Kaçmak nedir, Kaçmak ne demek
- Hızla koşup bir yere saklanmak.
- Yok olmak.
- Hızlı koşmak.
- Kendini göstermemek, rastlaşmamaya çalışmak.
- Rengi ağarmak, uçmak.
- Kız veya kadın yasalara ve aile isteklerine karşı gelerek evlenmek için evinden ayrılmak.
- Girmek.
- Futbol ve basketbolda engelleyen adamdan kurtulmak veya pas alabilmek için boş alana koşmak.
- Kaçınmak.
- İpi kopmak.
- Gaz, sıvı vb. şeyler sızmak.
- Görünmeden gitmek, savuşmak, sıvışmak.
- Kimseye bildirmeden bulunduğu yerden ayrılmak, firar etmek.
- Kaçgöçe uymak.
- Yarışçı diğerlerinden hızla ayrılıp arayı açmak.
- Bir yana doğru kaymak.
- Benzemek, andırmak
"Kaçmak" ile ilgili cümle
- "Odanın halısı biraz sağa kaçmış."
- "Silahını hatta başındaki şapkasını bırakıp kaçıyor." - R. E. Ünaydın
- "Gelin bir evde kayınbabasından kaçar, güveyi, baldızının yüzünü tanımazdı." - R. H. Karay
- "Kulağına su kaçmış."
- "Kazandan islim kaçıyor."
- "Rahatı kaçmak.""Neşesi kaçmak."
- "Biletlerini memurun elinden kaptı, kaçar gibi gişeden uzaklaştı." - N. Cumalı
- "Belki sirayet eder diye korkacaklar ve kaçacaklar." - B. Felek
- "Bir tehlike sezdiğin anda hemen eve kaçarsın." - H. R. Gürpınar
- "Ben zahmetten kaçmam."
- "Alacaklıdan kaçmak."
- "Çorabım kaçtı."
- "Bu mavi yeşile kaçıyor."
Yerel Türkçe anlamı:
Kurtulmak, yakayı sıyırmak.
Kaçmak (bk. gaçmak)
Firar etmek.
Koşmak
Ateş sönmek.
Diğer sözlük anlamları:
Koşmak, seğirtmek
Kaçmak anlamı, tanımı:
Kaçacak delik aramak : Korku ile saklanacak yer aramak.
Kaçan balık büyük olur : "elden kaçırılan fırsat gözde büyütülür" anlamında kullanılan bir söz.
Kaçanın anası ağlamamış : "tehlikeden kaçan kazançlı çıkmış" anlamında kullanılan bir söz.
Kaçmaktan kovalamaya vakit olmamak : Önemli işler yüzünden başka işlere yetişememek.
Kaçgöç : Dinî bir anlayışla Müslüman kadınların erkeklere görünmemeleri, bir arada oturup konuşmaktan kaçınmaları.
Kapkaç : Kapıp kaçmak yoluyla yapılmış olan bir hırsızlık türü.
Kaykaç : Özel olarak yapılmış ayakkabıların altına yerleştirilmiş krampona benzeyen bir dizi tekerlekle kayılarak yapılmış olan bir spor dalı.
Merkezkaç : Merkezden uzaklaşan, santrifüj.
Verkaç : Futbol, hentbol ve basketbolda topa sahip oyuncunun yakındaki bir arkadaşına pas verip boş bir alana kaçarak tekrar topu alması.
Vurkaç : Birden saldırıp hemen kaybolma.
Karakaçan : Eşek.
Kulağakaçan : Düz kanatlılardan, karnında çatal biçiminde iki uzantı bulunan, meyve ve sebzelere zarar veren otçul bir böcek (Forficula auricularia).
Kaptıkaçtı : İskambil kâğıtlarıyla oynanan bir oyun türü. Kapıp kaçarak yapılmış olan hırsızlık. Yolcu taşımakta kullanılan motorlu küçük taşıt.
Papazkaçtı : Bir tür iskambil oyunu.
Kaçma : Kaçmak işi, firar.
Kaçmaklık : Kaçma durumu.
Abdesti kaçmak : Abdesti bozulmak.
