Shoulder türkçesi Shoulder nedir

  • Yüklenmek.
  • Omuzlamak.
  • Gövdenin boyun omurlarıyla kolun üst bölümü arasındaki bölgesi.
  • Banket.
  • Omuzla itmek.
  • Ön kolların bağlı olduğu omuz kemerinin bulunduğu bölge.
  • Omuzlayarak kendine yol açmak.
  • Kabul etmek.
  • Üstüne almak.
  • Destek.
  • Omuz.
  • Biyoloji, jimnastik, sinema, televizyon alanlarında kullanılır.
  • Duyarlıkölçümü eğrisinin üstte sağa doğru kırılan; ışıklamadaki artışın yoğunlukta aynı ölçüde artışa yol açmadığı, dolayısıyla negatif gereçlerde konunun tüm özelliklerini yansıtmayan, düşük ışıklama bölgesinin yer aldığı bölümü.
  • Omuza almak.

Shoulder ile ilgili cümleler

English: Could you cut it shoulder length?
Turkish: Omuz uzunluğunda keser misiniz?

English: Ali looked over his shoulder to see if Mary was still following him.
Turkish: Ali Mary'nin hala onu takip edip etmediğini görmek için omzunun üzerinden baktı.

English: Ali looked over to his shoulder to see if anyone was following him.
Turkish: Ali birinin kendisini izleyip izlemediğini görmek için omzunun üzerinden baktı.

English: A stranger tapped me on the shoulder from behind. He must have mistaken me for someone else.
Turkish: Bir yabancı omzuma arkadan dokundu. Beni başka birisiyle karıştırmış olmalı.

English: Ali removed his pistol from his shoulder holster and laid it on the table.
Turkish: Ali silahını kılıfından çıkardı ve onu masaya bıraktı.

 

Shoulder ingilizcede ne demek, Shoulder nerede nasıl kullanılır?

Shoulder arm : Dipçikli silah.

Shoulder arms : Tüfek omza. Silah omza. Tüfeği omuza almak.

Shoulder bag : Omuz çantası. Kol çantası. Omuzdan askılı çanta.

Shoulder belt : Hamaylı. Omuz kayışı. Emniyet kemeri.

Shoulder blade : Skapula. Omuz kemiği. Kürek kemiği. Kürekkemiği.

Shoulder joint : Omuz eklemi.

Shoulder mark : Apolet.

Shoulder harness : Omuz kolanı. Omuz bağları.

Shoulder knot : Apolet. Omuz apoleti.

Shoulder girdle : Omurgalılarda ön yüzgeçlerin ya da ön ayakların bağlandığı omuz bölgesindeki destek iskeleti. omuz kemeri, pektoral kemer. Omuz kemeri. Biyoloji, jimnastik alanlarında kullanılır. Göğüs kemeri. Omurgalılarda ön yüzgeçlerin veya ön ayakların bağlandığı omuz bölgesindeki destek iskeleti, omuz kemeri, pektoral kemer. Kolu gövdeye bağlayan eklemler ve bunlara etki yapan kasların tümü. Omuz çemberi.

İngilizce Shoulder Türkçe anlamı, Shoulder eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Shoulder ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Imbarked : Yatırım yapmak. Binmek. Yatırmak. Gemiye bindirmek. Kalkışmak. Yük almak. Uçağa yüklemek. Yüklemek. Uçağa bindirmek.

Advocation : Savunma. Mahkemede savunma eylemi. Müdafaa.

Laden : Yük taşıma kapasitesi. Yüklenmiş. Yüklemek. Yüklü. Dolu.

Aid : İnfak. Yardım. Bilgisayar, iktisat alanlarında kullanılır. El uzatmak. İane. Yardim etmek. Bir iktisadi karar biriminin kendi iktisadi gücünü ve olanaklarını başka birisi için kullanması. gelişmiş ülkelerin veya uluslararası kuruluşların, azgelişmiş ülkeleri iktisadi olarak kalkındırmak veya sosyal amaçlarla verdikleri çok düşük faizli veya karşılıksız aktarımlar. krş. bağış, bağlı kredi, bağlı olmayan kredi, koşullu kredi. Yardım etmek. Alet. Yardımcı olmak.

 

Imbark : Gemiye bindirmek. Kalkışmak. Uçağa bindirmek. Uçağa yüklemek. Yüklemek. Yatırmak. Yatırım yapmak. Yük almak. Binmek.

Acceded : Uymak. İktidara gelmek. Katılmak. İş başına gelmek. Yerine getirmek. Yönetime geçmek. Tahta çıkmak. Yanaşmak. Razı olmak.

Raise : Vergin artışı. Bir araya getirmek. Dikmek. Toplamak. Büyütmek (çocuk). Zam. Beslemek. Yetiştirmek. Yükselme. Kabartı.

Acquiesce : Katlanmak. Kabullenmek. Razı olmak. Karşı çıkmamak. Boyun eğmek. Ses çıkarmamak. Normal karşılamak. Muvafakat etmek.

Omo : Pişmemiş. Çiğ (yunanca).

Own up to : Üstlenmek. (yaptığı bir şeyi) kabul etmek. İtiraf etmek.

Shoulder synonyms : teres muscle, axillary fossa, axillary cavity, body part, scapulars, torso, accoutered, burthen, humeral, acceding, backings, attaching, embarking, banqueted, banquets, berme, assumes, acknowledge, shouldered, assume, backup, afforcement, acknowledging, hard shoulder, lift, acquiesces, acknowledges, embarks, abideth, hunching, be loaded, acquiesced, adjuvant.

Shoulder zıt anlamlı kelimeler, Shoulder kelime anlamı

Lower : Surat asmak. Küçültmek. Kırmak (gurur). Karartmak. Küçük düşürmek. Düşürmek. Somurtmak. Satakdaki malın isteklerden daha çok olması nedeniyle bunların satışlarını sağlamak amacıyla ederlerinde yapılan indirim. aynı konu üzerinde çalışan ve aynı özellikte nesneyi yapıp satan kişilerin karşıtı ile tecimsel bir yarışta bulunmak ve onun etkilerinden kurtulabilmek amacıyla satış ederleri üzerinde yaptıkları indirim. Eder indirimi.

Shoulder ingilizce tanımı, definition of Shoulder

Shoulder kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : To push with the shoulder. To move swaying the shoulders from side to side. To jostle. To push or thrust with the shoulder. To make one`s way, as through a crowd, by using the shoulders. The joint, or the region of the joint, by which the fore limb is connected with the body or with the shoulder girdle. The projection formed by the bones and muscles about that joint. To push with violence.