Stuffs türkçesi Stuffs nedir

  • Kereste.
  • Şey.
  • Zırva.
  • Hamur.
  • Kumaş.
  • Kağıt hamuru.
  • Saçma.
  • Yünlü kumaş (ingiliz ingilizcesi).
  • Eşya.
  • Öz.
  • Kaçak içki.
  • Uyuşturucu.
  • Saçmalık.
  • Hammadde.
  • Madde.

Stuffs ile ilgili cümleler

English: The store sells foodstuffs, such as butter, cheese, and sugar.
Turkish: Dükkân; tereyağı, peynir ve şeker gibi gıda malzemeleri satıyor.

Stuffs ingilizcede ne demek, Stuffs nerede nasıl kullanılır?

Bread stuffs : Ekmeklik tahıl.

Breadstuffs : Ekmeklik un. Ekmek yapmak için kullanılan un.

Dyestuffs : Boya. Boyarözdek. Boya maddesi.

Feedstuffs : Yem. Hayvan yemi (özellikle çiftlik hayvanları için). Yemek.

Foodstuffs : Gıda maddeleri. Yiyecek maddesi. Gıda maddesi.

Stuff with : Doldurmak.

Stuff oneself : Tıkınmak. Tıka basa yemek.

Bit of stuff : (cinsel yönden) çekici kadın. (argo) cinsel yönden çekici kimse. Kız arkadaş.

Stuff somebody with lies : Yalanlarla kandırmak.

Dye stuff : Boya maddesi.

İngilizce Stuffs Türkçe anlamı, Stuffs eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Stuffs ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Thickening : Yoğunlama. Kıvamlaştırma. Kalınlaşma. Yoğunlaşma. Şişlik. Koyulaştırma. Katılaşmış yer. Katılaşma. Yoğunlaştırma. Kalınlaştırma.

Bedding : Tabakalaşma. At, sığır, tavuk ve evcil hayvanların barınakları zeminine nem ve dışkıyı emmesi veya hayvanı temiz tutması, kaydırmaması amacıyla serilen ot, saman, lastik, kauçuk, plastik vb. malzemeler. Yatak takımı. Katmanlaşma. Yatak. Hayvan yatağı. Nevresim. Madencilik, veterinerlik, jeoloji alanlarında kullanılır. Yataklama. Altlık.

 

Drugging : İçkisine ilaç katmak. İlaç vermek. İlaç. Uyuşturmak. İlaçla uyutmak. Uyuşturucu ilaç katmak (yiyeceğe veya içeceğe). Ecza. İlaçla uyuşturmak. Uyuşturucu vermek.

Anodynes : Ağrı kesici ilaç. Sakinleştirici. Rahatlatıcı. Yatıştırıcı. Sakinleştirici ilaç. Teskinleştirici. Anodin. Ağrı dindirici. Ağrı kesici.

Balderdash : Boş laf. Ivır zıvır.

Blethered : Saçmalamak. Gereksiz konuşma. Saçma sapan konuşmak. Abuk sabuk konuşmak.

Draperies : Örtü. Döşemelik kumaş. Kıvrımlar halinde duran kumaş. Çuha. Kumaşçılık. Perde. Perdelik kumaş. Tuhafiye.

Production goods : Sermaye malları. Üretim malları. Üretim sürecinde emeğin verimliliğini artırmak amacıyla kullanılan her türlü makine, donanım gibi daha önceden üretilmiş fiziki mallar.

Dickie : Küçük kuş. Küçük arka koltuk. Koltuk. Gömleğin yerinden çıkarılabilen ön kısmı. Yaka. Kuş. Önlük. Minik kuş.

Swines : Moloz. Domuz. Hınzır.

Stuffs synonyms : colouring material, floc, plant material, particulate matter, sorbent material, adhesive material, hazmat, plant substance, abrasive material, adhesive agent, detergent builder, vernix caseosa, headquarters staff, entries, anesthetic, substance, absurd, rind, ground, waste product, clays, distillation, pulp, fabric, affair, drapery, body, pulps, drape, compendiums, earth, bafflegab, asinine.

 

Stuffs zıt anlamlı kelimeler, Stuffs kelime anlamı

Insulator : Yalıtım işçisi. Yalıtaç. Elektrik akımını, ısıyı iletmeyen ya da çok az ileten özdek. Bir cismi yalıtkan yapan veya yalıtan herhangi bir madde. İzolatör. Fincan. Kalorifer. Yalıtkan. Yalıtkan madde. Yalıtıcı madde.

Conductor : İleten, nakleden, bağlayan. Fizik, kimya, sinema, televizyon, veterinerlik alanlarında kullanılır. Koro şefi. Orkestrayı yöneten, bir müzik yapıtını yönettiği orkestra ile yorumlayan ve uygulayan sanatçı. Lider. Kılavuz. Elektrik akmının ve ısıl erkenin akabileceği düşük dirençli uçun, sıvı ya da katı özdek. Isı, elektrik gibi erke türlerini ileten ortam. Kondüktör. Paratoner.

Pull : Yolmak. Nefes çekmek. Kenara parketmek. Yudum. Çekiştirmek. Çevirmek (iş). Nüfuz. Koparmak. Çekme. Kalkmak (araba).