Abes kaçmak : Söz uygun düşmemek.
Ağır kaçmak : Gücendirici olmak, uygun düşmemek. beklenenden fazla olmak.
Ayıp kaçmak : Uygun düşmemek.
Bayağı kaçmak : Söz, davranış, giyiniş yakışmamak, uygunsuz olmak.
Bucak bucak kaçmak : Bir olay, bir durum veya bir kimseyle karşılaşmamaya çalışmak.
Çirkin kaçmak : Söz veya davranış yersiz ve yakışıksız olmak.
Çorap kaçmak : Çorabın bir teli kopup örgüsü uzunlamasına açılmak.
Dar kaçmak : İstemediği bir çevreden kendini dışarı atmak.
Dozu kaçmak : Dozunu kaçırmak.
Elden kaçmak : Değerlendirememek. sahip olamamak.
Gösterişe kaçmak : Gösteriş yapmaya başlamak.
Gözden kaçmak : Görülmemek, farkına varılmamak.
Horozdan kaçmak : Kadın, erkeklerden uzak durmak, onlardan kaçmak.
İfrata kaçmak : Çok ileri gitmek, aşırı davranmak.
İşin kolayına kaçmak : Derinliğine araştırmadan basit olarak düşünmek, yüzeyde kalmak, tembellik etmek.
İsrafa kaçmak : Gereksiz yere aşırı harcamalarda bulunmak.
Keyfi kaçmak : Neşesi kalmamak.
Kılıçlama kaçmak : Yan yan koşarak çaprazlamasına gitmek.
Kıyak kaçmak : Çok uygun düşmek, yakışık almak.
Kocaya kaçmak : Kız ailesinin izni olmadan ve nikâhlanmadan bir erkekle kaçmak.
Köşe bucak kaçmak : Kimseye görünmek istememek.
Kulağına kar suyu kaçmak : Bir duyum almak.
Minderden kaçmak : Güreşte oyun sırasında minderin dışına çıkmak. güreşte oyuna katılmamak.
Neşesi kaçmak : Sevinci azalmak, kederlenmek.
Pabucuna taş kaçmak : Ortaya çıkan durum karşısında tedirgin olmak.
Polemiğe kaçmak : Konudan uzaklaşıp dalaşmak.
Rahatı kaçmak : Rahatsız, tedirgin olmak, üzülmek.
Tabana kuvvet kaçmak : Çok hızlı, koşarak kaçmak.
Tadı kaçmak : Bir şey hoşa gidecek yönlerini yitirmek. tatsız bir duruma gelmek, tadını yitirmek.
Tavı kaçmak : Uygun zamandan yararlanamamak.
Tohuma kaçmak : Yaşlanmak, evlenme çağı geçip kartlaşmak. üreme veya üretme gücü kalmamak.
Tun tun kaçmak : Gizlice kaybolmak.
Uykusu kaçmak : Kaygılanmak, tedirgin olmak. uyumak amacıyla yatmışken herhangi bir sebeple uyuyamamak.
Yakışıksız kaçmak : Uygun düşmemek, çirkin olmak, münasebetsiz görünmek.
Saklanmak : Kendini saklamak, gizlenmek. Saklama işi yapılmak. Niteliğini yitirmemesi için korumak.
Kimse : Herhangi bir kişi, kim olduğu bilinmeyen kişi.
Bildirme : Bildirmek işi, beyan, tebliğ.
Ayrılmak : Ayırma işine konu olmak. Bir yerden, bir kimseden, bir şeyden uzaklaşmak. Boşanmak.
Firar : Kaçma, kurtulma. Bir sanık, tutuklu veya hükümlünün gözcülerin elinden kurtulması.
Gösterme : Göstermek işi. Teşhir, sergileme.
Çalışmak : Makine veya aletler işe yarar durumda olmak veya işlemekte bulunmak. İşi veya görevi olmak, bulunmak. Bir şeyi oluşturmak veya ortaya çıkarmak için emek harcamak. Herhangi bir iş üzerinde olmak. Bir şeyi yapmak için gereken çarelere başvurmak, o şeyi gerçekleştirmek için kendini zorlamak, çaba harcamak. Bir şeyi öğrenmek veya yapmak için emek vermek.
