Emanates türkçesi Emanates nedir

Emanates ingilizcede ne demek, Emanates nerede nasıl kullanılır?

Emanate from : Çıkmak. -den kaynaklanmak. -den çıkmak.

Emanate : Yayılmak. Zuhur olmak. Sadır olmak. Ortaya çıkmak. Sızmak. Akmak. Fışkırmak. Oluşmak. Doğmak. Çıkmak.

Emanated : Fışkırmış. Sızmak. Yayılmak. Çıkmış. Çıkmak. Doğmak. Yayılmış. Akmış. Sızmış. Doğmuş.

Emanating : Sızan. Akan. Fışkıran. Çıkan. Sızmak. Doğan. Yayılan. Yayılmak. Çıkmak. Doğmak.

Emanation : Ortaya çıkma. Türüm. Çıkan şey. Çıkan gaz. Yayılma. Radyoaktif gaz. Dışarı akma. Radyoaktif maddelerin ışın yayımı. Sızıntı.

Radioactive emanation : Belirli ışımetkin öğelerin verdiği uçunlar, özellikle radyom öğesinin saldığı ve en ağır soy uçunlardan olan radon. Işımetkin uçun. Radon. Radyoaktif emanasyon. Işınetkin uçun.

Emancipate : Özgür kılmak. Özgürlük vermek. Soyutlamak. Özgürlüğüne kavuşturmak. Serbest bırakmak. Bağlarından kurtarmak. Azat etmek. Kurtarmak.

Emanator : Sızdırıcı. Yayıcı.

Emanative : Ortaya çıkmayla ilgili. Akıcı. Yayılıcı. Sızıcı. Emanasyon ile ilgili. Fışkırıcı.

Emanations : Fışkırma. Gaz yayılması. Sızıntı. Derin mineral yataklarını kapsayabilen ve magma sıvılarının saçtığı gaz ürünleri. Ortaya çıkma. Radyoaktif gaz. Çıkan şey.

 

İngilizce Emanates Türkçe anlamı, Emanates eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Emanates ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Arrived : Vardı. Başarmak. Ulaşmak. Ulaşmış. Gelmek. Vardı (nakliyat). Varmak. Gelip çatmak. Başarı kazanmak.

Comprised : İhtiva etmek. Kapsamak. İçermek. İçine almak.

All pervading : İçine işleyen. Kaplamak. Tamamen istila etme. Tamamen yayılmak.

Climbs : Aşama kaydetmek. Yükselmek. Sarılarak tırmanmak. Güçlükle çıkmak. Tırmanmak. Tırmanma. Tırmanış. Yokuş.

Approve oneself : Görünmek.

Emanated : Çıkmış. Fışkırmış. Sızmış. Doğmuş. Akmış. Yayılmış.

Blew : Çalmak. Çiçeklenmek. Küfretmek. Uçurmak. Körüklemek. Su fışkırtmak (balina). Yelpazelemek. Çiçek açmak. Kaçmak.

Branch : Ayırmak. Şube. Kol (bitki). Kollara ayrılmak. Ajans. Bitkilerin çoğunlukla yapraksız olan, sapın değişik uzunluk veya büyüklükteki küçük sap ve sürgün kısımları. canlıların sınıflandırılmasında kullanılan ve sınıfların bir araya gelmesiyle oluşan birlik, filum, kladus. Dal. Göbek. Soy ağacındaki yer. Branş.

Consists : Uymak. Dayanmak. Var olmak. Meydana gelmek. İbaret olmak.

Begin : Start vermek. Vücut bulmak. Atılmak. Önayak olmak. Start almak. Başlamak. Başlatmak. Koyulmak. Çığır açmak.

Emanates synonyms : come, ejaculating, absent oneself, breathe, ejaculate, circulate, consisting of, emanating, come about, betide, betided, blows, comprises, belches, coursed, break out, consisted, comprising, burst, become of, appeared, belch out, become suffused, appears, arose, climbed, effused, blow, belch, consist, break through, braird, come up.

Emanates zıt anlamlı kelimeler, Emanates kelime anlamı

Go : Bahse girmek. Canlılık. Enerji. Girişim. Uymak. Olmak. Hareket etmek. İddiaya girmek. Yayılmak. Devrolunmak.