Vowel türkçesi Vowel nedir

  • Gramer alanında kullanılır.
  • Ünlü.
  • Ciğerlerden gelen havanın ağız kanalında herhangi bir engele uğramadan yalnız ses yolundaki daralma veya genişleme ile çeşitlenen, dil ve dudakların oluşturduğu ses: a, e, ı, i, o, ö, u, ü.
  • Sesli.
  • Sesli harf.
  • Ünlü harf.

Vowel ile ilgili cümleler

English: The French word 'oiseau', meaning 'bird', is the shortest one to contain five different vowels.
Turkish: Fransızca'da "oiseau" anlamı "kuş" olan kelime, beş farklı sesli harf içeren en kısa sözcüktür.

English: French has many more vowels than Japanese.
Turkish: Fransızcanın Japoncadan daha çok ünlü harfleri var.

English: This is a vowel.
Turkish: Bu bir ünlü harf.

English: I often confuse Spanish vowels.
Turkish: İspanyolcadaki sesli harfleri sık sık karıştırıyorum.

English: The Anglophones always complained about the vowels /a e i o u/ in artificial languages. Those sounds are used because most other sounds other people cannot pronounce.
Turkish: Anglofonlar her zaman yapay dillerdeki ünlü seslerden/aeiou/ şikâyet ettiler. Bu sesler diğer insanların telaffuz edemedikleri diğer bir çok seslerden dolayı kullanılırlar.

Vowel ingilizcede ne demek, Vowel nerede nasıl kullanılır?

Vowel ephenthesis : İç seste ünlü türemesi. Türkçenin hece yapısına aykırı olan yabancı kelimelerde söyleyişi kolaylaştırmak, türkçe kelimelerde de anlama güç katmak üzere kelimenin iç sesinde ünlü türemesi olayı. başlıca türleri şunlardır: iki ünsüzle başlayan tek heceli yabancı kelimelerde iki ünsüz arasında: tren > tiren, grup > gurup, kral > kıral, klüp > kulüp vb. || sonu iki ünsüzle biten tek heceli yabancı kelimelerde ünsüzler arasında: akl > akıl, fikr > fikir, ömr > ömür, lutf > lutuf, zikr > zikir vb. || güçlendirme ve küçültme sıfatları yapan ekler almış bazı türkçe kelimelerde kelime ile ek arasında: az-cık > az-ı-cık; dar-cık > dar-a-cık, güp-gündüz > güp-e-gündüz, yap-yalnız > yapa-yalnız, sap sağlam > sap-a-sağlam vb. bk. ünlü türemesi.

 

Vowel gradation mutation : Ünlülerin ünlülere veya ünsüzlerin ünlülere yaptığı etki sonucunda bir ünlünün nitelik değiştirmesi olayı. ünlülerin birbirine etkisine veya daha başka nedenlere bağlanan ünlü değişimi, ünlü uyumu; ünsüzlerin ünlülere etkisinden doğan ünlü değişimi, ünlü incelmesi, ünlü kalınlaşması, ünlü daralması, ünlü genişlemesi, ünlü yuvarlaklaşması veya ünlü düzleşmesi biçiminde (bunlara bk.) kendini gösterir. genellikle ağızlarda görülür: kayış > geyiş, çocuk > çöcük, buz > büz, bıldır > bildir, «geçen yıl», beğen-> ban-,köle > kole; az > ız, ağaç / ıgaç, çağır-> çığır-, alınca > alıncı, koy-> guy-, ova > uva, cep > cöp, bebek > böbek, çekirge > çökürge, fırsat > fursat, müddet > middet vb. türkçedeki ünlü değişimlerinin almanca bruder «erkek kardeş», brüder «erkek kardeşler», ing. man «adam», men «adamlar» örneklerinde görüldüğü gibi anlama etkisi yoktur. Ünlü değişimi.

