Yılgın geçmek nedir, Yılgın geçmek ne demek

Yerel Türkçe'deki anlamı:

Avcılıkta, iki ateş arasında kalan av, hızla uçarak kaçmak.

Yılgın geçmek kısaca anlamı, tanımı

Geçme : Geçmek işi, mürur. Çakılmış, yapıştırılmış veya lehimlenmiş olmayıp gereğinde sökülebilecek biçimde parçaları birbirine takılıp kenetlenmiş olan. Birbirinin içine geçirilerek tutturulan iki şeyden birinde bulunan çıkıntılı parça

Geçmek : Bir yerden başka bir yere gitmek. Tükenmek, bitmek, sona ermek. Kullanımda olmak, tedavülde olmak. Yazılmak, girmek. Zamanı aşmak, geride bırakmak. Olmak, vuku bulmak, cereyan etmek. Etki yapmak, işlemek. Bir müzik parçasını meşk ederek öğrenmek, çalmak ya da söylemek. Bir duruma uğramak, konu olmak. Geride bırakmak, aşmak. Sönmek. Harcamak. Bir yeri aşmak, öbür yana ulaşmak. Bir konu üzerinde veya bir yerde çalışmış olmak. Bırakmak, vazgeçmek. Haberi bir iletişim aracı ile bildirmek. Sürümü olmak, satılmak. Sıyrılmak, kurtulmak, işin içinden çıkmak. Bir yere gidip oturmak. Üstünlük sağlamak. Görev almak. Çok bekletilmekten çürümeye yüz tutmak. Çekiştirmek, yermek. Bazı kelimelerle birleşik fiil yapar. Okulda, sınavda başarı göstermek. Hastalık bulaşmak, sirayet etmek. Yaşamak. Kalmak, devrolmak. Konuşmada sözü geçmek veya basında yer almak. Söylemeden veya bitirmeden atlamak. Bulunduğu yeri veya konumu değiştirmek. Kabul edilemez olmak. Yerini bırakıp başka yer almak. Birinden meşk etmek. Herhangi bir durum, soya çekim yoluyla birinde görünmek. Bir şeyi bundan böyle yapma durumunda olmamak. Bir yandan girip diğer yandan çıkmak. Yol, araç veya akarsu bir yerin yakınından veya içinden gitmek.

 

Yılgı : Fobi.

Yılgın : Yılmış, korkmuş olan. Morali bozulmuş, çökmüş. Bıkmış, usanmış.

Avcılık : Avcının yaptığı iş. Avcı olma durumu.

Kaçmak : Hızla koşup bir yere saklanmak. Yok olmak. Hızlı koşmak. Kendini göstermemek, rastlaşmamaya çalışmak. Rengi ağarmak, uçmak. Kız veya kadın yasalara ve aile isteklerine karşı gelerek evlenmek için evinden ayrılmak. Girmek. Futbol ve basketbolda engelleyen adamdan kurtulmak veya pas alabilmek için boş alana koşmak. Kaçınmak. İpi kopmak. Gaz, sıvı vb. şeyler sızmak. Görünmeden gitmek, savuşmak, sıvışmak. Kimseye bildirmeden bulunduğu yerden ayrılmak, firar etmek. Kaçgöçe uymak. Yarışçı diğerlerinden hızla ayrılıp arayı açmak. Bir yana doğru kaymak. Benzemek, andırmak.

Avcılı : Elâzığ ili, Poyraz bucağına bağlı bir yerleşim bölgesi. Giresun şehrinde, Tirebolu ilçesinde, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim birimi. Şanlıurfa şehri, Ceylânpınar ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yer.

Kalan : Kalma işini yapan. Artan, mütebaki. Bir çıkarmanın sonucu. Bölme işleminde bölünenden artan sayı.

Avcıl : İyi av avlıyan hayvan.

Uçara : Top yere düşmeden yapılan vuruş.

Kaçma : Kaçmak işi, firar.

Hızla : Çabucak.

Avcı : Avı kendine iş edinen kimse. Bir şeyi büyük bir istekle izleyen ve bulup ortaya çıkaran, tanıtan kimse. Gökyüzünün güneyinde bulunan bir takımyıldız, Cebbar, Orion. Başka hayvanları yakalamakta usta olan (hayvan).

 

Ateş : Yanıcı cisimlerin tutuşmasıyla beliren ısı ve ışık, od, nâr. Isıtmak, pişirmek için kullanılan yer veya araç. Tutuşmuş olan cisim. Genellikle hastalık etkisiyle artan vücut sıcaklığı, kızdırma. Öfke, hırs, hınç. Tehlike, felaket. Coşkunluk. Büyük üzüntü, acı. Patlayıcı silahların atılması.

Uçar : Uçan, uçucu.

Kala : Kaldığında.

İki : Birden sonra gelen sayının adı. Birden bir artık. Bu sayıyı gösteren 2 ve II rakamlarının adı.

Av : Karada, denizde, gölde veya akarsularda evcil olmayan hayvanları vurma veya yakalama işi, şikâr. Bir hayvanın bir başka hayvanı yemek için yakalaması. Tuzağa düşürülen, kendisinden yararlanılan kimse. Bu yollarla yakalanan hayvan.

Diğer dillerde Yılgı tiyatrosu anlamı nedir?

İngilizce'de Yılgı tiyatrosu ne demek ? : theatre of cruelty

Fransızca'da Yılgı tiyatrosu nedir ? : théâtre de cruauté