Toplumsal dayanışma nedir, Toplumsal dayanışma ne demek

Toplumsal dayanışma; bir toplum bilimi terimidir.

Sosyoloji'deki anlamı:

Bir toplumsal kümenin ya da bir toplumun üretim yapısı, kurumları ve değerlerinin birbiriyle tutarlı olması ve sürtüşmesiz işlemesi, bk. toplumsal uyuşma.

İngilizce'de Toplumsal dayanışma ne demek? Toplumsal dayanışma ingilizcesi nedir?:

social solidarity

Toplumsal dayanışma tanımı, anlamı:

Toplumsal : Toplumla ilgili, topluma ilişkin, içtimai, maşerî, sosyal.

Toplum : Aynı toprak parçası üzerinde bir arada yaşayan ve temel çıkarlarını sağlamak için iş birliği yapan insanların tümü, cemiyet. Topluluk.

Toplu : Topu olan. Hepsi bir arada bulunan, toplanmış. Vücutça dolgun. Topunu, tamamını, bütününü içine alan. Düzenlenmiş, dağınık olmayan. Bir arada, bütün, kombine.

Dayanışma : Bir topluluğu oluşturanların duygu, düşünce ve ortak çıkarlarda birbirlerine karşılıklı bağlanması, tesanüt. Dayanışmak işi, tesanüt.

Dayanış : Dayanma işi.

Kurum : Evlilik, aile, ortaklık, mülkiyet gibi köklü bir yapıyı içeren, genellikle devletle ilişkisi olan yapı veya birlik, müessese. Ocak bacalarında biriken veya çevrede savrulan kalın is. Kendini büyük ve önemli gösterme davranışı, büyüklenme, gösteriş, azamet, tekebbür.

 

Kuruluş : Yapı, yapılış, bünye. Bir sefer kuvvetini oluşturan birliklerin yapısı. Topluma hizmet, üretim, tüketim vb. amaç ve görevlerle kurulan her şey, tesis. Kasılma. Kurulma işi.

Ortak : Birlikte iş yapan, ortaklaşa yararlarla birbirlerine bağlı kimselerden her biri, şerik, hissedar, partner. Birden çok kimse veya nesneyi ilgilendiren, onlara özgü olan, onların katılmasıyla oluşan, müşterek. Kuma.

Değer : Bir değişkenin veya bilinmeyenin sayı ile anlatımı. Bir şeyin para ile ölçülebilen karşılığı, bedel, kıymet, paha, valör. Üstün nitelik, meziyet, kıymet. Üstün, yararlı nitelikleri olan kimse. Bir ulusun sahip olduğu sosyal, kültürel, ekonomik ve bilimsel değerlerini kapsayan maddi ve manevi ögelerin bütünü. Kişinin isteyen, gereksinim duyan bir varlık olarak nesne ile bağlantısında beliren şey. Bir şeyin önemini belirlemeye yarayan soyut ölçü, bir şeyin değdiği karşılık, kıymet.

Birleşme : Birleşmek işi.

Birlik : Bölük, tabur, alay vb. bir bütün sayılan topluluk. Belli bir topluluğun yararlarını korumak için kurulmuş dernek. Bağlılık, benzerlik, bağlantı, vahdet. En büyük değerdeki nota, dört dörtlük. Bir taneden oluşmuş, bir tane alabilen. Bir arada olma durumu, vahdet. Bölünmezliği içeren yalın bütün. Tek, bir olma durumu, vahdaniyet. Konunun bir ana düşünce çevresinde toplanması.

Hareket : Devinim. Deprem. Kas ve eklemlerin, belli doğal şartlar içerisinde işlemeleri sonucu vücut bölümlerinde düzenli ve olumlu etkilerle oluşturdukları yer değişimi. Bir cismin durumunun ve yerinin değişmesi, devinim, aksiyon. Bir parçanın yavaşlık, çabukluk derecesi. Demir yollarında katarların düzenlenmesi ve hangi saatlerde yola çıkıp hangi duraklarda karşılaşacaklarını düzenleme işleri. Davranış, tutum. Yola çıkma. Vücudu oynatma, kıpırdatma veya kımıldanma. Belirli bir amaca varmak için birbiri ardınca yapılmış olan ilerlemeler, akım.