Standing türkçesi Standing nedir
- Sürekli.
- Durum.
- Süreklilik.
- Durgun.
- Devam.
- Duruş.
- Dikilen.
- Durma.
- Dik duran.
- Şöhret.
- Ayakta.
- Saygınlık.
- Geçerlilik.
- Daimi.
- Ayakta duran.
- Ayakta yapılan.
- Yürürlük.
- Devamlı.
- Akmaz.
- Mevki.
- Yer.
- Konum.
- Sabit.
- Pozisyon.
Standing ile ilgili cümleler
English: "What a nice surprise," Ali said as he opened the door and saw Mary standing there.
Turkish: Ali kapıyı açtığında ve Mary'nin orada durduğunu gördüğünde " ne hoş bir sürpriz " dedi.
English: A bunch of people were standing outside waiting.
Turkish: Bir grup insan dışarıda bekleyip duruyordu.
English: A tall boy is standing at the gate.
Turkish: Uzun boylu bir çocuk kapıda duruyor.
English: A broken-down car was standing in the middle of the road.
Turkish: Arızalı bir araba yolun ortasında duruyordu.
English: A truck was standing in the middle of the road.
Turkish: Yolun ortasında bir kamyon duruyordu.
Standing ingilizcede ne demek, Standing nerede nasıl kullanılır?
Standing alone : Desteklenmemek. Yalnız kalmak.
Standing army : Daimi ordu.
Standing at ease : Rahat!. Askerlere rahat bir şekilde anca dik olarak durmalarını emreden askeri komut. Rahat duruş. Rahat (duruş). Vücudun, alıştırmalar arasında dinlendirilmesi için, arkada tutulu ellerle bacaklar önde ya da yana yarım adım duruşunda aldığı gevşek durum.
Standing by : Yanında olmak. Sadık kalmak. Desteklemek. Beklemek. Hazır olmak. Hazır beklemek. Beklemede kalmak. Yardıma hazır olmak.
Standing charge : Sabit masraf.
Standing off : Dinlenme ile işleme arası süresi.
Standing jest : Alay konusu.
Standing ovation : Ayakta alkış yağmuruna tutma. Ayakta yapılan alkışlama. Ayakta alkışlama.
Standing position : Ayakta atış pozisyonu. Ayakta nişan vaziyeti.
Standing rule : Tüzük. Yönetmelik. Prensip.
İngilizce Standing Türkçe anlamı, Standing eş anlamlısı
Sözcükler, direkt olarak Standing ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.
Operations : İş. Hüküm. İşlem. Tatbikat. İşleyiş. Çalıştırma. İcraat. Operasyon. Ameliyat. Harekat.
Honor : Onur vermek. Hüsnü kabul göstermek. Onurlandırmak. Kabul etmek (çek). Şeref. Onur. Bkz.honour. Şeref vermek. Saymak. Saygı göstermek.
Full time : Bütün gün. Tam gün. Tamgün. Tam zamanlı. Temelli. Tam görevli. Tümgün. Tam mesai. Fultaym.
Exposure : Açık olma. Ekspozür. Sergileme. Çıkarma. İfşa. Güvence sınırı. Poz. Ortaya çıkarma. Işınlama. Cephe.
Attendances : Hazır bulunma. İlgilenme. Katılım. Kumanda. Bakma. Hizmet. Katılma. İştirak. Bakım.
Locations : Stüdyo dışı. Yer belirleme. Yerleşim birimleri. Yerleştirme.
Conjuncture : Ekonomik hayatın gelişmesi. Eylem ya da etkinliği çevreleyen şartların tümü. Şartlar. Belli bir zaman dilimi içinde belli bir olayı. Konjonktür. Buhran. Kritit durum. Kriz. Kritik durum.
Indissoluble : Bozulmaz. Ayrılmaz. Çözünmez. Erimez. Ayrışmaz. Sağlam.
Acceptability : Kabul edilirlik. Kabuledilirlik. Geçerlik. Benimsenirlik. Kabul edilebirlik. Uygunluk. Kabuledilebilirlik. Kabul edilebilirlik. Kabul edilebilme.
Letup : Ara verme. Ara. Küçülme. Düşürme (basınç, kuvvet, efor, vs.). Bozma. Dinme. Azalma. Sakinleşme.
Standing synonyms : condition, determinedness, permanently, ground, place, continuing, oxbow lake, firm, deep seated, context, fame, carriage, firm as a rock, durability, rest, configurations, portfolio, earths, ceaselessly, continuities, pause, importance, degree, locality, floor, abandoned meander, lays, celeb, calmer, chronicity, eterne, on foot, enforcement.
Standing zıt anlamlı kelimeler, Standing kelime anlamı
Dishonor : Şeref ve haysiyetini kırmak. Şerefini sarsmak. Namusunu kirletmek. Kepaze etmek. Leke sürmek. Lekelemek. Sözünü tutmamak. Rezil etmek. Namusuna leke sürmek. Şerefini beş paralık etmek.
Prominence : Güneş yüzeyinden uzaya sıcak gaz kütlelerinin fırlaması. Şöhret. Ün. Tümsek. Göze batma. Önem. Fışkırma. Çıkıntı. Herkesçe tanınma.
Obscurity : Karanlık. Bilinmezlik. Az tanınmışlık. Anlaşılmazlık. Loşluk. Çapraşıklık. Meçhullük. Belirsizlik. Gizlilik.
Standing antonyms : unerect, honor.
Standing ingilizce tanımı, definition of Standing
Standing kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : As, standing corn. Stand. The act of stopping, or coming to a stand. Remaining erect. Not cut down. The state of being erect upon the feet.
Bu kısımda Standing kelimesinin türkçesi nedir? ingilizcede Standing ne demek? gibi ya da benzeri soruları üye olmadan pratik olarak hemen sorabilir, daha sonra kısaca ingilizce Standing anlamı, açılımı ya da türkçe kelime anlamı hakkında bilgiler verebilir veya dilerseniz Standing ile ilgili cümleler sözler yazılar ile ingilizce türkçe çeviri sözlük anlamları paylaşabilir, diğer web sitelerinden de birçok kaynaklar sunabilirsiniz. Spam veya çok kısa yazılan mesajlar yayınlanmayacaktır.