica etmek.

Be seated : Çek bir tabure. Çek bir sandalye. Oturunuz. Oturun. Oturmak.

Deep seated : Çok derin. Sabit. Köklü. Yerleşmiş. Kökleşmiş.

Double seated : Çift yuvalı. İki yataklı.

Deepseated : Köklü.

Seaters : Yer gösterici. Oturaklı. Kişilik (araba).

Reseated : Tekrar oturmak. Tekrar işe sokmak. Oturacağı yeri ayarlamak. Yatağını ayarlamak (valf). Yeni sandalyeler koymak. Geri oturmak. Yeniden oturtmak. Tekrar yerleştirilmiş. Tekrar yerleştirmek. Yeniden yerleştirilmiş.

 

Single seater : Tek kişilik. Tek kişilik uçak.

Seater : Yer gösterici. Oturaklı. Kişilik (araba).

İngilizce Seated Türkçe anlamı, Seated eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Seated ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Individualities : Özgünlük. Bireysellik. Ferdiyet. Bireylik. Benlik. Erkinlik. Ferdiyetçilik. Kendine özgülük. Hususiyet.

Foursquare : Cesur. Dobra dobra. Sağlam. Metin. Dört köşe. Dört köşeli. Dörtköşe oyunu. Sıkı. Kare.

Dignified : Onurlu. Asil. Temkinli. Kellifelli. Kıymet verilen. Şerefli. Saygın. Ağır. Değerli.

Character : Bonservis. Huy. Nevi şahsına münhasır bir kimse. Ahlak. Bireyin ayırıcı özelliklerinden oluşmuş dizgeli ve kalıplı kişisel bütünlüğü. Ira. Bir olay ya da bireyin ayırıcı özellikleri toplamı. Belli ahlak ölçülerine göre değerlendirilen kişilik. bir organizmanın belirgin yönü ya da yönleri. bir şeyi benzerlerinden ayıran temel özellik. İşaret. Bir oyuncunun bir filmde ya da televizyon oyununda yaratması gereken kişilik.

Fibre : Yapı. Teltik. İplik. Sinir. Tel. Telcik. Karakter sağlamlığı. Doku.

Timely : Tam vaktinde. Zamanına uygun. Zamanlı. Uygun. Vakitli. Zamanında yapılan. Denk. Yerinde. Güncel.

Personage : Ünlü ya da önemli kimse. Şahsiyet. Önemli kişi. Mühim kimse. Karakter. Zat. Sima. Önemli şahıs.

Personalities : Karakter. Şahsiyetler. Karakterler. Bireylik. Şahsiyet. Benlik. Kişilikler.

Steadiest : Sakin. Sağlam. Devamlı. Sabit. Titremeyen. Sürekli. Düzenli. İstikrarlı. En sabit.

 

Person : İnsan. Fert. Birey. Kişi. Vücut. Beden. Karakter (tiyatro terimi). Tip. Kimse.

Seated synonyms : fiber, seater, implanted, fitted, identities, fibers, soundest, seaters, established, settled, sound, constituted, fibres, individuality, personages, planted, sedentary, sedate, characters, colours, ingrained, sedates, charactered, humanity, steadier, deep rooted, seasoned, sitting.

Seated zıt anlamlı kelimeler, Seated kelime anlamı

Standing : Devam. Devamlı. Yürürlük. Durma. Saygınlık. Duruş. Dik duran. Dikilen. Daimi. Süreklilik.

Unestablished : Yerleştirilmemiş. Oluşturulmamış. Kurulmamış.