Hızla : Çabucak.
Bir : Tek. Ancak, yalnız. Bir kez. Aynı, benzer. Bu sayı kadar olan. Ortaklaşa olan, birleşik, müşterek. Bu sayıyı gösteren 1 ve I rakamlarının adı. Değer, önem bakımlarından birbirinden farksız, birbirine eşit, birbirine benzer. Beraber. Eş, aynı, bir boyda. Sadece. Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı). Sayıların ilki.
Kaçınmak : Herhangi bir işi yapmaktan veya özverili davranmaktan geri durmak, imtina etmek.
Gaz : Gaz yağı. Tül. Gaz lambası. Sindirim borusunda, ağızdan yutulan hava ile mayalanma sonucu oluşan uçucu maddelerin karışması. Doğal gaz. Normal basınç ve sıcaklıkta olduğu gibi kalan, içinde bulunduğu kabın her yanına yayılma ve bu kabın iç yüzeyinin her noktasına basınç yapma özelliğinde olan akışkan madde.
Sıvı : Bulunduğu kabın biçimini alabilen ve üstü yatay bir düzlem durumuna gelebilen akışkan cisim, mayi, likit.
Sızmak : Düşman mevzileri arasına gizlice girmek ve ilerlemek. Herhangi bir topluluğu, bir örgütü yolundan saptırmak için gizlice arasına girmek. Gizli tutulan haber, sır vb. şeyler duyulmak, yayılmak. İnce aralıklardan veya gözeneklerden az miktarda ve belli olmadan yavaş yavaş akmak, çıkmak. İçki, yorgunluk vb. sebeplerle kendinden geçerek uyuyakalmak. Gizlice, haber vermeden gitmek, sıvışmak.
Kopmak : Kurtulmak. Birdenbire gürültülü veya tehlikeli olaylar birdenbire başlamak veya ortaya çıkmak. Herhangi bir yerinden ikiye ayrılmak. Koşmak, hızla gitmek. Gövdeden ayrılmak. Çok ağrımak. Bütün ilişkileri kesilip büsbütün ayrılmak veya uzaklaşmak. Yerinden ayrılmak.
Girmek : Sulu bir şeyin veya su dolu bir yerin içine batmak veya dalmak. Yeni bir duruma geçmek, dönüşmek. Bir şeyin yapımında, birleşiminde yer almak. Tecavüz etmek, geçmek. Yazılmak, başlamak. İncelemek, ayrıntılara inmek. Almak, fethetmek. Erişmek, ulaşmak. Dışarıdan içeriye geçmek. Zaman anlamlı kavramlar için gelmek. Yemek yemek. Bulaşmak. Girişmek, başlamak. Yüklenmek. Kavgaya tutuşmak. Sığmak. Katılmak. Ağrı, sancı başlamak, saplanmak. İyice anlamak, iyice bilmek.
Doğru : İki nokta arasındaki en kısa çizgi. Yanlışsız, eksiksiz bir biçimde. Bir ucundan öbür ucuna kadar yönü değişmeyen, eğri ve çarpık karşıtı. Yakın, yakınlarında. Karşı yönünce. Hiçbir yöne sapmadan, dosdoğru, doğruca. Gerçek, hakikat. Gerçek, yalan olmayan. Akla, mantığa, gerçeğe veya kurala uygun. Yasa, yöntem ve ahlaka bağlı, dürüst, namuslu.
Kaymak : Bir şeyin en iyi ve seçkin bölümü. Yağmur ve selden sonra toprağın üzerinde kalan özlü tabaka. Görüş, düşünce veya tutumunu değiştirmek. Yağışların etkisiyle toprağın alt tabakasının gevşemesi sonucu üst tabaka oynamak. Cinsel ilişkide bulunmak. Düz, ıslak, donmuş veya kaygan bir yüzey üzerinde sürtünerek kolayca yer değiştirmek. Anlamı değişmek. Sütü yayvan kaplar içinde ve hafif ateşte tutarak elde edilen koyu, yağlı öz. Sütün veya yoğurdun yüzünde zar durumunda toplanan, açık sarı renkli, koyu yağlı katman, krema. Kaygan bir yüzey üzerinde birdenbire dengesini yitirmek. Durum değiştirmek. Kurtulmak.
