Speak to türkçesi Speak to nedir

Speak to ile ilgili cümleler

English: "May I speak to Mr Smith?" "Will you hold the line?"
Turkish: "Bay Smith ile konuşabilir miyim?" "Hatta kalır mısınız?"

English: A sensible person wouldn't speak to you like that.
Turkish: Mantıklı bir kişi seninle öyle konuşmazdı.

English: Ali and Mary always speak to each other in French.
Turkish: Ali ve Mary birbirleriyle her zaman Fransızca konuşurlar.

English: Ali and I usually speak to each other in French.
Turkish: Ali ve ben genellikle birbirimizle Fransızca konuşuruz.

English: Ali and Mary don't speak to each other.
Turkish: Ali ve Mary birbirleriyle konuşmuyor.

Speak to ingilizcede ne demek, Speak to nerede nasıl kullanılır?

Speak : Düşünceleri iletmek. Tekellüm etmek. Ses çıkarmak. Çalmak. Bilmek. Bahsetmek. Konuşabilmek. Haberleşmek. Söz söylemek. Göstermek (özellik).

To : Oranla. Ya. Kadar. -mek -mak (mastar). E doğru. -e göre. E. Karşı. Göre. Ye.

Speak to the point : Konuya bağlı kalmak.

May i speak to the manager : Yönetici ile görüşebilir miyim.

Speak about : Bir konu hakkında konuşmak.

Speak aside : Kendi kendine konuşmak.

İngilizce Speak to Türkçe anlamı, Speak to eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Speak to ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

 

Adverts : Bahsetmek. Reklam. Duyuru (ingiliz ingilizcesi). İlan (ingiliz ingilizcesi). Dokundurmak. İlan. Zikretmek. Reklam (ingiliz ingilizcesi). İma.

Referred : Göndermeli. Yararlanmak. İlgili olmak. Bakmak. Başvurmak. Göndermek. Refere edilmiş. Sevketmek. Ait olmak. Ait saymak.

Buzz : Telefon etmek. Sinyal ile çağırmak. Vızıltı. Uğultu. Ayrılmak. Fısıldamak. Uğuldamak. Seslendirmede filmdeki taneciklerden ileri gelen gürültü. sinema/tv. okumada, yükselteçten ileri gelen gürültü. elektrik devresindeki yinelenimin seslendirme araçlarındaki gürültüsü. tv. televizyonda, elektriksel imin görüntüde çizgi olarak beliren etkisi. Gitar, sinema, televizyon alanlarında kullanılır. Vızlamak.

Come out with : Satışa çıkarmak. Söze dökmek. Kabul etmek. Dile getirmek (örneğin, “ o her zaman gerçeği dile getirmeği becerir”). İtiraf etmek. Halka duyurmak. Ağızdan kaçırmak. Reklamını yapmak.

Shout to : Çağırmak.

Buzzes : Ayrılmak. Vızlamak. Vızıltı. Uğuldamak. Telefon ederek çağırmak. Telefon etmek. Çınlamak. Sinyal ile çağırmak. Alçaktan uçmak (uçak).

Refers : İlgili olmak. Kastetmek. Yararlanmak. Bakmak. Göndermek. Başvurmak. Bahsetmek. İma etmek. Atfetmek.

Adverting : İma. Bahsetmek. Reklam. Dokundurmak. İlan. Zikretmek.

Bespeaks : Sipariş vermek. İstemek. Bir şeye delalet etmek. Hitap etmek. Ayırtmak. Göstergesi olmak. Rica etmek. Ismarlamak. Tutmak.

Hollers : Haykırmak. Çağırmak. Bağırmak. Haykırış. Bağırış.

Speak to synonyms : hail, cank, adverted, deal, mention, commune, advert, cry, chin, chinning, shout, referring, refer, brush, call to, bespoken, mentions, be on speaking terms, cried, be on to, hollering, commune with, holler, chins, call on, spoken to, dealt, bespeaking, cries, shouts, chining, call out, spoke to.