Crossing türkçesi Crossing nedir

Crossing ile ilgili cümleler

English: Ali saw Mary crossing the road.
Turkish: Ali Mary'yi yolu geçerken gördü.

English: Ali knew he was crossing the line, but he couldn't help himself.
Turkish: Ali demir yolu hattını geçtiğini biliyordu ama kendini tutamadı.

English: Ali was crossing the street when he got hit by a truck.
Turkish: Ali ona bir kamyon çarptığı zaman caddeyi geçiyordu.

English: Ali looked both ways before crossing the street.
Turkish: Ali caddeyi geçmeden önce her iki tarafa da baktı.

English: Ali looked both ways before crossing the road.
Turkish: Ali caddeyi geçmeden önce her iki yöne baktı.

Crossing ingilizcede ne demek, Crossing nerede nasıl kullanılır?

Crossing out : Çizme. Karalama. Üstünü çizme. Çizmek. Bozma. Silme. Silmek.

Crossing over : Krossing over. Mayoz bölünme esnasında homolog kromozomlar arasında genetik materyal değişimi. bu biçimde bir doğal rekombinasyon sağlanır. Arkuruşma. Sarılma. Biyoloji, veterinerlik alanlarında kullanılır. Krosingover. Homolog kromozomların kardeş olmayan kromatitleri arasında genlerin karşılıklı olarak değiştirilmesi. kiyazmalar krosingoverin göstergesidir. krosover.

 

Crossing point : Geçiş noktası. Tutuşma noktası. Karşıdan karşıya geçme izni olan yer. Kesişme noktası. Yaya geçidi.

Crossing points : Kesişme noktaları. Karşıdan karşıya geçme izni olan yer. Yaya geçidi. Geçiş noktası.

Erez crossing point : Erez sınır geçiş noktası. Kuzey gazze'de bulunan filistin yönetimi ve israil arasında düzenlenmiş olan sınır geçiş noktası.

Continuous crossing : Sürekli çaprazlama.

The kuneitra border crossing point : Kuneitra sınırında bulunan geçiş noktası. Kuneitra sınır geçiş noktası.

Air crossing : Hava köprüsü. Tenek köprüsü.

The crossing guard : Geçit muhafızı. Sınır muhafızı. Ana karakterin kızının sarhoş araba kullanırken ölümü hakkındaki film (1994 yapımı, başrollerini jack nicholson ve david morse'un oynadığı). Okul trafik veya yaya trafiği görevlisi veya sorumlusu. Öğrencilerin karşıdan karşıya geçişlerinden sorumlu görevli.

Non crossing rule : Kesişmezlik kuralı. Fizik, kimya alanlarında kullanılır. Eş bakışımlı iki nicem duru erke düzeyi eğrilerinin, öğeciklerarası uzaklık büyüdükçe kesişmeden değişmesi kuralı.

İngilizce Crossing Türkçe anlamı, Crossing eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Crossing ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Changeover : Değiştirme. Aktarma. Yöntem değiştirme. Konum değiştirmek. Köklü değişim. Büyük değişiklik. Kale değişimi. Geçiş (bir uygulamadan başka bir uygulamaya). Devralma.

Voyaging : Deniz seyahati. Seyahat etmek. Seyahat. Sefer. Deniz yolculuğu yapmak. Uzun gemi yolculuğu yapmak. Yolculuk etmek. Yolculuk.

 

Overtaking : Yetişen tekne. Sollama. Yetişmek. Atak yapma. Sollamak. Bastırmak (yağmur vb). Yakalamak. Yetişip geçmek. Geçme.

Modulation : Yüksek sıklıkta bir akımın genliğini, sıklığını ya da evresini, bu akıma bindirilen bir alkımla uygun biçimde değiştirme. Bilgisayar, biyoloji, fizik, sinema, televizyon alanlarında kullanılır. Değiştirim. Modülasyon. Hücrenin esas karakterlerini bozmadan çevre uyartıları ile meydana gelen değişme. bazı ikinci uyartılar (modülator) tarafından bir hücreye verilen bir işaretin ya da cevabın gücünde değişiklik meydana getirilmesi. Vericiden almaçlara gönderilen elektromıknatıslı dalgaların salınım genliğinde, yineleniminde ya da evresinde yapılan değişiklik; bu durumda, sırasıyla, genlik değiştirimi, yinelenim değiştirimi, evre değiştirimi ortaya çıkar. Kipleme. Değiştirme. Değişinim.

Causeways : Dolgu yol. Geçit yol. Cadde. Sedde üstü yolu. Bozuk arazide yapılmış geçit. Kazıklı yol (göl veya bataklık üzerinden geçen). Bataklıktan geçen yol. Şose. Alçak veya sulak kesimler yahut sığ sular üzerinden geçen yükseltilmiş yol.

Traversal : Aykırı. Pasaj.

Chiasma : Çapraz. mayotik yeniden düzenlenmenin sağlanması için homolog kromozomların kromatidlerinin çaprazlaması. Kiyazma. Kesişim noktası (genetik, anatomi). Balıklarda optik sinir fibrinlerinin kesişmesi. Çaprazlama. Kiazma. Mayozun ı. profazında, iki kromatit arasında gözlenebilen, bağlantı ya da krosingover yeri. Biyoloji, veterinerlik alanlarında kullanılır. Şiazma.

Passings : Gitme. Ölüm. Bindirme boyu. Geçirme. Geçme.

Intersections : Kesişim.

Cross roads : İki yolun kesiştiği yer. Bağlantı yeri. Pensilvanya eyaletinde yerleşim yeri. Dörtlü dik kavşak.

Crossing synonyms : dihybrid cross, sexual union, catwalks, run, test cross, junc, crosswalks, crosswalk, pairing, traverse, alleyways, alleyway, breedings, fording, confluence, walkthru, changeovers, footways, aisles, junction, altimetric profile, intersection, chiasm, coupe, seafaring, bab, profiles, cutbacks, alley, apostrophe, panda crossing, pathway, zebra crossing.

Crossing ingilizce tanımı, definition of Crossing

Crossing kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : As, the crossing of the ocean. The act by which anything is crossed.