Defecting türkçesi Defecting nedir

Defecting ingilizcede ne demek, Defecting nerede nasıl kullanılır?

Defection : Sığınma. Ayrılma. İltica. Düşman tarafına sığınma. İhanet. Mensup olduğu zümreden çekilme. Terk etme. Parti değiştirme. Çekilme. Başarısızlık.

Defections : Düşman tarafına sığınma. Başarısızlık. Parti değiştirme. Çekilme. Ayrılma. Sığınma. İltica. İhanet. Terk etme.

Defective : Yarım yamalak. Özürlü. Arızalı. Defektif. Kalık. Hatalı. Kusurlu. Noksan. Sakat, noksan, kusurlu, hatalı, eksik.

Defective colour vision : Renk görme sapaklıkları. Renk görme sapaklığı. Renk görmesi düzgülü bir ölçün renkölçümser gözlemci ile bir kişinin dağıtım eğrileri (bk. dağıtım katsayıları) arasındaki ayırt edilir ayrım (durum ayrılığı), bk. sapak üçrenkçillik, çiftrenkçillik, tekrenkçillik.

Defective commodity : Ayıplı mal. Arızalı mal. Belirlenen ölçünlere uymayan, kusurlu, defolu, özürlü mal.

Defective constitution : Sağlığa zararlı. Sağlıksız.

Defective interferring mutants : Ebeveyn virüse oranla kısa bir genoma sahip olan ve bu nedenle de tek başlarına çoğalamayıp çoğalmaları için yardımcı bir virüsün varlığına gereksinim duyan mutant virüs türleri. Eksikli müdahil mutantlar.

 

Defective ossification : Kusurlu kemikleşme. Embriyonel kıkırdak dokusunun normal kemikleşmesinin hatalı olması, disosteogenezis, disostozis.

Defective disk track : Bozuk teker izi.

Defective interfering particles : Çoğalma sırasında oluşan, ebeveyn virüse göre genomu daha kısa yapıda olan yeni nesil virüsler. Kusurlu interfere edici tanecikler.

İngilizce Defecting Türkçe anlamı, Defecting eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Defecting ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Caviled : Bahane aramak. İtiraz. Kusur bulmak. Şikayetçi olmak. Bahane. Tartışmak (önemsiz şeyler üzerinde).

Have recourse to : Başvurmak. Müracaat etmek. Yardım dilemek. Çare ummak.

Harbors : Demir atmak. Gütmek. Limanlar. Beslemek. Barınmak. Barındırmak.

Fall back upon a thing : Güvenmek.

Defected : Haleldar.

Crankiness : Tuhaflık. Acayiplik. Zayıflık. Huysuzluk. Gariplik.

Accident : Rastlantı. Umulmayan durum. Tesadüf. Bir nesnenin ikincil ve öze ilişkin olmayan özelliği. İş kazası. Sakatlık. Kaza. Araz. Raslantı.

Breakdowns : Tutukluk. Bozulma. Sağlığın bozulması. Çalışma arızası. Çökme. Sinir bozukluğu. Çöküntü. Tahlil. Analiz.

Decomposes : Tefessüh. Doğada yok olmak. Çürüklük. Çürütmek. Çürümek. Çözünmek. Dağıtmak. Ayrışmak. Ayrıştırmak.

Defecting synonyms : take sanctuary, beat a retreat, apostatizing, apologetical, absent oneself from, break away, default, border on, abnormal, allegation, contingency, defectiveness, absconds, harboring, apostatizes, apologies, decayedness, harbor, apology, decomposition, apostatize, faulty, hitch, apostatise, bow out of, ratting, absquatulate, culpas, asylum, apostatized, cavil, blemish, bolted.

 

Defecting zıt anlamlı kelimeler, Defecting kelime anlamı

Perfect : Mükemmelleştirmek. Fiilin karşıladığı oluş ve kılışın geçmişte kişinin görgüsü ve bilgisi altında olup bittiğini anlatan zaman. türkçede görülen geçmiş zaman -dı/-du ekiyle kurulur. || tek. şah. geldim (<gel-di-m), || tek. şah. geldin (<gel-di-n), || tek. şah. geldi (<gel-di), || çokl. şah. geldik (<gel-dik), || çokl. şah. geldiniz (<gel-di-niz), || çokl. şah. geldiler (<gel,di-ler) vb. örnekler: ayna ona, cesaret ve güven veren çizgilerle gülümsedi (t. buğra, yalnızlar, s. 113). ben aldım. okuyup da ne olacaktı sanki… okuyanları da gördük. ikiz mi doğurdular, yoksa ilkleri hep oğlan mı oldu? (t. buğra, yalnızlar, s. 182). umduk, bekledik, düşündük. hangi şey umduğumuza uygun düştü (y. k. karaosmanoğlu, erenlerin bağından ı, s. 13). hayretimi görerek güldü. çok dalgındın. geldim, yanına oturdum. haber almadım, dedi ve gözleri örtülü öne bakarak devam etti (y. k. karaosmanoğlu, göst. e., ııı, s. 21) vb. Mükemmel. Kusursuz. Berkemal. Eksiksiz. Tam. Bitirmek. Kusursuz yapmak.

Normal : Düzgülü. Orta. Ortalama. Normal. Olağan. Dikey doğru. Dikey. Dikgen. Standart. Beklenilen durumda bulunan, olağandışılığı bulunmayan.