Anecdotes türkçesi Anecdotes nedir

Anecdotes ile ilgili cümleler

English: My grandfather tells hundreds of anecdotes.
Turkish: Büyük babam yüzlerce kısa hikaye anlatır.

English: Her anecdotes amuse us all.
Turkish: Onun fıkraları hepimizi eğlendirir.

Anecdotes ingilizcede ne demek, Anecdotes nerede nasıl kullanılır?

Anecdote : Kıssa. Öykücük. Menkıbe. Kısa öykü. Kısa bir öykü ya da anlatı. Anekdot. Hikaye. Fıkra. Kısa hikaye. Eğitimsel ve öğretimsel amaçlarla, ilginç tarihsel kişi, olay ve çağlardan söz eden küçük öykü türü. bk. öykünce, örnek, öykü, gerçekçi masal, saga.

Anecdotage : Fıkra derlemesi. Çenesi düşük ihtiyar. Fıkralar koleksiyonu.

Anecdotal : Fıkra ile ilgili. Fıkra türünde. Fıkra tarzında. Fıkra biçiminde.

Anecdotal record : Anekdotsal kayıt. Tipik durumlar ve etkinlikler içinde gözlenen bir öğrencinin ilginç davranışları ile önemli gelişme özelliklerinin bir yere yazılması. 2-bir çocuk için bu biçimde tutulan notların tümü. Olay yazımı.

Anecdotally : Anekdotla ilgili. İlginç veya eğlenceli olayı anlatan kısa hikaye tazında. Fıkra şeklinde. Anekdotsal bir şekilde.

Anecdotist : Fıkralar ile ilgili olan kimse (ilginç veya eğlenceli olayı anlatan kısa hikaye). Fıkracı. Kısa hikayeci.

 

Anecdotical : Fıkrasal. Fıkra türünde. Fıkra ile ilgili.

Anecdotic : Fıkra türünde. Fıkra ile ilgili. Fıkrasal.

Anecdotists : Fıkralar ile ilgili olan kimse (ilginç veya eğlenceli olayı anlatan kısa hikaye). Fıkracı. Kısa hikayeci.

İngilizce Anecdotes Türkçe anlamı, Anecdotes eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Anecdotes ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Paragraphs : Paragraf sayısı. Paragraf. Makale. Paragraflar. Paragraf imi. Satırbaşı yapma.

Narrative : Bildirme ve tasarlama kiplerine, ek-fiilin duyulan geçmiş zamanının getirilmesiyle oluşturulan birleşik kip. görülen geçmiş zaman kipi ile emir kipinin rivayet birleşik kipleri yoktur. al-ır-mış, al-ıyor-muş, al-mış-mış, al-acak-mış, al-say-mış, al-a-y-mış, al-malı-y-mış vb. Öyküsel. Rivayet birleşik zamanı. Anlatı. Hikaye tarzında. Öykü biçiminde. Öykülü.

Fable : Fabl. Öykünce. Öykü. Söylence. Boş laf etmek. Masal. Kıssa. Yalan. Uydurmasyon.

Clauses : Bent. Cümlecik. Madde. Cümle.

Contes : Conte.

Clause : Yantümce. İbare. Bent. Cümlecik. Koşul. Şart. Tümce. Kloz.

Fish story : Palavra. Masal. Balıkçı masalı. Kuyruklu yalan. Balıkçı hikayesi.

Short feature : Sinema, televizyon alanlarında kullanılır. Orta uzunlukta film. Kısa film ile uzun film arasında yer alan ve uzunluğu 35 mm'liklerde genellikle 1.200 metre kadar olan film.

Apophthegm : Vecize. Özdeyiş. Özlü söz.

Baloneys : Palavra. Saçmalık. Saçma. Bir cins salam. İpe sapa gelmez şey. Yalan. Zırva. Saçma sapan.

Anecdotes synonyms : apecdote, vignette, paragraphing, conte, fables, teller, affaire, account, spondylo, boloney, funnies, parable, paragraph, subclause, baloney, fabling, affaires, claptraps, vignetted, narrator, novelle, novellas, novella, spondylos, vignettes, parables, claptrap, boloneys, anecdote, storyteller, article, report, airy fairy.

 

Anecdotes zıt anlamlı kelimeler, Anecdotes kelime anlamı

Uncommunicative : Çekingen. Konuşkan olmayan. Ketum. Ağzı sıkı. Az konuşur. Az konuşan.