Yevemek nedir, Yevemek ne demek

Yerel Türkçe'deki anlamı:

İğrilmiş ince ipi iki kat edip iğle ya da kirmenle bükmek.

Bellenmiş bir yeri ikinci kez belleyip düzeltmek.

Yevemek anlamı, tanımı

Düzeltmek : Düzgün duruma getirmek. Bozukluğunu gidermek, onarmak. Yanlıştan kurtarmak, tashih etmek

Düzeltme : Düzeltmek işi, tashih. Düzelti. Daha iyi duruma getirmek için yapılmış olan değişiklik, ıslahat, reform.

İkinci : İki sayısının sıra sıfatı. Sırada önem bakımından birinciden sonra gelen. Birinciden sonra gelen kimse veya nesne. Yeni, bir başka. Değer ve kalitece birinciden sonra gelen.

Kirmen : Elde yün eğirmeye yarayan tahtadan yapılmış araç.

Bükmek : Sertçe çevirmek, kıvırmak. Birkaç tel ipliği burarak sarmak. Eğmek. Döndürmek. Katlamak.

Belle : Güneşte zahire kurutmak için çamurla sıvanmış, kenarlı geniş yer.

Ya da : Seçeneği, çeşitliliği veya tercihi belirten bir söz.

Düzel : Eline ayağına düzgün kimse.

Bükme : Bükmek işi. Bükülmüş kaytan ya da iplik. Vücudun bir bölümünü yanındaki bölüm üzerine kıvırma, germe karşıtı.

İğri : Kayığın kaburga ağaçları.

Yeri : Yürü. Utanmaz: Yêriliğin cezasını çekti.

İnce : Kendi cinsinden olanlara göre dar ve kalınlığı az olan, kalın karşıtı. Düşünce, duygu veya davranış bakımından insanın sevgi ve saygısını kazanan, zarif, kaba karşıtı. İyiden iyiye, enikonu, ayrıntılı. Taneleri ufak, iri karşıtı. Hafif, gücü az. Aşırı özen gerektiren, kaba karşıtı. Ayrıntılı. Zayıf. Akışkanlığı çok olan, yoğun ve koyu olmayan (sıvılar). Tiz (ses), pes karşıtı.

 

Edip : Edebiyatla uğraşan, edebî eser veren kimse, yazar.

Düze : Doz.

İki : Birden sonra gelen sayının adı. Birden bir artık. Bu sayıyı gösteren 2 ve II rakamlarının adı.

Bir : Sayıların ilki. Tek. Ortaklaşa olan, birleşik, müşterek. Eş, aynı, bir boyda. Bu sayıyı gösteren 1 ve I rakamlarının adı. Bir kez. Değer, önem bakımlarından birbirinden farksız, birbirine eşit, birbirine benzer. Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı). Beraber. Aynı, benzer. Bu sayı kadar olan. Ancak, yalnız. Sadece.

Kat : Bir yapıda iki döşeme arasında yer alan daire veya odaların bütünü. Bükülen veya kıvrılan bir şeyin her kıvrımı. Makam, mevki. Giyeceklerde takım. Katman. Ön, yan. Apartman dairesi. Sonuca bağlama, bitirme. Kesme. Kesme, kesilme. Bir yüzey üzerine az veya çok kalın bir biçimde, düzgün olarak yayılmış bulunan şey. Kez, defa, misil. İlgiyi kesme. Huzur. Üst üste konulmuş şeylerden her biri, tabaka. Tekrarlanan bir sayının toplamı.

Kez : Bazı sayı sıfatlarıyla birlikte kullanılarak bir olayın ve olgunun her bir tekrarlanışını bildiren söz, defa, kere, sefer.

Ya : "Ey, hey" anlamlarında bir seslenme sözü. Bazı çekimli zamanlardan sonra gelerek anlamı pekiştiren, kuvvetlendiren bir söz: Yediydin ya. Oturmuşum ya. Şaşma, şaşkınlık bildiren bir söz. Bilinen, görülen, hatırlanıp anlatılan bir olay dolayısıyla da sorulan başka bir konu için kullanılan bir söz. Gereklik ve onay bildiren cümlelerde yargının onaylandığını bildiren bir söz. Cevap niteliğinde olan cümlenin sonuna getirildiğinde asıl yargının arkadan gelen cümle ile anlatılacağını belirten bir söz. Evet. Dilek ve geniş zaman kiplerinde yargıyı güçlendiren bir söz. Bir düşüncede sıra ile yer alan ayrı cins ögelerden biri ötekilerden üstün görüldüğünde "hele, özellikle" anlamlarında kullanılan bir söz. Bir düşüncenin karşıtı düşünülürken kullanılan bir söz.

 

Da : Doğrulama, uygun bulma, evet. [Bakınız: dahacık, dâhacık]. Daha anlamında kullanılır. Şaşma bildirir ünlem. Değil mi ya anlamında kullanılır. İşte, orada, şurada. Genellikle cümle sonlarında çeşitli anlamlarda kullanılan ünlem. Bağlama ve kuvvetlendirme edatı. Daha, henüz. Da, dahi (bk. de). Dağ. Dahi, da. Henüz. Dağı. Dağa. Daha.

Diğer dillerde Yetmezlik anlamı nedir?

İngilizce'de Yetmezlik ne demek ? : deficiency