Turkish: Evde soğuk bir rüzgar esti.
English: Ali blew all his money on a motorcycle.
Turkish: Ali bütün parasını bir motosiklete harcadı.
English: A strong wind blew yesterday.
Turkish: Dün güçlü bir rüzgar esti.
English: Ali blew himself up accidentally.
Turkish: Ali kazara kendini havaya uçurdu.
English: A strong wind blew all day long.
Turkish: Bütün gün boyunca kuvvetli bir rüzgar esti.
Blew his nose : Burnunu boşalttı. Sümkürdü. Burnunu sildi.
Blewits : Kahverengi tepesi olan ve yenilebilen mavimsi bir mantar türü.
Cableway : Tramvay kablosu (havada). Vargel. Havai kablolu taşıma hattı. Varagele. Kablolu vinç. Teleferik.
Cableways : Kablo yolları. Tramvay kablosu (havada).
Doubleword : Çift sözcük. Çiftsözcük.
Tableware : Çatal bıçak gibi eşya. Tabak çanak (sofrada kullanılan). Bıçak. Sofra eşyası. Züccaciye. Sofra takımı. Yemek takımı.
Noblewomen : Asilzade. Soylu kadın. Soylu.
Enablewins resolution : Enablewıns çözünürlüğü.
Thimbleweed : Bir tür lale.
Rubblework : Moloz kagiri. Moloztaş duvar.
Sözcükler, direkt olarak Blew ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.
Draw in : Nefes almak. Her yandan kuşatmak. Ayartmak. Kısmak. İstasyona girmek. Kenara yanaşmak. Kısalmak (günler). Aklını çelmek. Kendine çekmek.
Belch forth : Kusmak. İstifra etmek.
Distresses : Üzmek. Sıkıntı. Acı vermek. Haczetmek. Endişelendirmek. Endişe uyandırmak. Sıkıntı vermek. Sıkmak. El koymak.
Cabbages : Beyaz lahana. Yürütmek. Lahana. Kelem. Başlahana. Aşırmak. Lahana beyaz.
Embitters : Gücendirmek. Hırçınlaştırmak. Dünyadan nefret ettirmek. Ters ve huysuz yapmak. Acılaştırmak. Ekşitmek. Canından bezdirmek. Üzmek. Hayata küstürmek.
Blow off : Görevden kaçmak. Sorumluluktan kaçnak. Kaytarmak. Sorumluluktan kaçmak. (örneğin, tom blew off work for two days {tom iki gün boyunca işten kaytardı}).
Let slip : Ağzından laf kaçırmak. Salıvermek. Ağzından kaçırmak. Kaçırmak. Elinden kaçırmak (fırsat vb).
Missed : Özlem duymak. Aramak. Kaçırılmış. Vuramamak. Eksik olmak. Özlemek. Gözlemek. Iskalamak. Kaybedilmiş.
Oppress : Eziyet etmek. Sıkıntı vermek. İçini daraltmak. Zulmetmek. Yormak. Sıkmak. Kasıp kavurmak. Ezmek. Zulüm yapmak.
Bloomed : Külçe haline getirmek (demir). Serpilmek. Güzelleşmek. Dinç olmak.
Blew synonyms : hammering, knife thrust, pounding, be depressed, backhander, effloresced, thwack, puff out, let fly, eject, bolts, abusing, beshrews, cabbaging, punch, combat, ejaculates, overpower, burst out, confounds, gasped, scrap, bleed off, bust out, fighting, breathe upon, blooms, poke, thump, be out of breath, crushes, belches, pantler.
Inhale : Solukla içeri almak. Nefes almak. Soluk almak. Çekmek. Nefes çekmek. Solumak. İçine çekmek. Teneffüs etmek. İçmek. İçine çekmek (sigara dumanı vb'ni).
Stay in place : Yerinde kalmak.
Sayfa düzgün görüntülenmiyorsa, lütfen sayfayı yenileyin. (F5)
Bu kısımda Blew kelimesinin türkçesi nedir? ingilizcede Blew ne demek? gibi ya da benzeri soruları üye olmadan pratik olarak hemen sorabilir, daha sonra kısaca ingilizce Blew anlamı, açılımı ya da türkçe kelime anlamı hakkında bilgiler verebilir veya dilerseniz Blew ile ilgili cümleler sözler yazılar ile ingilizce türkçe çeviri sözlük anlamları paylaşabilir, diğer web sitelerinden de birçok kaynaklar sunabilirsiniz. Spam veya çok kısa yazılan mesajlar yayınlanmayacaktır.