Gitmek : Ölmek. Sürmek, devam etmek. Değerlendirmek, saymak, karşılamak. Yok olmak, elden çıkmak. Dayanmak. Çıkmak, ulaşmak. Yapmak. Bir yere doğru yönelmek. Bir yerden veya bir işten ayrılmak. Götürülmek, gönderilmek. Makine, işlemek, çalışmak. Belli bir amaçla bir yere devam etmek veya bir işle uğraşmak. Yakışmak, yaraşmak. Yürümek, yol almak. Yeter olmak, yetmek, yetişmek. Bir duruma, bir sonuca ulaşmak, varmak. Başvurmak, yapmak. Bir şey zarar görmüş olmak. Tüketilmek, harcanmak. Satılmak. Herhangi bir durumda olmak. Geçmek.
Savuşmak : Bulunduğu yerden aceleyle, gizlice veya dikkati çekmeden ayrılmak. Hastalık veya başka kötü bir durum geçmek, iyileşmek.
Sıvışmak : Haber vermeden sessizce gidivermek, kaçmak. Bulaşmak, yayılmak, sıvaşmak.
Hızlı : Uçarı, çapkın, hovarda. Güç kullanarak. Çabuk, seri, süratli. Çabucak.
Koşmak : Birini, bir işte görevlendirmek. Birlikte iş görmesi için bir şeyi başka birinin yanına katmak, arkadaş olarak vermek. Bir yere ivedilikle gitmek. Bir işle çok ilgilenmek, koşuşturmak. Kovalamak, üstüne düşmek, izlemek. Koşuya çıkmak. Hayvanı çekeceği arabaya, sabana vb.ne bağlamak. Adım atışlarını artırarak ileri doğru hızla gitmek.
Yok olmak : Ortadan kalkmak, kaybolmak. varlığı sona ermek.
Yok : "Hayır" anlamında kullanılan bir söz. Birinin söylediği sözlerden genel olarak kuşkulanıldığında veya sözler hafifsendiğinde kullanılan bir söz. Olmayan, bulunmayan şey. Yasak. Bulunmayan, mevcut olmayan (nesne, kimse vb.), var karşıtı. Birbirine karşıt iki cümleden, ikincisinin başına getirilen bir söz. Savunulan bir düşünceyi doğrulayan sözün başına getirilir.
Olmak : Sürdürmek, yürütmek. Hastalığa yakalanmak, tutulmak. Meydana gelmek, varlık kazanmak, vuku bulmak. Gerçekleşmek veya yapılmak. Sarhoş olmak. Bir şey, birinin mülkiyetine geçmek. Yol açmak. Bulunmak. Ek fiilin geniş zamanı olan -dır (-dir) anlamında kullanılan bir söz. Yetişmek, olgunlaşmak. Bir ad veya sıfatın belirttiği durumu almak. Bir şeyi elde etmek, edinmek. Bir durumdan başka bir duruma geçmek. Yaklaşmak, gelip çatmak. Sıfat-fiil eki almış kelimelerle birlikte başlama, bitirme vb. bildiren fiilleri oluşturur. Bir yerde doğmuş, yaşamış olmak. Hazırlanmak, hazır duruma gelmek. Herhangi bir durumda bulunmak. Uygun düşmek, yerinde görülmek. Yitirmek, elinden kaçırmak. Uymak, tam gelmek. Bir görev, makam, san veya nitelik kazanmak. Geçmek, tamamlanmak. Bir olayla karşılaşmak, başına kötü bir şey gelmek. Bir kuruluşla, örgütle ilgili bulunmak, mensup olmak.
Benzemek : İki kişi veya nesne arasında birbirini andıracak kadar ortak nitelikler bulunmak, andırmak. Sanısını uyandırmak, gibi görünmek.
Andırmak : Benzer yanları bulunmak, çağrıştırmak.
