At point türkçesi At point nedir

At point ile ilgili cümleler

English: He fired at point blank range.
Turkish: O, çok kısa mesafeden ateş etti.

English: Ali doesn't agree with Mary on that point.
Turkish: Ali o konuda Mary ile aynı fikirde değildir.

English: At that point the mistake will have already been made.
Turkish: O noktada hata zaten yapılmış olacak.

English: Ali disagrees with you on that point.
Turkish: Ali o konuda sizinle aynı fikirde değil.

English: Ali disagreed with Mary on that point.
Turkish: Ali o konuda Mary ile aynı fikirde değildi.

At point ingilizcede ne demek, At point nerede nasıl kullanılır?

At : Bir zamanı belirtmek için kullanılır. A. Da. Bir hareketin hedefini gösterir. Bir miktarı göstermek için kullanılır. Üzerinde. Yanında. De. Ya. Ye.

Point : Nokta. İşaret etmek. Uç vermek. Uç. Fermaya oturmak. Tenis, bilgisayar, masa tenisi alanlarında kullanılır. Topun kurallara uygun olarak geri çevrilememesi ya da başlama atışının kullanılmaması sonucu tarafların kazancını ya da yitirimini belirleyen birim. Göstermek. Çıkmak (çıban vb). Ferma yapmak (av köpeği).

At a bargain price : Düşük fiyata. İndirimde. İndirimli özel fiyat.

At a blow : Birden. Aniden.

At a bound : Bir hamlede.

At a crossroads : Kavşakta.

At a clip : Hızla.

 

İngilizce At point Türkçe anlamı, At point eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak At point ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Immediate : Derhal. Doğrudan. En yakın olan. Acele. Anlık. Derhal olan. Hemen ardından gelen. Şimdiki. Yakın.

In hand : Çantada keklik. Kontrol altında. Eldeki. Kullanıma hazır. Göz hapsinde. Hazırlanmakta. Elde. Mevcut. El altında.

Handier : Kolay kullanımlı. Hünerli. Mahir. Yararlı. Yakın. Pratik. El altında. Eli işe yatkın. Elinden her iş gelen.

Available : Geçerli. Elde. Elde edilebilir. Müsait. Boşta. Mevcut. Kullanılabilir. Eldeki. Var.

Game : Dolap. Sakat. Maç. Eğlenme. Cesur. Şikar. Kumar oynamak. Topal. Hevesli.

Finished : Tam. Tamamlanmış. Mükemmel. İşlenmiş. Mafiş. Cilalı. Bitmiş. Bitirilmiş. Bitik.

Handy : El altında. Eli işe yatkın. Kolay kullanımlı. Yararlı. Hünerli. İşe yarayan. Pratik. Yakın. El becerisi olan. Elinden her iş gelen.

Gamest : Aksak. Oyun. Hevesli. Sakat. Eğlenme. Karşılaşma. Kumar oynamak. Av eti. Yiğit. Maç.

Handiest : Mahir. El altında. İşe yarayan. Yararlı. Yakın. Eli işe yatkın. Pratik. Elinden her iş gelen. Kullanışlı.

Disposed : Meyilli. Atılmış. Niyetli. Hevesli. İstekli. Mütemayil. Eğilimli.

At point synonyms : at hand, agreeable, content, forthcoming, cut and dried.