Interest türkçesi Interest nedir

  • Menfaat.
  • İlgilendirmek.
  • Alaka.
  • Çıkar.
  • Dikkatini çekmek.
  • Bir kimsenin bir etkinliğe, kişiye ya da nesneye karşı, kısıtlayıcı koşullar altında bile, oldukça uzun süre devam eden bağlanma isteği ya da eğilimi. seçme söz konusu olduğu zaman bir kimsenin benimsediği, üstün tuttuğu durum, düşünce ya da tutum.
  • Ödünç verdiği paradan ötürü alacaklının borçludan sağlayacağı gelir.
  • İlgi.
  • Faiz.
  • İkna etmek.
  • Merakını uyandırmak.
  • Bireylerin, toplumsal kümelerin ve tarihsel toplulukların özdeksel ve tinsel gereksinmelerini karşılayacağına inandıkları kişi ya da şeylerle ilişkisi; bireylerin, bu gereksinmelerini yansıtan amaçlı düşünce ve eylem yönelimleri.
  • Üretim faktörlerinden sermayenin getirisi. fon istem ve sunumunun karşılaşması sonucu oluşmuş fon fiyatı.
  • Ortak olmak.
  • Ürem.
  • Sarmak.
  • İstek uyandırmak.
  • İlgisini çekmek.
  • Eğitim, iktisat, ekonomi, sosyoloji, uluslararası ilişkiler alanlarında kullanılır.

Interest ile ilgili cümleler

English: Alfred has lost interest in this project.
Turkish: Alfred bu projeye ilgisini kaybetti.

English: Ali has lost interest in watching TV.
Turkish: Ali televizyon izlemeye ilgisini kaybetti.

English: Ali has lost interest in studying French.
Turkish: Ali Fransızca öğrenme isteğini kaybetti.

 

English: "I've got a bit of interest in learning French, but isn't it hard?" "Not at all. It's 100 times easier than English!" "Really?" "Well, at least to me it is." "That's because you're native though"
Turkish: "Fransızca öğrenmeye biraz ilgim var ama o zor değil mi?" "Hiç değil. İngilizce'den 100 kat daha kolay!" "Gerçekten mi?" "Eh, en azından benim için öyle." "Bunun nedeni senin ana dilin olması gerçi"

English: Ali has a thirty percent interest in the company.
Turkish: Ali bu şirkette yüzde otuzluk bir hisseye sahip.

Interest ingilizcede ne demek, Interest nerede nasıl kullanılır?

Interest account : Faiz hesabı.

Interest arbitrage : Faiz arakazancı. Sermayenin yüksek faiz oranlarının geçerli olduğu ülkeye gitmesi sonucu iki ülke arasındaki faiz-kur farklılıklarından sağlanan kazancın eşitlenme süreci sırasında elde edilen kazanç. krş. faiz değerdeşliği kuramı, faiz kur makası. Faiz arbitrajı.

Interest bearing : Faizli. Faiz getiren.

Interest ceiling : Faiz tavanı. Yasaya göre uygulanabilecek en yüksek faiz oranı. Para otoritelerinin doğrudan müdahale ederek faiz oranları için belirledikleri en yüksek düzey. krş. faiz yasağı.

Interest certificate : Faiz belgesi.

Interest elasticity of investment : Yatırımlardaki oransal bir değişmenin faiz oranındaki oransal değişmeye oranı, diğer bir deyişle faiz oranında ortaya çıkan değişmeye yatırımın duyarlılığını gösteren katsayı. Yatırımın faiz esnekliği.

Interest due : Vadesi gelmiş faiz.

Interest equalization tax : Avrupa şirketlerinin new york sermaye piyasasından borçlanmalarını caydırmak ve dolayısıyla doların değerini koruyarak dış açıkların büyümesini önlemek amacıyla abd’de 1963 ve 1974 yılları arasında yabancı tahvil ve hisse senetleri alımlarında % 15 oranında alınan vergi. bu uygulama avro dolar piyasalarının gelişmesini teşvik etmiştir. Faiz dengeleme vergisi. Faiz eşitleme vergisi. Faiz oranlarını eşitleme vergisi.

