Yarım nedir, Yarım ne demek

Yarım; Dil bilgisi yönünden Türkçe'de sıfat olarak kullanılır.

"Yarım" ile ilgili cümle

  • "Bu yarım saat içinde evde neler geçti?" - Y. Z. Ortaç
  • "Ötekinde de yarım kavala benzeyen kalın bir çığırtma vardı." - O. C. Kaygılı

Yerel Türkçe anlamı:

Bir gaz tenekesi oylumunda tahıl ölçeği.

Gaz tenekesinden bu yük, tahtadan yapılmış tahıl ölçeği.

On iki kiloluk tahıl ölçeği.

Güreşte, apış arasından alınan künde.

Ölçek, tasın iki katı

Fıtıklı.

Tahıl ölçeğinin yarısı.

Başörtüsü.

Sakat, beden yapısından eksiği olan.

Gaz tenekesi boyutlarına eşit bir çeşit tahıl ölçeği.

Bir tahıl ölçeği.

Zanaat Ticaret alanındaki sözlük anlamı:

[yarımla, yarımlağa, yarımlağı] : Ekin ölçeği. (Akbaş *Güdül -Ankara) [yarımla] : (Güllüce *Gümüşhacıköy -Amasya) [yarımlağa] : (Yurtbeyi *Gölbaşı -Ankara) [yarımlağı] : (Dereköy *Uluborlu -Isparta)

Bilimsel terim anlamı:

Tribüyü oluşturan iki yarım fratriden biri. Her yarım kendi arasında birkaç klana ayrılır. Yarımlar törenlerde, düşüncelerde ve simgelerde zıtlık gösterirler, a. bk. ikili düzen.

İngilizce'de Yarım ne demek? Yarım ingilizcesi nedir?:

 

moiety

Yarım tanımı, anlamı:

Yarım kalmak : Tamamlanmamak, sonuçlanmamak.

Yarım kulak dinlemek : Umursamadan, önem vermeden dinlemek.

Yarım sağ etmek : Sağ yana biraz yönelmek.

Yarım sol etmek : Sol yana biraz yönelmek.

Yarımada : Yalnız bir yanından ana karaya bağlı, öbür yanları suyla çevrili kara parçası.

Yarım adam : Güçsüz, sakat, zayıf adam.

Yarım ağız : Yarım ağızla.

Yarım akıllı : Aklı az, aptal.

Yarım altın : Ata liranın yarısı, yarımlık.

Yarım asalak : Üzerinde yaşadığı konakçı bitkiden bazen hazır besin maddesi alan, gerektiğinde kendibeslek yaşayabilen, klorofilli bitkilerde görülen, tam olmayan asalak, yarı asalak.

Yarım ay : Dördün.

Yarım ayak : Çocuk oyunlarındaki takım seçiminde ayak atışması sırasında ayağın yere enlemesine konma durumu. Üzerinde yukarıdan aşağı yivler bulunan, duvara yarısı gömük gibi duran, hiçbir taşıyıcı görevi olmayan süs ögesi, gömme ayak.

Yarım baş ağrısı : Kusma, mide bulantısı ile görülen, sempatik sinir sistemi dengesinin bozulmasından ileri gelen baş ağrısı, yarımca, migren.

Yarım boy : Resimde belden yukarısı. At yarışlarında bir atın bedeninin yarısı kadar olan mesafe.

Yarım daire : Bir dairenin bir yarım çember ve bir çapla sınırlanan yarısı.

Yarım doğru : Başlangıç denilen bir noktadan çıkıp yalnız bir yönde sonsuza doğru uzayıp giden doğru.

Yarım kafiye : Yarım uyak.

Yarım kanatlılar : Böcekler sınıfından, ön kanatları dipten başlayarak yarıdan çoğu sertleşmiş, son bölümleri ve art kanatları zar durumda olan tahtakurusu, bit, su biti, su akrebi, fidan biti, cırcır böceği, kırmız böceği gibi böcekleri içine alan bir alt takım.

 

Yarım kubbe : Mimaride tam kubbe özelliği taşımayan bölüm.

Yarım küre : İki eşit parçaya bölünmüş bir kürenin her parçası. Yarı küre.

Yarım mesai : Tam gün çalışılmayan, günün belli saatlerinde yapılmış olan iş.

Yarım pabuçlu : İşsiz, yoksul (kimse). Pabuçlarının arkasına basmış olan.

Yarım pansiyon : Konaklama tesislerinde oda ve kahvaltı hizmetleri yanında öğle veya akşam yemeğinden birisinin verilmesine dayanan sistem.

Yarım seren : Üzerine yan yelkeni açmak için direklerin gerisine eğik olarak konulan seren.

Yarım uyak : Çıkış yerleri birbirine yakın sesteşlerle oluşturulan uyak, yarım kafiye.

Yarım yamalak : Kusurlu, eksik. Baştan savma bir biçimde, üstünkörü.

Yarım yırtık : Önemsiz.

Yarım daire kanalları : İç kulakta bulunan halka biçimindeki üç kanalın ortak adı.

Yarım elma gönül alma : "armağan küçük de olsa gönül almaya yeter" anlamında kullanılan bir söz.

Yarım elmanın yarısı o yarısı bu : Birbirine çok benzeyenler için söylenen bir söz.

Yarım gün : Belirli veya alışılmış çalışma saatlerinin yarısı olan süre.

Yarımca : Yarım baş ağrısı. Vücudun yarısına gelen inme.

