Sprout türkçesi Sprout nedir

Sprout ile ilgili cümleler

English: When Jale went to cook dinner, she found that her potatoes had sprouted in the cupboard.
Turkish: Jale akşam yemeği pişirmeye gittiğinde, dolaptaki patateslerinin çimlenmiş olduğunun farkına vardı.

English: In order to sprout, seeds need air and water.
Turkish: Filizlenmek için, tohumların hava ve suya ihtiyacı var.

English: Magnetic fields on Mars sprout like mushrooms in its southern hemisphere.
Turkish: Mars'ta Manyetik alanlar, onun güney yarımküresinde mantar gibi türemiştir.

English: Cabbage, cauliflower, broccoli, and Brussels sprouts are all cultivars of the same species.
Turkish: Lahana, karnabahar, brokoli ve brüksellahanası aynı türün çeşitleridir.

Sprout ingilizcede ne demek, Sprout nerede nasıl kullanılır?

Sprout out : Gelişmeye başlama. Tomurcuklanma. Tomurcuk açma.

Alfalfa sprout : Kaba yonca.

Brussels sprout : Brüksellahanası. Frenklahanası. Brüksel lahanası.

Sprouted : Çimlenmek. Filizlenmek. Filizlenmiş. Bitmek.

Sprouting : Filizlenme. Filizlenen.

Sprocket chain : Devinen iki dingil arasında güç aktarmaya yarayan özel yapılı zincir. Aktarma zinciri. Tahrik zinciri.

 

Sprouts : Brüksel lahanası.

Bean sprouts : Fasulye filizi.

Bruksel sprouts : Tiyamin noksanlığına yol açan bir bitki. Brüksel lahanası.

Sprocket wheel : Dişli makara. Dişli çark. Zincir dişlisi çarkı. Dişli zincir çarkı. Zincir dişlisi.

İngilizce Sprout Türkçe anlamı, Sprout eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Sprout ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Brussels sprout : Brüksel lahanası. Frenklahanası.

Cion : Torunlar. Oğul. Fidan. Soy. Evlat.

Deported : Bir ülkeden dışarı çıkarılmış. Sürülmüş. Kovulmuş. Sürgün edilmiş.

Shoot : Vurma. Çevirim eylemi. Film çekmek. Çevirmek. Sepete atış. Oynamak (misket veya bilardo). Fotoğraf çekme. Perdahlamak (kereste). Çekim yapmak (kamera). Av.

Brought out : Üzerinde durmak. Görülmesini sağlamak. Piyasaya yeni mal sürmek. Yapmak (yeni bir şeyi). Yayınlamak. -i açmak. Meydana çıkarmak. Belli etmek. Yayımlamak.

Be finished : Sona erdirilmek. Sona ermek. Sonuna ulaşmak. Sonuçlandırılmak. Sonlandırılmak. Bitirilmek. Kurtulmak.

Banishing : Kovmak. Kafasından atmak. Düşünmemek. Defetmek. Sürgüne göndermek. Sürgüne yollamak. Sürmek (bir yerden atmak). Sürgün etmek. Uzaklaştırmak.

Budded : Gonca vermek. Aşılamak. Aşı. Gelişmeye başlamak. Aşı yapmak. Tomurcuklanmak. Konca vermek.

Banishments : Aforoz. Sürgün cezası. Atma. Kovma. Nefiy. Uzaklaştırma.

Knop : Küçük süsleyici topuz. Nope. Yumru. Topuz.

Sprout synonyms : bourgeon, bean sprout, burgeon forth, leafy vegetable, diarrhea, greens, banishment, blanks, bedaub, growth, bring out, blankest, being finished, cast off, braird, offshoot, claspers, adore, burgeons, expatriation, abrupt, deportation, blanking, banish, blank, pullulate, bares, cions, green, germinate, adjourn, be fond of, germinates.

 

Sprout ingilizce tanımı, definition of Sprout

Sprout kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : A shoot from the seed, from the stump, or from the root or tuber, of a plant or tree. More rarely, a shoot from the stem of a plant, or the end of a branch. To cause to sprout. To push out new shoots. Hence, to grow like shoots of plants. To germinate. To shoot, as the seed of a plant. The shoot of a plant. As, the rain will sprout the seed.