Dolgulu kolon nedir, Dolgulu kolon ne demek

Dolgulu kolon; Kimya alanında kullanılan bir kelimedir.

Kimya'da terim anlamı:

Analitleri, hareketli faza aktarmak veya hareketli fazdan almak için gerekli olan büyük bir yüzey alanını sağlamak amacıyla gözenekli maddelerle doldurulmuş kromatografik kolon.

Dolgulu kolon anlamı, tanımı

Kolo : Boynuzlu olması gerektiği halde, boynuzsuz ya da kısa ve kırık boynuzlu olan hayvan

Dolgu : Bir oyuğun, bir kovuğun içine doldurulan madde. Toprak doldurma işlemi. Bu işlemin sonucu. Cevher alınmasından sonra oluşan boşlukların doldurulma işleminde kullanılan taş, toprak vb. malzeme.

Dolgulu : İçinde dolgu maddesi olan, doldurulmuş.

Kolon : Sütun. Katlardaki döşemeleri birbirlerine bağlayan düşey boru. Kalın bağırsağın gödenden önceki bölümü.

Kromatografi : Bir sıvı ya da gaz ortamında karışık haldeki moleküllerin birbirlerinden ayrılması tekniği. Gaz veya sıvı haldeki hareketli fazda bulunan bileşenlerin, sıvı veya katı haldeki durgun fazdan sürüklenme hızlarına göre birbirinden ayrıldıkları bir ayırma yöntemi. Bir sıvı veya gaz ortamında karışık hâldeki moleküllerin birbirinden ayrılması tekniği. Moleküllerin kompleks karışımları içinden istenilen molekülün, duran ve hareketli iki faz aracılığıyla saf olarak elde edilmesi işlemi.

 

Yüzey alanı : Genellikle toz şeklinde olan ve her türlü gözenek v.s. gibi düzensizlikleri içeren katı malzemelerin toplam yüzey alanı. Karbon siyahı gibi yüzey alanı büyük maddelerin fiziksel ve kimyasal olaylardaki aktiflikleri fazladır.

Gözenekli : Gözeneği olan.

Hareketli : Hareketi olan, yer değiştirebilen, devingen, müteharrik, mobilize. Canlı, kıpırdak.

Aktarmak : Bir şeyi bir yerden, bir kaptan başka bir yere veya kaba geçirmek. Toprağı altı üstüne gelecek bir biçimde iyice bellemek. Alıntılamak. Bir kitabı başından sonuna kadar okumak. Bir lehçeyi başka bir lehçeye uyarlamak. Kaynak kişiden derlenen herhangi bir parçayı kitlelere duyurmak ve yaymak. Tür değişikliği yapmak. Bir şeyin yolunu, yönünü değiştirmek. Çatı kiremitlerinin kırık ve bozuk olanlarının yerlerine sağlamlarını koymak. Bir tekniğe göre biçimlendirmek, uyarlamak. Birinin başka biriyle telefonla konuşmasını sağlamak. Üretilmiş olan bir enerjiyi, başka organlara iletmek. İletmek, bildirmek.

Sağlamak : Bir işin olması için gerekli durumu, şartları hazırlamak, temin etmek. Bir işlemin doğruluğunu ortaya koymak. Öndeki aracın sağından ilerleyerek önüne geçmek. Elde etmek, sahip olmak.

Hareket : Bir cismin durumunun ve yerinin değişmesi, devinim, aksiyon. Vücudu oynatma, kıpırdatma ya da kımıldanma. Deprem. Kas ve eklemlerin, belli doğal şartlar içerisinde işlemeleri sonucu vücut bölümlerinde düzenli ve olumlu etkilerle oluşturdukları yer değişimi. Yola çıkma. Belirli bir amaca varmak için birbiri ardınca yapılmış olan ilerlemeler, akım. Davranış, tutum. Demir yollarında katarların düzenlenmesi ve hangi saatlerde yola çıkıp hangi duraklarda karşılaşacaklarını düzenleme işleri. Devinim. Bir parçanın yavaşlık, çabukluk derecesi.

 

Gerekli : Yapılması, olması veya bulunması uygun olan, yerinde olan, lüzumlu, vacip, mukteza, zaruri.

Sağlama : Sağlamak işi. Bir problemin çözümü veya bir hesabın doğruluğunu denetlemek için yapılmış olan kontrol işlemi, mizan.

Aktarma : Aktarmak işi. Bir yolcunun gideceği yere birkaç araç değiştirerek ulaşması. Bir kimsenin herhangi bir hakkını bir başkasına geçirmesini sağlayan iş, transfer. Alıntı. Bir oyuncunun topu kendi takımından bir başka oyuncuya göndermesi. Bir taşıttan başka bir taşıta geçme. Sürülmemiş tarlayı ilk veya ikinci kez sürme. Para aktarımı. Arıları bir kovandan ötekine geçirme.

Gözenek : Delikli bir nesnenin deliklerinden her biri. Bir malzemenin içinde irili ufaklı boşlukların bulunması durumu, süngerimsi görünüş. Canlı dokularda dış deri üzerindeki küçük, basit açıklık, mesame. Bitkilerde solunum ve fotosentez için gerekli oksijen ve karbondioksit alışverişine, suyun buhar olarak dışarı atılmasına yarayan, yaprakların alt yüzeyinde çok sayıda bulunan, hücreler arasındaki küçük deliklerden her biri, mesame. Pencere. Bir işlemede, örgüde, ipliklerin kesilmesi, ayrı tutulması yoluyla oluşturulan boşluk, ajur.

Hareke : Arap alfabesiyle yazılmış metinlerde üstüne ve altına konulduğu ünsüzlerin birer ünlü ile okunmasını sağlayan işaret.

Sağlam : Dayanıklı, kolay bozulmaz, yıkılmaz, stabil. Sakatlık veya hastalığı bulunmayan, sağlıklı, sıhhatli. Gerçek, inanılır bir temeli olan. (sa'ğlam) Her hâlde, muhakkak. Zarar görmemiş, bozulmamış. Güvenilir.

Analit : Biyolojik veya biyolojik olmayan örneklerde analizi yapılacak olan madde veya materyal.

Gözene : Kovandan bal alırken arılardan korunmak için başa giyilen, ön tarafı telden başlık, gözlük.

Kromat : Formülü Cr042-olan, CrO3 den elde edilen sarı renkli iyon. Kromat iyonu baryum kromat (BaCrO4) ve kurşun kromat (PbCrO4) tuzları şeklinde çöktürülerek krom elementinin gravimetrik tayini yapılır.

Diğer dillerde Dolgulu kolon anlamı nedir?

İngilizce'de Dolgulu kolon ne demek ? : packed column