Yarımlama : Yarımlamak işi.

Yarımlamak : Bir işin yarısını yapmak, yarılamak.

Yarımlık : Sakat ve sağlıksız olma durumu. Yarım altın. Fıtık. Kasık fıtığı. Şiniğin yarısı.

Yarımşar : Yarım yarım, yarım olarak.

Açlık ile tokluğun arası yarım yufka : "yoksul olan buna üzülmemelidir, küçücük bir şey bile en büyük ihtiyacı gidermeye yeter" anlamında kullanılan bir söz.

Eşit : Yapı, değer, boyut, nicelik ve nitelik bakımından birbirinden ne artık ne eksik olmayan (iki veya daha çok şey), müsavi. Aynı haklardan yararlanan, aynı düzeyde olan (kimse).

Parça : Tane. Birkaçı bir araya geldiğinde bir bütünü oluşturan şeylerin her biri, modül. Nesne. Güzel, alımlı kız veya kadın. Pasaj. Bir bütünden ayrılan, ayrı sayılan veya artakalan şey. Küçümseme ve değersiz sayma bildiren bir söz. Bir bütünden kopma, kırılma, yırtılma vb. yoluyla ayrılmış bölüm, lime. Müzik eseri.

Eksik : Bir bölümü olmayan, noksan, natamam. İhtiyaç duyulan şey. Az. Mükemmel olmayan, kusurlu, muallel, sakat.

Noksan : Eksiklik, kusur. Eksik.

Miktar : Bir şeyin ölçülebilen, sayılabilen veya azalıp çoğalabilen durumu, nicelik. Ölçü.

Otuz : Bu sayıyı gösteren 30 ve XXX rakamlarının adı. Yirmi dokuzdan sonra gelen sayının adı. Üç kere on, yirmi dokuzdan bir artık.

Hastalıklı : Vücut direnci az olan, çabuk hastalanan, mariz.

Bir : Eş, aynı, bir boyda. Aynı, benzer. Değer, önem bakımlarından birbirinden farksız, birbirine eşit, birbirine benzer. Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı). Ortaklaşa olan, birleşik, müşterek. Ancak, yalnız. Sadece. Beraber. Bir kez. Bu sayıyı gösteren 1 ve I rakamlarının adı. Tek. Bu sayı kadar olan. Sayıların ilki.

On : Dokuzdan bir artık. Dokuzdan sonra gelen sayının adı. Bu sayıyı gösteren 10 ve X rakamlarının adı.

İki : Birden bir artık. Bu sayıyı gösteren 2 ve II rakamlarının adı. Birden sonra gelen sayının adı.

Sakat : Bozuk veya eksik. Vücudunda hasta veya eksik bir yanı olan, engelli, özürlü.

Sağlıksız : Sağlık durumu iyi olmayan, sağlığı bozuk, sıhhatsiz. Sağlam, doğru, güvenilir olmayan.

Yarım açı formülleri :

Yarım adım : Eski Yunan ve Lâtin tartıbiliminde adımın biri vurgulu (KUVVETLİ YARIM ADIM, Demi -pied marqué ou fort), öbürü vurgusuz (ZAYIF YARIM ADIM, Demi - pied faible) olmak üzere ayrıldığı iki parçadan her biri.

Yarım ağızla : İstemeye istemeye, isteksizce, yarım ağız. İlgili cümle: "“Kabule yarım ağızla olsa da Dündar Bey de katılmıştı.”" T. Buğra.

Yarım akıtma : Atlarda burun üzerinde görülen beyaz kılların burun üstünün yarısına kadar inmesi durumu.

Yarım avıç : Avucu doldurmayacak kadar az.

Yarım avrat : Çok bilmiş kız çocuğu.

Yarım avuç : Avucu doldurmayacak kadar az. Tek avuç.

Yarım az : İstemeyerek, gönülsüz olarak

Yarım çıkık :

Yarım çizgili neon : Doğal olarak orta ve aşağı Amazon’da yaşayan, boyları 20 cm olabilen, vücudun ortasında koyu siyah ve yuvarlak bir leke bulunan akvaryum balığı.

Yarım ile ilgili Cümleler

  • İlgilenmem gereken yarım kalmış işler var.
  • Mars'ta Manyetik alanlar, onun güney yarımküresinde mantar gibi türemiştir.
  • Yarım bardak bira içerek yemeğine başladı.
  • Yarım baş ağrım var.
  • Belize set resifi, kuzey yarımküredeki en büyük set resifidir ve aynı zamanda popüler bir dalış noktası olan Büyük Mavi Delikle de ünlüdür.
  • Yarım günlük bir işim var.
  • Ona yarım etmek için orada olmalıyız.
  • Yarım bir dost aynı zamanda yarım bir düşmandır.
  • Yarım depo benzinle Miami'ye gidebilir miyiz?
  • Gerçekten onlara yarım etmek istiyor muyuz?
  • Yarım düzine yumurtamız var.
  • Yarım düzine yumurta aldım.
  • Bana yarım kilo domates ver.
  • Tekneye Yarım Ay ismini verdik.

Diğer dillerde Yarım anlamı nedir?

İngilizce'de Yarım ne demek? : [Yarim] n. cliff, love, precipice, scarp

n. half, moiety

n. half

Fransızca'da Yarım : demi/e, moitié [la]

Almanca'da Yarım : n. Halbheit

adj. halb, halblang

Rusça'da Yarım : n. половина (F)

adj. половинчатый, неполный, незавершенный

pref. пол-, полу-