Adequate türkçesi Adequate nedir

Adequate ile ilgili cümleler

English: Everyone has the right to a standard of living adequate for the health and well-being of himself and of his family, including food, clothing, housing and medical care and necessary social services, and the right to security in the event of unemployment, sickness, disability, widowhood, old age or other lack of livelihood in circumstances beyond his control.
Turkish: Her şahsın, gerek kendisi gerekse ailesi için, yiyecek, giyim, mesken, tıbbi bakım, gerekli sosyal hizmetler dahil olmak üzere sağlığı ve refahını temin edecek uygun bir hayat seviyesine ve işsizlik, hastalık, sakatlık, dulluk, ihtiyarlık veya geçim imkânlarından iradesi dışında mahrum bırakacak diğer hallerde güvenliğe hakkı vardır.

English: I'm not stupid enough to climb a mountain in the winter without first making adequate preparations.
Turkish: Kışın, önceden uygun hazırlık yapmadan bir dağa tırmanacak kadar aptal değilim.

English: He took adequate clothes for a weekend trip.
Turkish: Hafta sonu gezisi için yeterince kıyafet aldı.

English: Do you have adequate money for the trip?
Turkish: Gezi için yeterince paran var mı?

English: Is your salary adequate to support your family?
Turkish: Maaşın aileni geçindirmen için yeterli mi?

 

Adequate ingilizcede ne demek, Adequate nerede nasıl kullanılır?

Adequate compensation : Yeterli mükafat. Uygun zarar bedeli. Uygun geri ödeme. Yeterli tazminat.

Adequate consideration : Yeterli ivaz veya bedel. Yeterli oranda karşılığını vermek. Yeterli tazminat. Yeterli oranda düşünme. Yeterli derecede düşünme.

Adequate definition : Yeterli tanımlama. Kabul edilebilir açıklama.

Adequate remedy : Yapılmış zarar için yeterli tazminat. Uygun çözüm yolu.

Adequate sample : Yeterli örneklem. Uygun numune. Bir pazarlama araştırmasında yeter nitelik ve ölçüde alınan örnek. Uygun örnek.

Inadequate : Elverişsiz. Eksik. Kifayetsiz. Yetersiz. Yeterli değil. Kıt. Noksan. Liyakatsiz.

Adequateness : Yeterlilik. Uygunluk. Zindelik.

Capital adequacy : Bir işi kurmak için gereken toplam yatırım. Sermaye yeterliliği. Bankanın sermayesinin aktiflerine oranı. bir bankanın, mudilerinin ve diğer borç verenlerin fon gereksinimlerini karşılayabilme gücü.

Inadequately : Yetersiz olarak. Ehli olmayan bir şekilde. Eksik bir şekilde. Bozuk bir şekilde. Kusurlu bir şekilde. Yetersiz şekilde. Yarım yamalak. Ehliyetsiz bir şekilde. Açık vererek. Etkin olmayan bir şekilde.

Inadequate instrument : Ölçüye vurulan konuda bireyler ya da nesneler arasındaki gerçek ayrımların yanı sıra içerdiği sınarların niteliğine bağlı değişkenliği de yansıtan ya da güvenilir ve geçerli ölçümler yapamayan ölçme aracı. Yetersiz araç.

İngilizce Adequate Türkçe anlamı, Adequate eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Adequate ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

 

Appropriate : Çalmak. Kendine maletmek. El koymak. Tasarruf etmek. Üstüne oturmak. Kendine mal etmek. Mülk edinmek. Tensip etmek.

Applicable : İlgili. Kılgın. Uyarlanabilir. Bağıntı kurmak. Uygulanabilir. Yürürlükte bulunmak. Yerinde. Geçerli.

Bonniest : Göze hoş görünen. Gürbüz. Sağlıklı. Sıhhatli. İyi. Zarif. Hoş. Güzel. Sevimli.

Agreeable : İyi. Uzlaşmacı. Mutabık. Razı. Kabul edilebilir. Hoş. Hoşa giden. Hazır.

Convenient : Rahat. Kullanışlı. Ulaşması kolay. Yakın. Müsait. İşe yarar. Pratik.

Apt : Hızlandırılmış taban sınaması. Yatkınlık. Eğimli. Yerinde. Mümkün. Kavrayışlı. Yetenekli. Muhtemel. Yatkın.

Capable : Becerikli. Yatkın. Yaman. Meyilli. Yetenekli. Etki altında kalabilen. Ehliyetli. Kabiliyetli. Muktedir. Duyarlı.

No more : Artık hiç. Gayrı. Artık yok. Daha fazla değil. Bir daha. Artık. Bundan böyle. Bir daha hiç.

Amenable : Yumuşak başlı. Tabi olan. Bağlı. Mükellef. Yükümlü. Cevap verebilir. Uysal. Uyumlu. Tabi.

Skip it : Takma. Unut gitsin. Aldırma. Sıvışmak. Boşver. Kaçmak.

Adequate synonyms : adequate to, capable of, conformable, decent, bonny, agreeable to, equal to, cut it out, will do, in place, amplest, efficient, adequateness, effectual, satisfactory, sufficient, available, favourable, adequately, favonian, efficacious, feasible, competent, enoughs, practicable, commensurate, so, opportune, appropriates, bon, equal, congruous, accommodating.

Adequate zıt anlamlı kelimeler, Adequate kelime anlamı

Unsatisfactory : Kifayetsiz. Umulduğu gibi olmayan. İstenilen düzeyde olmayan. Sudan. Tatminkar olmayan. Tatmin edici olmayan. Kafi gelmeyen. Umulan sonuçları vermeyen. Yetersiz. Tatminkar değil.

Inadequacy : Yetersiz kapasite veya kullanımdan doğan masraf veya zarar. Eksiklik. Bir ölçme aracı ya da bir gözlem evreninin sayıca elverişsiz büyüklükte olması. Noksanlık. Kifayetsizlik. Yetersizlik.

Inadequate : Liyakatsiz. Elverişsiz. Kıt. Eksik. Yeterli değil. Yetersiz. Kifayetsiz. Noksan.

Adequate antonyms : insufficient.

Adequate ingilizce tanımı, definition of Adequate

Adequate kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : Proportionate, or correspondent. Fully sufficient. As, powers adequate to a great work. To make adequate. Equal to some requirement. An adequate definition. To equalize.