 

Vowel harmony : Türkçe sözlerde kök hece ünlülerinin taşıdıkları kalınlık-incelik, düzlük-yuvarlaklık niteliklerine göre öteki heceler ünlülerine yaptığı etki sonucunda ortaya çıkan benzeşme sistemi: başlangıç, bilezik, üzengi, delicesine (<deli-ce-si-n-e), kesmece (<kes-me-ce), birikinti (<birik-inti), bıraktılar (<bırak-tı-lar), yolcu (<yol-cu), yolsuzluk (<yol-suz-luk), görmüyordu. (<gör-me-yor-du) vb. bk. büyük ünlü uyumu, küçük ünlü uyumu. || ünlü uyumu bozulmamış bazı türkçe sözler ile uyuma aykırı alıntı sözler, eklerle gemişletildiklerinde, uyum, o kelimelerin son hecelerindeki ünlülere göre ayarlanır; şişman-lık, inan-an-lar, hangi-leri, kardeş-leri, kiracı-lardan, bok-sör-ler. Ses uyumu. Ünlü uyumu.

Vowel letters : Sesli harfler. Ünlü harfler. Ciğerlerden gelen hava akışını kesmeden telaffuz edilen harfler (a, e, i gibi).

Vowel mutation : Ünlü değişimi.

Anaptyctic vowel : Türeme ünlü. Asıl kelimede olmadığı halde çeşitli nedenlerle kelime başında veya içinde türeyen ünlü: rus > urus ing. steam > istim, lazım > ilazım, grup > gurup, gencecik (<genç-e-cik), sabr > sabır, keşf > keşif vb. bk. ünlü türemesi.

Connecting vowel : Ünsüzle biten kelime kök ve gövdelerine ünsüz ile başlayan eklerin getirilmesi sırasında kullanılan ve kök ile eki birbirine bağlama görevi yüklenmiş olan ünlü: el-i-m, kol-u-m, baş-ı-n «senin başın», yol-u-n yordam-ı-n «senin yolun yordamın»; al-ı-r, ver-ir-i-m; otur-u-r, gör-ü-r; aç-ı-l; bil-i-n-; yak-ı-n; bil-i-ş-, ac-ı-k-, geç-i-k-; gör-ü-ş-, koş-u-ş-; ak-ı-t-, kork-u-t- vb. Bağlayıcı ünlü.

Back vowel : Art ünlü. Dilin, ağız boşluğunun arka bölümünde tümseklenmesi ile boğumlanan a / ı / o / u ünlülerinden her biri. Kalın ünlü.

Vowel system : Sesli harf sistemi.

Closed vowel : Kapalı ünlü.

İngilizce Vowel Türkçe anlamı, Vowel eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Vowel ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Accentuation : Vurgu. Oyun düzeninde tasarımın bir öğesi. bir uygulamada çeşitli yöntemlerle kişiler, yığınlar, eşyalar ve simgeler vurgulanır. yönetmenin önemli işlerinden biri seyircinin en çok gözüne çarpması gereken şeyi seçmesidir. vurgu, gövde görünüşleri, değişik alanlar, ilişkiler, karşıtlıklar, yükseltiler vb. ile sağlanır. sahne konuşmasında bir tümceyi, belli bir durum içindeki anlamını doğru vererek söylemek için uygun sözcükleri yoğunlaştırmakta kullanılan ses vurgusu. Vurgulama. Belirtme. Ahenk durağı ile birbirinden ayrılmış kelime öbeklerinde, çok kez vurgulu hece üzerine düşen ve anlamı güçlendirmek üzere onun şiddetini artıran vurgu: ey türk gençliği/ birinci vazifen/ türk istiklalini/ türk cumhuriyetini/ ilelebet muhafaza/ ve müdafaa etmektir./ mevcudiyetinin/ ve istikbalinin/ yegane temeli/ budur./ bu temel/ senin/ en kıymetli hazinendir. (m.k. atatürk, nutuk, s. 607). || dur yolcu/ bilmeden gelip bastığın || bu toprak/ bir devrin/ battığı yerdir. || eğil de kulak ver/ bu sessiz yığın || bir vatan kalbinin/ attığı yerdir. (n.h. onan, çakıl taşları, ant., s. 921) vb. Vurgulu okuma. Önemle belirtme. Ahenk vurgusu. Vurgu işaretlerini koyma. Harekeleme.