Uymak : Bağlı kalmak, tabi olmak. Ölçüleri birbirini tutmak. Zevke, anlayışa uygun düşmek. Bir inanca, bir anlayışa, bir duruma veya egemen bir güce uygun davranışta bulunmak, riayet etmek. Uygun düşmek, münasip olmak. Renk, biçim vb. yönünden birbirini tutmak, uygun düşmek.
Ağarmak : Beyazlaşmak. Rengi solmak. Aydınlanmak.
Uçmak : Çok hızlı gitmek. Hava yolu ile gitmek. Sıvı, gaz veya buhar durumuna geçmek. Keyif verici veya uyuşturucu madde aldıktan sonra kendinden geçmek. Cennet. Rengi solmak. Gerçek hayattan uzaklaşıp düşlere dalmak. Patlayıcı madde ile parçalanmak. Dinî inanışa göre ruh ölümden sonra göğe yükselmek. Yok olmak, ortadan kaybolmak. Yüksek yerden düşmek veya yuvarlanmak. Kuş, kanatlı böcek vb. hareketli kanatları yardımıyla havada düşmeden durmak, havada yol almak. Belirmek. Rüzgâr veya başka bir itici güçle yerinden ayrılıp uzağa gitmek. Uçar gibi dalgalanmak. Aşırılmak. Uçak vb. araçlar özel mekanizma ile yerden yükselmek, havada yol almak. Çok sevinmek.
Kaçmak ile ilgili Cümleler
- O güzel, bu doğru ama o ağzını bir defa açtı mı sen yalnızca kaçmak isteyeceksin.
- Kullanıcıları engellemek çözüm değildir aksine çözümden kaçmaktır. İletişim kurmalısınız onlarla.
- Kaçmak için daha iyi bir şey yapamaz.
- Ali kaçmak için umutsuzdu.
- Boston'dan kaçmak zorunda kaldım.
- Kaçmak konusunda umutsuzdu.
- Kaçmak zorundayım.
- Kaçmak cevap değildir.
- Ben sadece kaçmak zorunda kaldım.
- Kaçmak için yol yok.
- O, kaçmak için kargaşadan yararlandı.
- Kaçmak için başka bir araç yok.
- Kaçmak için şansım yoktu.
- Ali kaçmak için yeterince akıllıydı.
Diğer dillerde Kaçmak anlamı nedir?
İngilizce'de Kaçmak ne demek? : v. escape, run away, run, desert, flee, slip off, slip, abscond, blow, bolt, make a bolt for it, break, break away, bunk, decamp, defect, elope, fade, fly, fly away, get away, go by, hook it, lam, lapse, leg it, nip off, pack up, pull out, retreat
interj. clear off
Fransızca'da Kaçmak : fuir, s'enfuir, décamper, enfiler la venelle, échapper, s'évader, prendre la fuite, être en cavale, se sauver, faire le mur, détaler, se défiler, s'envoler, s'échapper, s'éclipser, se refuser à qch
Almanca'da Kaçmak : v. ausfliegen, ausreißen, ausrücken, durchbrennen, entfliehen, entgehen, entkommen, entlaufen, entschlüpfen, entspringen, entweichen, entwischen, ergreifen: Hasenpanier ergreifen, fliehen, flüchten, forteilen, fortlaufen, türmen
Rusça'da Kaçmak : v. бежать, убегать, сбег`ать, удирать, утекать, скрываться, ускользать, уклоняться, уходить, чуждаться, спускаться, заб`егать, побежать, убежать, сбеж
Bu kısımda Kaçmak nedir? Kaçmak ne demek? gibi ya da benzeri soruları üye olmadan pratik bir biçimde hemen sorabilir, daha sonra kısaca Kaçmak tanımı, açılımı, kelime anlamı hakkında ansiklopedik bilgi verebilir veya dilerseniz Kaçmak hakkında sözler yazılar ile ingilizce veya almanca sözlük anlamı paylaşabilir, diğer web sitelerinden de birçok kaynaklar sunabilirsiniz. Spam veya çok kısa yazılan mesajlar yayınlanmayacaktır.