Assimilating türkçesi Assimilating nedir

Assimilating ingilizcede ne demek, Assimilating nerede nasıl kullanılır?

Assimilation : Kişilerin göçlerle gidip yerleştikleri yeni ülkelerdeki toplumun kültürel ve geleneksel yaşamlarına uyması ve o toplumun bireylerine benzemesi. Egemen bir kültürün yabancı bir budunsal topluluğu ya da bir kültür öğesini içine alarak kendine benzetmesi, kendi içinde eritmesi süreci. Bir kimsenin öğrenmekte olduklarını kendi düşünce kalıbı içine sokması süreci. 2-herbart'ın ruhbilim anlayışına göre yeni yaşantıların eski yaşantılarla birleştirilmesi süreci. yabancı kültür öğelerinin türdeş bir toplulukça benimsenmesi olayı. Özümseme. Magmanın yer yüzeyine çıkması sırasında, rastladığı kayaçları ergime ile sindirmesi. Ototrof organizmalarda karbondioksit, azot, su gibi basit inorganik maddelerin çevreden alınarak organizmanın kompleks organik bileşiklerine katılması. heterotrof organizmalarda sindirilen besin maddelerinin kompleks biyomoleküllere dönüştürülmesi. asimilasyon. Asimilasyon. Yeniden sentez. Benzetme. Metabolizmanın doku yapımıyla ilgili bölümü, parçalanan gıda maddelerinin özümleme sonucu vücuda yarayışlı biçime sokularak dokuların yapısında yer alışı, bu amaca yönelik vücutta seyreden biyokimyasal olaylar dizisi, anabolizma, asimilasyon, yeniden sentez, anabolik reaksiyonlar.

 

Assimilative : Benzeten. Asimilasyona neden olan. Asimilasyon eğilimi olan veya asimilasyon işle tanımlanan.

Incontiguous assimilation : Uzak benzeşme. Kelime içinde bir sesin uzakta bulunan başka bir sesi boğumlanma niteliği bakımından kendisine benzetmesi: binmek > minmek, etmek > ekmek, benderek > mendirek, şemsiye > şemşiye gibi bk. benzeşme.

Juxtapositional assimilation : Yakın benzeşme. Yakın benzeşim. Kelimede iç seste yanyana duran iki ünsüzden birinin kendisine yakın boğumlanma niteliği taşıyan öteki tarafından büsbütün ya da kımen benzeştirilmesi olayı: penbe > pembe, anbar > ambar, künbet> kümbet, kanbur > kambur, inbik > imbik, yalnız > yannız, eczacı > ezzacı, bunlar > bunnar, karanlık > garannıv, gitdi > gitti, saçdı > saçtı, seçgin > seçkin, zenginlik > zenginnik, yatsı > yassı, olmazsa > olmassa, mehmet > memmet, iğne > inne vb.

Labial assimilation : Küçük ünlü uyumu. Türkçe kelimelerin ilk hecelerindeki ünlülerin düz veya yuvarlak oluşlarına göre onu izleyen hecelerdeki ünlülerin, kelimenin ilk hecesi düz ünlülü ise düz, yuvarlak ünlülü ise dar yuvarlak veya geniş düz olarak gelmesi kuralı: yazı, yazmalar, tanıdık, susamak, uyanık, yükseliş, oda, öksüz, oğul, korku, dolu gibi.

Assimilate : Benzemek. Benimsemek. Benimsenmek. Sindirmek. Hazmetmek. Özümsemek. Özümlemek. Özümsenmek. Asimile etmek. Uydurmak.

Regressive assimilation : Dönüşme. Kelime içinde önce gelen sesin, sonraki sese, boğumlanma niteliği bakımından kısmen veya bütünüyle benzeşmesi olayı; sonraki sesin geriye doğru etki yaparak önceki sesi kısmen veya bütünü ile kendine benzetmesi: o bir>öbir (gerileyici benzeşme)>öbür (ilerleyici benzeşme); türlü>tüllü, girmişsin>girmissin; anbar>ambar, perşenbe>perşembe, penbe>pembe, olsun>ossun, tarla>talla, eczacı>ezzacı, onbaşı>ombaşı, sübaşı>subaşı, içkur>uçkur vb. karşıtı ilerleyici benzeşme’dir. bk. benzeşme. Gerileyici benzeşme. Gerileyici benzeşim.

 

Malassimilation syndrome : Sindirim ve emilim bozukuğu sendromu. Sindirim ve emilim bozukluğu sendromu. İnce bağırsaklardaki sindirim ve emilim işlevlerindeki bozukluklar, malasimilasyon sendromu. Malasimilasyon sendromu.

Disassimilation : Kompleks moleküllerin daha küçük moleküllere parçalanması sırasında enerjinin açığa çıkması olayı. disimilasyon. Disimilasyon. Katabolizma.

Total assimilation : Tam benzeşme. Tam benzeşim. Tam asimilasyon. Bir kelimede yanyana veya aralıklı olarak bulunan seslerden birinin diğerini boğumlanma noktası veya niteliği bakımından kendisine tam olarak benzeştirmesi olayı: o bir > öbür, pantalon > pantolon, gelmezse > gelmesse, gitsin > gissin gibi bk. benzeşme.

İngilizce Assimilating Türkçe anlamı, Assimilating eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Assimilating ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Bash up : Haşat etmek. Sopa çekmek. Dayak atmak. Köteklemek. Dövmek.

Belabours : Pataklamak. Dövmek. Çok uzatmak. Üzerinde fazla durmak. Lafı uzatmak. Uzatmak.

Assimilates : Hazmetmek. Uydurmak. Benzemek. Asimile etmek.

Sucked : Emme sesi çıkarmak. Su yerine hava çekmek (tulumba). Elde etmek. İçine çekmek. Nefes çekmek. Emmek. Sızdırmak. Soğurmak. Emilmiş.

Commandeers : Askeri hizmette kullanmak üzere el koymak. Askeri nedenlerle el koymak. (bir uçağı vb) kaçırmak. Haczetmek. Kendine mal etmek. Askeri bir hizmete mecbur etmek. Askerliğe mecbur etmek. Kendine maletmek. El koymak.

Assimilate : Benzemek. Asimile etmek. Hazmetmek.

Digested : Hazmetmek. Hazmolmak. Kavramak. Sindirilmek. Parçalanmak. Katlanmak.

Sucklers : Emzirmek. Emmek. İçmek. Sağlamak. Meme emmek. Soğurmak. Sızdırmak. Massetmek. İçine çekmek.

Applaud : El çırpmak. Alkışlamak. Takdir etmek. Alnından öpmek. Beğenmek. Onaylamak. Alkış tutmak.

Belabor : Çok uzatmak. Pataklamak (argo terim). Dövmek. Uzatmak. Pataklamak. Üzerinde fazla durmak. Lafı uzatmak.

Assimilating synonyms : assimilatory, internalising, internalizing, internalises, embraced, imbibed, internalise, belaboring, damps, internalize, belabour, coopted, coopting, embark on, attenuate, go down, commandeer, digest, coopt, espouse, get across, absorbs, adopts, weds, attenuates, inline, belabors, adopt, absorptive, embrace, associates, belaboured, imbibes.

Assimilating zıt anlamlı kelimeler, Assimilating kelime anlamı

Nonabsorbent : Soğurgan olmayan. Emici olmayan.