Contingent türkçesi Contingent nedir

  • Saptanı.
  • -e bağlı.
  • Şans eseri olan.
  • Bir işlem ya da tasarımı gerçekleştirmek üzere saptanan ya da ayrılan iş ya da birim payı.
  • Olasılıklı.
  • Olumsal.
  • Olası.
  • Muhtemel.
  • Olay.
  • Grup.
  • Türküm.
  • Tesadüfi.
  • Beklenmedik olay.
  • Umulmadık.
  • Birlik.
  • Şartlı.
  • Belkili.
  • Bölüm.
  • Zorunsuz.
  • Rastlantı.

Contingent ingilizcede ne demek, Contingent nerede nasıl kullanılır?

Contingent account : Düzenleyici sayışım. Edimli olarak yapılmış bir işlemin sonucunu göstermeyip diğer sayışımların düzen ve tutarlılığını sağlamağa öteki sayışımlardaki kimi işlem ya da bilgileri toplamağa ve birleştirmeye yarayan sayışım.

Contingent accounts : Düzenleyici sayışımlar. Bir alış verişin gerçek sonucunu göstermeyip sadece sayışım gereği ve değerleri izlemek amacıyla açılan sayışımlar.

Contingent annuity : Şartlı tediye. Koşullu tediye. Arızi tediye. Koşullu ödeme. Arzi ödeme. Şarta bağlı ödeme. Gelecekte belirecek bir olayın meydana gelmesiyle verilecek para (doğuma, evlenmeye, ölüme bağlı) ödemelerde olduğu gibi.

Contingent damage : Olasılı dokunca. Gelecekte ortaya çıkması düşünülen dokunca.

Contingent liability : Müteselsil borç. Koşullu borç. Belli koşulların gerçekleşmesi halinde ortaya çıkan borç. Muhtemel borç. Meydana gelecek borç. Gelecekte bazı koşulların gerçekleşmesi nedeniyle doğacak borç. yapılması umulan işlemler sonucu meydana gelecek borç. Koşullu borç-yükümlülük. Olası borç. Umulur borç.

 

Contingently : Belki. Olası. Bir ihtimal.

Be contingent on : -e bağlı olmak. -ması şartına bağlı olmak. -e göre değişmek.

Contingence : Şans. Temas. Değme. Bitişme. Olasılık.

Contingent method : Ülke içinde üretilen malların korunması ya da dıştan alım oylumunun daraltılması amacıyla yurda getirilecek yabancı kökenli mallar niceliğinin sınırlanması. Sınırlama yöntemi. Kota sistemi. İthal malların miktar olarak belirli sınırlamalara tabi tutulması.

Be contingent upon : Bel bağlamak. Bağımlı olmak. -e göre değişmek. -ması şartına bağlı olmak. Bağlı olmak. -e bağlı olmak.

İngilizce Contingent Türkçe anlamı, Contingent eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Contingent ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Pocket : Cebe atmak. Cep. İç etmek. Veto etmek. Işıtacın vidalandığı ya da geçirildiği elektrik bağlantısını sağlamaya yarayan parça. Çembere almak (savaş). Hazmetmek (hakaret). Cebe koymak. Üstüne yatmak. Torba.

Estimated : Takdir edilmiş. Tahmini. Kararlama. Tahmin edilen. Hesaplanmış. Tahmin edilmiş.

Cantel : Köşe. Eğerin genellikle yukarı doğru kıvrık arka kısmı. Parça payı (ayrıca cantle).

Attached to : Eklendiği yer. -e iliştirilmiş. -e zorunlu. Eklenmiş. -e ekli. İliştirilmiş. -e eklenmiş. -e ilişik.

Sudden : Birdenbire. Ansızın olan. Ani. Ansız. Birden. Apansız. Aniden. Beklenmedik.

Clan : Boy. Sop. Oymak. Klan. Zümre. Ortak bir atası olan insan topluluğu. Büyük kodak. Ataerkil ya da anaerkil yapılı ve genellikle dıştan evlenmeli yakınlık kümesi.

 

Appearance : Gösteriş. Göze görünme. Bir nesnenin öze ilişkin olmayan ikincil özellikleri. Belirme. Kılık kıyafet. Görünme. Şemail. Görünüş. Dışyüz. Görünüm.

Qualified : Belgeli. Nitelendirilmiş. Yetkili. Uzman. Nitelikli. Vasıflı. Kalifiye. Yeterli. Kaliteli.

Chapters : Bahis. Kısım. Dini meclis toplantısı. Bölümler. Dernek bölge kuruluşu.

Based on : İstinaden. -si temelinde. -den kaynaklı olarak. -e dayanarak. Baz alınarak. Yola çıkarak. -e dayalı. -den ötürü. -sı temelinde.

Contingent synonyms : unforeseen, bevy, clinging to, in the cards, likeliest, accidents, group, act, bunches, team, coincident, adventitiously, unprecedented incident, event, out of the blue, unanticipated, earthlier, cohort, ensemble, coincidences, experience, conjunctions, a priori, thunderbolts, circumstantials, categories, college, on the cards, unhoped for, apparitions, case, conceivable, category.

Contingent zıt anlamlı kelimeler, Contingent kelime anlamı

Certain : Kesin. Muhakkak. Belirlenmiş. Belli. Emin. Kuşkusuz. Falanca. Mutlak. Belirli. Şüphesiz.

Impossible : Mümkün olmayan. Olmaz. Olamaz. Güç. Kabil olmayan. İmkansız. Dayanılmaz. Olmayacak. Olanaksız. Çekilmez.

Contingent ingilizce tanımı, definition of Contingent

Contingent kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : An event which may or may not happen. Casual. Possible, or liable, but not certain, to occur. Incidental. A contingency. That which is unforeseen, undetermined, or dependent on something future.