 

Interest expense : Borcun miktar, risk ve vade yapısına bağlı olarak tahakkuk eden gider. Borç faizi. Faiz masrafı. Verilen faiz. Faiz gideri.

Interest for default : Ödemenin belirli gününde yapılmaması nedeniyle alınan gecikme üremi. İktisat, ekonomi alanlarında kullanılır. Gecikme üremi. Temerrüd faizi. Temerrüt faizi. Borcun vadesinde ödenmemesi durumunda yasa ya da sözleşmeden doğan parasal yükümlülük biçimindeki ek ödeme. Gecikme faizi.

İngilizce Interest Türkçe anlamı, Interest eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Interest ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Concern : Endişe uyandırmak. Etkilemek. Hakkında olmak. Endişe. -i ilgilendirmek. İş. Kaygılandırmak. İlgilenmek. Endişelendirmek.

Clubbed : Katılmak. Toplanmak. Dipçiklemek. Sopalamak. Dövmek. Toplamak. Ortakça yatırmak.

Bring around : Tekrar hatırlatmak (kötü anı vb). Ayıltmak. Kendine getirmek. Düşüncesini değiştirtmek. Yaşama döndürmek. Düşüncesinden caymasını sağlamak. İnancından döndürmek. Hayata döndürmek.

Advantage : İyilik. Futbol, bilgisayar, iktisat alanlarında kullanılır. İntifa. Üstünlük sağlayan şey. Üstünlük. İstifade. Fayda. Benzerlerine göre daha yüksek bir konumda olma. Yarar.

Curiosity : İlginç şey. Tuhaf şey. Tuhaf tip. Nadir şey. Tecessüs. Acibe. Olay dizisinin gelişimi ile seyircide uyandırılan soru duygusu; gerilim sağlayıcı öğe. Antika. Garabet. Bilseme.

Partner : Şirket sermayesine katılan kişi. Erkek arkadaş. Paydaş. Dam. Tarım işlerinde, iyenin yerini ekip biçerek sağlanan ürünün yarısını alan kişi. Şirket. Eş. Ortağı gibi davranmak. Ortak.

Argues : Becelleşmek. İspatı olmak. Münakaşa etmek. Savunmak. Çekişmek. İddia etmek. Görüşmek. -e belirti olmak. -e alamet olmak. Tartışmak.

Club together : Bir araya gelmek. Toplanmak. Masrafı paylaşmak. Katılmak.

Intrigue : Gizlice sevişmek. Entrika çevirmek. Şaşırtmak. Dalavere çevirmek. İlgisini uyandırmak. Dolap. Dalavere. Kandırmak.

Beset : Rahat vermemek. Etrafını sarmak. Rahat bırakmamak. Kuşatmak. Sıkıntı vermek. Sıkıştırmak. Etrafını çevirmek. Dört bir yandan saldırmak.

Interest synonyms : affinity, capital, argue, relationships, clap eyes on, expediencies, binds, bug, attention, begird, capitals, club, begirt, affinities, connection, bear upon, appeal, gripped, stir the blood, assuring, affection, appeals, connecting link, vested interest, bring home, attachment, wonder, bring home to, buy in, become partners, partnered, associates, arouse interest.

Interest zıt anlamlı kelimeler, Interest kelime anlamı

Powerlessness : Güçsüzlük. Kuvvetsizlik.

Interesting : Enteresan. Meraklı. İlgi çekici. Tip. İlginç. İlgilenme.

Uninteresting : İlgi çekmeyen. İlginç olmayan. Meraksız. Cansız. Çekici olmayan. Yavan.

Interest antonyms : uninterestingness, bore.

Interest ingilizce tanımı, definition of Interest

Interest kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : Concern. To interest one in charitable work. As, the subject did not interest him. To awaken interest in. To excite emotion or passion in, in behalf of a person or thing. Excitement of feeling, whether pleasant or painful, accompanying special attention to some object. To engage the attention of.