Be on speaking terms türkçesi Be on speaking terms nedir

  • Barışçıl bir ilişki sürdürmek.
  • Biriyle iyi bir ilişkide olmak.
  • Konuşmak.
  • Dostane bir ilişki içinde olmak.

Be on speaking terms ingilizcede ne demek, Be on speaking terms nerede nasıl kullanılır?

Be : -dır. Durmak. Alaşımların hazırlanmasında kullanılan hafif bir metalik kimyasal element. Anlamına gelmek. -dir. -di. Bulunmak. Mal olmak. Var olmak. Kalmak.

On : Olmakta olan. Açık. Hazır. Çakırkeyif. Yönünde. Esnasında. Civarında. Yanmak. Üstünde.

Speaking : Söyleme. Konuşma. Berrak. Konuşan. Dokunaklı. Etkileyici. Canlı. Akıcı. Tekellüm. Olarak konuşmak gerekirse.

Terms : Fiyat. Yakınlık. Koşullar. Şartlar. Vadeler. Anlaşma koşulları. Şartlar (kontrata ait). Ara. Ücret. Samimiyet.

Be on : -den olmak. Ismarlanmak. Açık olmak (elektrik veya ışık). Açık olmak (elektrik veya su veya gaz). Yanmak. Açık olmak. Çalışmak (makine veya aygıt). Tarafından ödenmek. Açık olmak (cihaz vb). Oynamak.

Be on a good wicket : İyi durumda olmak.

Be on a par with : Eşit olmak. Değeri aynı olmak.

Be on a go slow : İşi yavaşlatmak.

Be on a diet : Diyette olmak. Perhiz yapmak. Rejimde olmak. Rejim yapmak.

İngilizce Be on speaking terms Türkçe anlamı, Be on speaking terms eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Be on speaking terms ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

 

Chins : Çin. Çene hizası. Myanmar'da yaşayan etnik bir grup. Çene hizasına getirmek. Çenenin altına sıkıştırmak. Birmanya'da'burma'da. Çene. Gevezelik.

Buzzes : Sinyal ile çağırmak. Vızıldamak. Alçaktan uçmak (uçak). Telefon etmek. Fısıldamak. Ayrılmak. Çınlamak. Uğuldamak. Vızlamak.

Chinning : Çenenin altına sıkıştırmak. Çene hizasına getirmek.

Bespoken : Ayırtmak. İstemek. Ismarlamak. Hitap etmek. Rica etmek. Sipariş vermek. Göstergesi olmak. Bir şeye delalet etmek. Tutmak.

Bespeak : Talep etmek. Rica etmek. Göstergesi olmak. Ayırtmak. İstemek. Bir şeye delalet etmek. Hitap etmek. Ismarlamak. Tutmak.

Buzz : Gitar, sinema, televizyon alanlarında kullanılır. Uğultu. Çınlamak. Alçaktan uçmak (uçak). Ayrılmak. Cızırtı. Perdeli çalgılarda sap veya köprü ayarı hatalarından veya perde demirlerinin fazla aşınmasından kaynaklanan, telin titreşimi sırasında üst perde demirlerine çarpması ile oluşan gürültü. Vızıltı. Telefon ederek çağırmak. Uğuldamak.

Come out with : Söze dökmek. Ağızdan kaçırmak. Reklamını yapmak. Halka duyurmak. Kabul etmek. Dile getirmek (örneğin, “ o her zaman gerçeği dile getirmeği becerir”). İtiraf etmek. Satışa çıkarmak.

Chin : Çene hizası. Çin. Birmanya'da'burma'da. Çene. Gevezelik. Çene hizasına getirmek. Çenenin altına sıkıştırmak. Myanmar'da yaşayan etnik bir grup.

Chining : Birmanya'da'burma'da. Çene. Çene hizası. Myanmar'da yaşayan etnik bir grup. Çene hizasına getirmek. Çenenin altına sıkıştırmak. Çin. Gevezelik.

Be on speaking terms synonyms : commune with, commune, bespeaks, be on to, cank, bespeaking.