Unities türkçesi Unities nedir

Unities ile ilgili cümleler

English: Ali certainly had plenty of opportunities to go to concerts while he was in Boston.
Turkish: Ali Boston'da iken konserlere gitmek için kesinlikle çok fırsatı oldu.

English: Don't let opportunities pass by.
Turkish: Fırsatların geçip gitmesine izin vermeyin.

English: Children around here don't have many opportunities to swim.
Turkish: Bu civardaki çocukların yüzmek için çok fırsatları yok.

English: I don't get that many opportunities to talk with native speakers.
Turkish: Yerli konuşmacılarla konuşmak için fazla fırsatlarım olmuyor.

English: He makes the most of his opportunities.
Turkish: O, fırsatlarını iyi kullanır.

Unities ingilizcede ne demek, Unities nerede nasıl kullanılır?

Contributive unities : Katılma payları. Paris birliği'ne giren üyelerin, giderleri karşılamak üzere ödeyecekleri pay.

The unities : Hareket zamanı ve konum. Birlikler.

Three unities : Dram sanatının klasik bir ilkesi olan, yerde, sürede ve olayda birlik kuralı. Üç birlik kuralı. Klasik oyunların özelliği olan yer-zaman-olay birliğini getiren kuram.

Autoimmunities : Otoimmünite. Otobağışıklık. Vücut içinde kendiliğinden antikor oluşması.

 

Chief rabbi of the ashkenazi communities : Eskenazi yahudi toplumunun başı. Eskenazi toplumunun baş hahamı.

Disunities : Anlaşmazlık. Ayrılık. Uyumsuzluk. Uyuşmazlık. Ahenksizlik. Kopukluk. İhtilaf. Bölünmüşlük.

Employment opportunities : İş olanakları. Çalışma olanakları. İş imkanları. İş fırsatları. İş arayanlar için mevcut olan iş.

Chief rabbi of the sepharadic communities : Separdik toplumunun baş hahamı. Separdik yahudi toplumunun başı.

European communities : Avrupa kömür ve çelik topluluğu ve avrupa atom enerjisi topluluğu için kullanılan ad. Gümrük, uluslararası ilişkiler alanlarında kullanılır. Avrupa toplulukları. Avrupa ekonomik topluluğu. Ortak pazar.

Convention on the privileges and immunities of the united nations : .

İngilizce Unities Türkçe anlamı, Unities eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Unities ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Coalesce : Kaynaştırmak. Erimek. Bütünleşmek. Kaynaşmak. Birleşerek bir bütün haline gelmek. Birleşmek. Yekvücut olmak. Bir araya gelmek. Bütün haline gelmek. Bir olmak.

Cadences : Sesin alçalması. Tempo. Ses dalgalanması. Ses uyumu. Ritim. Ritm. Kadans. Durgu.

Concordances : Uygunluk. Konkordans. Bağlamlı dizin. Uyuşma. Tanıklı dizin. Dizin.

Secludedness : Diğer insanlardan ayrılmış olma durumu. İnziva. Toplumdan uzak yaşama. Yalnızlık. Soyutlanmışlık. İzolasyon. Gözden saklanmış olma durumu. Yapayalnızlık.

Cohesiveness : Birbirine tutkunluk. Kaynaştırıcılık. Yapışkanlık. Tutturganlık. Bağlılık. Bağlayıcılık. Grup üyelerinin birbirlerine karşı duydukları bağlılık. Yapışıklık.

 

Unity : Sinema, televizyon alanlarında kullanılır.

Individuity : Bireysellik.

Unitary : Bölünmez. Üniteye ait. Bütün. Birimsel. Birleştirici. Tek. Üniter sistem. Üniter. Tekli.

Merge : Birleştirmek. Karışmak. Kaynaşmak. Her biri belirli ve özdeş biçimde düzenlenmiş iki ya da daha çok öğeler kümesini, yine özdeş biçimde düzenlenmiş tek bir kümede toplamak, bk. kaynaştırmak. İçine karıştırmak. Bilgisayar, bilişim alanlarında kullanılır. Kaynaştırmak. İçine karışıp kaybolmak. İçine karışmak. Birleşmek.

Incorporatedness : Birleşik olma durumu. İçinde olma. Dahil olma. Bir arada olma. Birlik olma. Kapsamında olma.

Unities synonyms : syncretise, syncretize, cadence, entirely, capacitations, absoluteness, incorporate, give and take, interdependence, amalgamation, federalize, celling, consubstantiate, giving and taking, concinnity, assent, mutual aid, consolidate, concurrency, anschluss, incorporated, concords, grossest, unit, uniqueness, chime, amicable settlement, interdependency, conciliation, cooperation, accommodation, come to an arrangement, grosser.

Unities zıt anlamlı kelimeler, Unities kelime anlamı

Divided : Parçalarına ayrılmış. Ayrılmış. Ayrı. Bölünmüş. Parçalanmış. Munkasem. Farklı.

Unities antonyms : disunify.