Arrived türkçesi Arrived nedir

Arrived ile ilgili cümleler

English: Ali and Bill arrived at different conclusions from each other.
Turkish: Ali ve Bill birbirlerinden farklı sonuçlara ulaştılar.

English: About sixty men from the tribe quickly arrived riding horses.
Turkish: Kabileden yaklaşık altmış adam atlarına binerek çabucak vardılar.

English: After we walked for a while, we arrived at the lake.
Turkish: Bir süre yürüdükten sonra göle vardık.

English: Ali and Bill arrived at the conclusion independently of each other.
Turkish: Ali ve Bill birbirlerinden bağımsız olarak karara vardılar.

English: A detective arrived upon the scene of the crime.
Turkish: Dedektif suç mahalline geldi.

Arrived ingilizcede ne demek, Arrived nerede nasıl kullanılır?

Arrived at : Varmak.

Arrived late : Zamanında orada değildi. Geç kaldı. Oraya gecikme ile geldi.

Arrived on time : Zamanında geldi. Zamanında ulaştı. Orada olması beklenen zamanda oraya ulaştı.

The time has arrived : Saat üzerimizde. Zaman geldi. Vakit ulaştı. Şimdi zamanıdır.

Arrivederci : Güle güle. Tekrar görüşmek üzere (italyanca). Şimdilik hoşça kal. Hoşçakal.

Arrive at maturity : Süresi gelme. Vadesi gelmek. Ödeme süresinin gelmesi, bitmesi.

 

When will the flight arrive : Uçak ne zaman inecek.

Arrive late : Oraya gecikme ile geldi. Geç kaldı. Zamanında orada değildi.

Arrive at a conclusion : Hüküm veya görüşe varmak. Kanaate varmak. Neticeye varmak. Sonuca varmak. Sonuçlandırmak.

What time will we arrive : Saat kaçta varacağız.

İngilizce Arrived Türkçe anlamı, Arrived eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Arrived ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Ringed : Halkalı. Çemberli. Çalınmış (zil vb). Evlilik yüzüğü takan. Yüzüklü.

Be born : Gözlerini açmak. Gözlerini dünyaya açmak. Dünyaya gelmek. Dünyaya gözlerini açmak.

Joined : Birleşik. Kaynaştırılmış. Üye olarak kabul edilmiş kişi ile ilgili. Çatık. Birleştirilmiş. Katılmış. Katılan. Ekli. Birleşmiş. Birleştirilen.

Arises : Ayağa kalkmak. Ortaya çıkmak. Kaynaklanmak. Kalkmak. Yükselmek.

Arrive at : Yerine ulaşmak. (bir yere) ulaşmak.

Carrying over : Ertelemek. Devam etmek. Röpor. Nakliyekün. Uzatma. Nakletmek (hesap). Borsada bir alışverişin gününü uzatma. borsada bir alışverişin gününü uzatmak için ödenen para. Nakli yekun.

Strike : İzlenim bırakmak. Petrol bulma. İşçilerin, çeşitli hakları elde etmek amacıyla bir işyerinde ya da bir işkolundaki etkinlikleri sendikaca alınmış karara uyarak yaptıkları iş bırakma eylemi. Basmak (madeni parayı). Nükleer saldırı. İşverenle işçiler arasında baş gösteren anlaşmazlıklar nedeniyle işçilerin toplu olarak işi bırakmaları. Vurgun. Sök. Çakmak (kibriti). Vuruş.

Attained : Elde etmek. Kazanılmış. Kazanmak. Erişmek. Erişilmiş. Ulaşılmış.

 

Accrue : Ziyadeleşmek. Çoğalmak. Eklenmek. Tahakkuk etmek. Gerçekleşmek. Tahakkuk ettirmek. Payına düşmek. Büyümek. Birikmek.

Come about : Olay (bir yerde) geçmek. Meydana gelmek. Çıkmak. Olmak. Volta etmek. (gemi) dönmek veya yön değiştirmek.

Arrived synonyms : plump in, come, set ashore, get, get off the ground, put down, reach, move in, bring off, amount to, begun, abut, come into the world, score, arrived at, appear, bring home the bacon, get in, accrues, hit, approach, carry, approaches, roll up, bring down, attain to, arrives, arise, drive in, carries, broken through, arrive, accomplishing.

Arrived zıt anlamlı kelimeler, Arrived kelime anlamı

Leave : Kalkmak. Terketmek. Ayrılmak. Terk etmek. İzin. Veda. Vazgeçmek. Sorumluluğuna bırakmak. Ayrılmak (sevgileden vb). Bakımına bırakmak.

Pull out : Yargıcıların, kurallara uymayan yarışçı ya da takımı sıralamaya sokmama yargısı. Ayrılmak. Kaçmak. Silah çekmek. Tüymek. Dışarı çekmek. Çıkmak. Sökmek. Park yerinden çıkmak. Uzatmak.

Unmarried : Evlenmemiş. Boydak. Bekar. Subay.

Arrived antonyms : unmated.