Agree on türkçesi Agree on nedir

  • Üzerinde anlaşmak.
  • Okeyleşmek.
  • Üzerinde mutabık kalmak.
  • Üstünde anlaşmak.
  • Kararlaştırmak.

Agree on ile ilgili cümleler

English: Ali and Mary couldn't agree on what to do.
Turkish: Ali ve Mary ne yapacakları konusunda anlaşamadılar.

English: Ali and Mary can't seem to agree on anything.
Turkish: Ali ve Mary, herhangi bir şey üzerinde anlaşmış görünmüyorlar.

English: Ali and I usually agree on things like this.
Turkish: Ali ve ben genellikle böyle şeylerde anlaşırız.

English: Ali and I seldom agree on anything.
Turkish: Ali ve ben nadiren herhangi bir şey üzerinde anlaşırız.

English: Ali and Mary couldn't agree on how it should be done.
Turkish: Ali ve Mary bunun nasıl yapılması gerektiği konusunda anlaşamadılar.

Agree on ingilizcede ne demek, Agree on nerede nasıl kullanılır?

Agree : Hemfikir olmak. Uymak (bir başka şeye). Anlaşmak. Uzlaşmak. Uyuşmak. Mutabık kalmak. Birleşmek. Bağdaşmak. Razı olmak. Rıza göstermek.

On : Giyilmiş. Devrede. İle. De. Üzerinde. Üstünde. Olmakta olan. Hazır. Civarında. Makbul.

Agree to : Muvafakat etmek. Uymak. Kabul etmek. Rıza göstermek. Boyun eğmek. Mutabık kalmak. Anlaşmak. Uygun bulmak.

Agree to differ : Aynı fikirde olmamaya razı olmak. Karşıt görüşte olmaya razı olmak. Ayrı şeyler düşünebilmek.

 

Agree together : Birlikte razı olmak. Birlikte kabul etmek. Sözleşmek.

Agree upon : Kararlaştırmak. Anlaşma sağlamak. Üzerinde anlaşmaya varmak.

İngilizce Agree on Türkçe anlamı, Agree on eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Agree on ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Adjudicate : Yargıcılık yapmak. İhale etmek. Hükmetmek. Karar vermek. Halletmek. Hükmüne varmak. Hüküm vermek. Hakemlik etmek. Kararına varmak.

Call the shots : Dinlenilir olmak. Borusu ötmek. Kararları vermek. Yönetmek. İpler elinde olmak. Sözü geçmek. İdare etmek. Sözü geçer olmak. Kontrolü elde tutmak.

Arranges : Düzenlemek. Planlamak. Ayarlamak. Hazırlamak. Yoluna koymak. Halletmek. Sıraya koymak. Aranje etmek. Sıralamak.

Arrange : Dizmek. Aranje etmek. Bitirmek. Sıralamak. Düzeltmek. Hazırlanmak. Sıraya koymak. Hazırlamak. Ayarlamak.

Calls the shots : İdare etmek. Kararları vermek. Yönetmek.

Agree upon : Üzerinde anlaşmaya varmak. Anlaşma sağlamak.

Appointing : Dayayıp döşemek. Belirlemek. Döşemek. Saptamak. Tayin eden. Atamak. Tayin etmek. Atama.

Appoints : Saptamak. Koymak. Tayin etmek. Kararlaştırmak (tarih veya gün vb). Düzenlemek. Donatmak. Görevlendirmek. Döşemek. Belirlemek.

Agree : Uyuşmak. Razı olmak. Mutabık kalmak. Rıza göstermek. Uymak (bir başka şeye). Anlaşmak. Yaramak. Kabul etmek. Hemfikir olmak.

Decide : Karar vermek. Karar vermesini sağlamak. Hükme bağlamak. Azmetmek. Karar kılmak. Seçim yapmak. Sonuca varmak. Aklı kesmek. Belirlemek.

Agree on synonyms : appoint, concerting, concert, adjudicates, agrees.