Vowels : Ünlüler.

Celebrated : Tanınmış. Kutlanan. Ünü yayılmış. Adlı sanlı. Bilinen. Namlı. Topluma mal olmuş. Şöhretli. Meşhur.

Active voice : Yüklemin belirttiği işin özne tarafından doğrudan doğruya yapıldığını gösteren eksiz fiil çatısı, yalın çatı: ak-, belir-, biç-, eski-, duy-, kurtul-, kısal-, sabahla- vb. fiiller özneleri ve çekimli durumları ile birer etken çatı oluştururlar: arka sokaktaki dere bu yıl hiç kurumadı, hep aktı. hava (özne) karardı ve akşam oldu. kayıkçılar, (özne) kayığı kıyıya çektiler. şiddetli rüzgar (özne) ağacın dallarını kırdı. ömrümüz boyunca emek sarfettiniz. bir aralık böyle uyurken müthiş bir gürültü ile uyandım (özne: ben, h.z. uşaklıgil, kırk yıl ı, s. 41). o (özne) hızlı yürüdü, ben (özne) kaçtım (p. safa, şimşek, s. 23). büyük bakan (özne) esrarlı şeyleri çok severdi (göst.e., s. 23) vb. karşıtı edilgen çatı’dır. Aktif ses. Aktif çatı. Etken çatı. Düz çatı.

Noisy : Patırtılı. Yaygaracı. Göze batan. Gürültücü. Farfara. Rahatsız edici. Velveleci. Şamatacı. Gürültülü.

Sonant : Ses veren. Selenli. Ötümlü.

Known : Bilinen. Bilindik. Muayyen. Sayılı. Tanınan. Bildik. Tanınmış. Bilinilen. Belli.

Accent of group : Kelime vurgusunun yerine iki veya daha çok kelimeden oluşan bir kelime grubunda, yoğunluğu kelime vurgusundan daha güçlü bir vurgunun yer alması: ‘pencere perdesi; ço’cuk arabası; ‘mor menekşe; ‘yarın geleceğim; ‘nasıl bir iş vb. Grup vurgusu.

Vowel sound : Ünlü ses.

Accent intensive : Pekiştirme vurgusu. Söz içinde çoğu zaman vurguyu üzerinde taşıyan hecenin daha şiddetli vurgulanmasıyla, bir maksadın, bir duygunun daha iyi belirtilmesini sağlayan vurgu: yazlığa bu hafta mı taşınıyor sunuz? hayır, gele ıcek hafta; bu sevimsiz olaylar karşısında adamcağız ımahvoldu; bu gayretler yapıldı ama sonuç olarak ıhiçbir şey getirmedi; ıamma da yaptınız, dedi, siz hiç hasta görmediniz mi? vb.

Vowel synonyms : thematic vowel, shwa, stem vowel, speech sound, eminent, audible, famous, accusative, famously, vowel point, big, celeb, audibles, vocals, knowns, vocal, celebs, letter, action noun, unquiet, adams apple, sonants, schwa, loud, phone, famed, celebrity, adjektive, roisterous, soniferous, glorious, noisiest, ablaut.

Vowel zıt anlamlı kelimeler, Vowel kelime anlamı

Consonant : Ünsüz harf. Ses uyumu olan. Sessiz. Uyumlu. Ahenkli. Sessiz harf. Ünsüz. Uyuşan. Bağdaşan.

Vowel ingilizce tanımı, definition of Vowel

Vowel kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : Of or pertaining to a vowel. A vocal, or sometimes a whispered, sound modified by resonance in the oral passage, the peculiar resonance in each case giving to each several vowel its distinctive character or quality as a sound of speech. Distinguished from a consonant in that the latter, whether made with or without vocality, derives its character in every case from some kind of obstructive action by the mouth organs. Also, a letter or character which represents such a sound. [Bakınız: Guide to Pronunciation], §§ 5, 146-. Vocal.