Dakılamak nedir, Dakılamak ne demek

Yerel Türkçe'deki anlamı:

Hayvanı sürmek, yürütmek, dehlemek, kovalamak.

Dakılamak anlamı, kısaca tanımı

Dakı : Nişan ve düğünde geline takılan ziynet. Düğünde gelen hediye. Söz kesme: Ayşe'ye bir dakı takalım da kimse göz koymasın. Nişan. Gelin evlenmeden bir gün evvel kız evinde yapılan kına töreni ve bu törende gösterilen hediyeler. Koyunlara takılan çıngırağın büyüğü. Nişan ve düğünlerde verilen hediye. Dahi, de. Bundan başka, aynı zamanda, hem de, ve. Başka, diğer. Daha (Sıfatların baında). Daha ziyade, daha çok. Henüz, hâlâ. Sonra, bundan sonra, artık, bir daha. Yine, yine de

Kovalamak : Kovmak. Yarışta, kaçmakta olan koşucu veya koşucuları yakalamaya çalışmak. Bir şeyin arkasına düşüp elde etmeye veya bir sonuca bağlamaya çalışmak, izlemek, takip etmek. Kaçanın arkasından koşmak, yakalamaya çalışmak.

Yürütmek : Yürüme işini yaptırmak, yürümesini sağlamak. Bir yargıyı yerine getirmek, uygulamak. Gerektiği gibi yapmak, uygulamak. Habersiz olarak almak, çalmak. Kabul edilmesi ya da tartışılması için bildirmek, açıklamak, öne sürmek. İşinden veya bulunduğu yerden çıkarmak.

Kovalama : Kovalamak işi.

Dehlemek : Hayvanı "deh" diyerek yürütmek. Kovmak.

Yürütme : Yürütmek işi. Uygulama işi, icra. Merkezî yönetim ve yerinden yönetim kuruluşlarının hepsi.

 

Dehleme : Dehlemek işi.

Hayvan : Duygu ve hareket yeteneği olan, içgüdüleriyle hareket eden canlı yaratık. At, eşek, katır gibi türlü hizmetlerde kullanılan yaratık. Kızılan bir kimseye söylenen bir söz. Akılsız, duygusuz, kaba, hoyrat (kimse).

Sürmek : Yönetip yürütmek, sevk etmek. Devam etmek. Zaman geçmek. Oturduğu, bulunduğu yerden, ülkeden ceza olarak başka bir yer ya da ülkeye göndermek, nefyetmek. Herhangi bir durum içinde bulunmak. Bir maddeyi bir yüzey üzerine ince bir tabaka olarak yaymak, dökmek, serpmek. Bitki, ot yetişip ortaya çıkmak, bitmek, yeşermek. Zaman almak. Olmaya devam etmek. Önüne katıp götürmek. Olağandan daha çok, daha sık ve sulu dışkı çıkarmak. Pulluk veya sabanla toprağı işlemek. Bir malı satışa sunmak, piyasaya çıkarmak. Dokundurmak, değdirmek. Uzatmak, ileri doğru itmek. Yasal olmayan yolla piyasaya para çıkarmak.

Dehle : Bir çeşit balta, et satırı, nacak.

Hayva : Ayva. Tenekeyi lehimlemek için kullanılan bakır ya da demir araç. [Bakınız: hayva demiri].

Sürme : Sürmek işi. Sürülerek kullanılan. Sürme mantarıgillerin yol açtığı ve tanelerin içini kurum karası bir tozla dolduran ekin hastalığı, rastık. Kapı kanadını içeriden kapama, dolap kapağını yerinde tutma vb. işlere yarayan ve yuvası içinde ileri geri sürülebilen sistem, sürgü. Masa ve dolapta küçük çekmece. Kirpik diplerine sürülen siyah boya, sürme, is.

Yürü : “devam et, git” anlamında kullanılan bir söz. [Bakınız: yürüyş]. Haydi.

Kova : Genellikle su ve sulu şeyler taşımaya, kuyudan veya denizden su çekmeye yarayan üstünden kulplu kap. Bu kabın alacağı miktarda. Zodyak üzerinde Oğlak ile Balık arasında bulunan takımyıldızın adı. Futbolda çok gol yiyen (kaleci veya takım). Bataklıklarda yetişen bir tür saz, hasır otu.

Diğer dillerde Dakarbazin anlamı nedir?

İngilizce'de Dakarbazin ne demek ? : dacarbazine