Işıklılık çarpanı nedir, Işıklılık çarpanı ne demek

Teknik terim anlamı:

(kendiliğinden ışık vermeyen bir cismin - bir ikincil kaynağın - belirli aydınlatma ve gözlem durumları için) Söz konusu cismin belirli aydınlatma ve gözlem durumlarındaki ışıklılığının, aynı aydınlığı alan bir tam yayıcının ışıklılığına oranı. bk. açıklık, tamyayıcı.

Işıklılık çarpanı anlamı, kısaca tanımı

Çarp : Gelişi güzel çizilmiş, eğri

Çarpan : Bir çarpma işleminde çarpılan sayının kaç kez tekrarlanacağını gösteren sayı, çoğaltan.

Işık : Cisimleri görmeyi, renkleri ayırt etmeyi sağlayan fiziksel enerji, erke, ziya, nur, şavk. Yüksek derecede ısıtılan cisimlerin veya çeşitli enerji biçimleriyle uyarılan cisimlerin gaz ışı yaydığı gözle görülen ışıma. Aydınlanmak için kullanılan elektrik. Bir yeri aydınlatmaya yarayan araç. Mutluluk, sevinç veya zekâdan doğan, özellikle yüzde ve gözlerde beliren parıltı. Yol gösteren, aydınlatan kimse, düşünce, eser vb.

Işıklı : Işığı olan, aydınlık, ışıklandırılmış, nurlu, nurani, ziyalı, ziyadar. Neşe veren, sevinç yaratan, mutlu.

Işıklılık : Bir optik cihazda, cisme çıplak gözle veya cihazla bakıldığında ağ tabakadaki birim yüzeyi etkileyen ışık miktarları arasındaki oran.

 

Tayfsal ışıklılık çarpanı : Söz konusu cismin, belirli aydınlatma ve gözlem durumlarında, ve verilmiş bir dalga boyu için, ışıklılığının tayfsal yoğunluğunun, aynı aydınlığı alan bir tam yayıcının ışıklılığının tayfsal yoğunluğuna oranı.

Kendiliğinden : İnsan eliyle ekilmeden yetişen, hudayinabit. Dış etkilerin zorlaması olmadan iç sebeplerle oluşan. İradesiz olarak gerçekleşen (hareket), spontane. (ke'ndiliğinden) Başka şeylerin etkisi olmaksızın, kendi kendine, bizatihi.

Söz konusu : Sözü edilen, üzerinde konuşulan, bahis konusu, bahis mevzusu, mevzubahis.

Tam yayıcı : Yutma çarpanı sıfır olan düşüncel tam donuk yayıcı (ortotrop yayıcı).

Aydınlatma : Aydınlatmak işi, ışıklandırma. Sahnelerin ışıklandırılması işi.

Aydınla : Aydınlık.

Aydınlı : Kabadayıdır, tek başına mahallenin düzenini sağlar. Perdedeki tiplere göre dev boylu olan Aydınlı, "Efe" olarak da anılır. Kimi oyunlarda Tuzsuz Deli Bekir'in yerini alır. Aydın ilinden olan kimse. Batman ilinde, Gercüş belediyesi, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim bölgesi. Diyarbakır ili, Çüngüş belediyesi, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim yeri. Erzurum ili, Tekman ilçesinde, merkez nahiyesine bağlı bir yer. Eskişehir şehrinde, Sivrihisar belediyesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim bölgesi. Samsun kenti, Vezirköprü belediyesi, merkez bucağına bağlı bir yer. Şanlıurfa kenti, Ovacık bucağına bağlı bir yer. Uşak kenti, Eşme belediyesi, merkez bucağına bağlı bir yer. Türk gölge oyununda kabadayı ya da efe tipi. Tek başına mahallenin düzenini sağlar. Efe olarak da perdeye çıkar. Kimi oyunlarda Tuzsuz Deli Bekir'in görevini yüklenir.

 

Bir iki : Çok az sayıda, birkaç. Biraz.

İkincil : Sırada önem bakımından ikinci derecede olan, tali, sekunder.

Açıklık : Açık olma durumu, aleniyet. Uzaklık, mesafe. Bitki örtüsü olmayan, çıplak yer. Gerçeği olduğu gibi yansıtma durumu. Boş ve geniş yer, meydanlık. Bir söz veya yazıda maksadın açık olması özelliği, duruluk, vuzuh. Dürbün, fotoğraf makinesi vb. optik araçlarda ağız çapı, ışığın girebildiği delik.

Belirli : Açık ve kesin olarak sınırlanmış veya kararlaştırılmış olan, muayyen.

İkinci : İki sayısının sıra sıfatı. Sırada önem bakımından birinciden sonra gelen. Birinciden sonra gelen kimse veya nesne. Yeni, bir başka. Değer ve kalitece birinciden sonra gelen.

Gözlem : Bir nesnenin, olayın veya bir gerçeğin, niteliklerinin bilinmesi amacıyla, dikkatli ve planlı olarak ele alınıp incelenmesi, müşahede. İnceleme sonucu elde edilen değer, müşahede. Bir gök cismini, bir gök olayını çıplak gözle veya bir araç yardımıyla izleyerek görülen değerleri tespit etme işlemi, rasat. Çeşitli araç ve gereçlerin yardımıyla olayların sebeplerini bilmek için uygulanan bilimsel yöntem. Bir yazı veya eseri yazmaya başlamadan önce konusuyla ilgili gerekli bilgi, deney, inceleme ve araştırma yapma işi.

Yayıcı : Başlıca yayınma olayından yararlanarak, bir kaynağın ışık akısının uzaysal dağılışını değiştirmeye yarayan nesne. Bir gaz ya da sıvıyı herhangi bir ortama tekdüze olarak dağıtan aygıt.

Diğer dillerde Işıklılık çarpanı anlamı nedir?

İngilizce'de Işıklılık çarpanı ne demek ? : luminance factor (of a non-luminous body [secondary light source], under specified conditions of illumination and observation)]