Confronted türkçesi Confronted nedir

Confronted ile ilgili cümleler

English: Ali confronted the vampire with a silver knife.
Turkish: Ali gümüş bir bıçakla vampire karşı koydu.

English: Ali confronted Mary.
Turkish: Ali Mary ile yüzleşti.

English: He was confronted with some difficulties.
Turkish: Bazı güçlüklerle yüz yüze getirildi.

English: He rarely gives in, confronted with difficulties.
Turkish: O, zorluklarla karşılaştığında nadiren pes eder.

English: He's confronted with a difficult problem.
Turkish: O, zor bir sorunla yüz yüze geldi.

Confronted ingilizcede ne demek, Confronted nerede nasıl kullanılır?

Be confronted with : İle yüzleşmek. İle karşı karşıya gelmek. İle karşılaşmak. İle yüz yüze gelmek.

Confront somebody with : Karşılaştırmak. Karşı karşıya bırakmak.

Confront with : Karşılaştırmak. -e gidip söylemek. Yüzleştirmek. Karşılaşmak. -e gidip anlatmak.

Confront : Zıt düşmek. Kötülemek. Yüzleştirmek. Üstüne gitmek. Karşısına çıkmak. Karşı durmak. Karşılaştırmak. Yüz yüze gelmek. Yüz yüze getirmek. Karşı koymak.

Confrontation : Karşılama. Yüz yüze gelme. Karşılaşma. Çatışma. Muvacehe. Yüzleşme. Yüzleştirme. Karşı karşıya gelme. Karşılıklı meydan okuma. Meydan okuma.

 

Confronting : Yüzleştirmek. Karşı koymak. Karşılaştırmak. Çelişen. Zıtlaşma. Yüz yüze getirmek. Yüzleşen.

Confrontations : Muvacehe. Karşılaşma. Meydan okuma. Karşılama. Karşılıklı meydan okuma. Yüzleştirme. Yüz yüze gelme. Çatışma. Yüzleşme.

Confronts : Zıt düşmek. Karşı durmak. Karşılaştırmak. Yüz yüze gelmek. Üstüne gitmek. Kötülemek. Yüz yüze getirmek. Yüzleştirmek. Karşı koymak. Karşısına çıkmak.

Confrontational : Cepheleşen. Çatışmacı. Çelişen. Zıtlaşan. Agresif. Anlaşmazlığa neden olma eğilimi olan. Fikir ayrılığına sebebiyet veren. Çelişkili. Cepheleşmeye doğru sürükleyen.

İngilizce Confronted Türkçe anlamı, Confronted eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Confronted ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Face up : Kağıdın ön yüzünü çevir. Ön yüz.

Contests : Yarışmak. İtiraz etmek. Çekişmek. Rekabet etmek.

Collates : Sıraya koymak (sayfaları). Harman etmek (formaları). Karşılaştırmak (yazı). Dizmek. Toplayarak sıralamak. Düzenlemek. Sıraya koymak. (yazı) karşılaştırmak. Karşılaştırarak okumak.

Undertake : Yüklenmek. Garanti etmek. Söz vermek. Deruhte etmek. Girişmek. Taahhüt etmek. Üzerine alma. Kabullenme, bir işin uygulanmasını ya da yapımını üzerine alma. Başlamak.

Set about : Bir işe girişmek. Girişmek. Kavgayı başlatmak. Başlamak. Koyulmak. Bir işe başlamak. Bir şeye başlamak. Bir işe koyulmak.

Contrast : (aradaki farkı göstermek üzere) karşılaştırmak. Bilgisayar, hukuk, sinema, televizyon, tiyatro, veterinerlik alanlarında kullanılır. Ayrışçılık. Ortaya sürülen bir tutuma karşı olma durumu. bir anlamı daha iyi belirtebilmesi için kullanılan karşıt kavram. Tezat oluşturmak. Öznel olarak özelikle, mekan ya da zaman içinde (aynı anda ya da art arda - gecikmiş-karşıtlık) yan yana duyumsal uyartılarda nicel ya da nitel bir karşı olma etkisi. Bir görünçlüğün doğadaki, filmdeki ya da görüntülükteki aydınlık ve karanlık bölümleri arasındaki başkalık, ilişki. Film üzerindeki dansite değerleri arasındaki fark. Tezat. Sertlik.

 

Go about : Salgın olmak. Yön değiştirmek. İşe koyulmak. Ele almak. Tiramola etmek. Birlikte olmak. Gezmek. Başlamak. Orsalamak. Kolları sıvayıp işe başlamak.

Checks : Çekler. Çek yazmak. Karelerle kaplamak. Emanete bırakmak. (kumar) fişler. Frenlemek. Kontrol işareti koymak. Tutmak. Çek keşide etmek. Kontrol etmek.

Contesting : İtiraz etmek. Yarışmak. Çekişmek. Rekabet etmek.

Front : Örtübaşı. Önemli mevki. Önyüz. Önde yer alan. Hareket. Paravana. -in karşısında olmak. Önde gelen. Dönmek. Davranış.

Confronted synonyms : confront somebody with, confront with, contest, match, face, contested, be dead against, class with, take the bull by the horns, check against, approach, compare with, antagonised, compare, oppose, check, encounter, counter, confronts, breast, compares, meet, present, collate, play off, take on, confront, bear against, tackle, play, counteract, antagonising, antagonises.

Confronted zıt anlamlı kelimeler, Confronted kelime anlamı

Avoid : İptal etmek. Atlatmak. Savmak. Korunmak. Uzak durmak. Kaçınmak. Yanaşmamak. Engel olmak. Geçiştirmek. Sakınmak.

Back : Geride. Ciro etmek. Arkalık. Geçmişte. Sırt. Savunucu. Önce. Ayak arkası. Alt tahta. Geriye.