Eye brow türkçesi Eye brow nedir

  • Gözün üzerinde bulunan çıkıntı ve bu çıkıntı üzerinde büyüyen kısa yumuşak tüyler.
  • Kaş.
  • Biyoloji alanında kullanılır.

Eye brow ingilizcede ne demek, Eye brow nerede nasıl kullanılır?

Eye : Gözetlemek. Delik. Bakmak. Görme organının, içinde dış dünyanın görüntüsünün oluştuğu ve bu görüntünün sinirsel uyarmalara dönüştüğü, başlangıç parçası. Dikkatle bakmak. Görüş. Göz. Işığa duyarlı olan ve görmeyi sağlayan, çeşitli hayvanlarda basit göz, bileşik göz gibi farklı yapılarda ve sayılarda bulunan organ. insanda, kafatasının orbit denilen çukuruna yerleşmiş, dışta sklera ve kornea tabakaları, ortada damar tabaka (koroit, silli cisimcik, iris) ve içte retina tabakasından oluşan, irisin önünde ve arkasında ön ve art odalar bulunan, bütün tabakaların çevrelediği en iç kısmı dolduran camsı (vitröz) maddeden yapılmış bir çift organ. Nazar.

Brow : Kenar. Yamaç. Yüz. Tepe. Çehre. Alın. Kaş.

Eye aperture : Göz açıklığı.

Eye appeal : Çekici bakış.

Eye ball : Göz yuvarlağı. Bazı göz tümörlerinin tedavisinde kullanılan ve radyoaktif madde içeren plak.

Eye bath : Gözü temizlemek için kullanılan küçük kap. Göz kabı. Göz banyosu.

Eye bolt : Mapa. Delikli cıvata.

İngilizce Eye brow Türkçe anlamı, Eye brow eş anlamlısı

 

Sözcükler, direkt olarak Eye brow ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Aardvarks : Memeliler (mammalia) sınıfının, damarlı dişliler (tubulidentata) takımından, vücutları aralıklı olarak kıllarla örtülü, parmakları ve kulakları büyük, kanca tırnaklı türleri içine alan bir familya. Memeliler (mammalia) sınıfının, etenliler (placentalia) alt sınıfından, az sayıda ve sütun biçiminde sıralanmış ve her birinin bir kanalı olan minesiz ve köksüz dişleri olan, ağızları boru biçiminde uzamış, kulakları büyük, seyrek kıllı, parmaklarında büyük kanca şeklinde tırnakları olan türlere sahip bir takım. Damarlı dişliler. Yerdomuzu. Yer domuzugiller.

Abramis zone : Abramis zonu. Akarsuların durgun akan bölgeleri. Akarsuların durgun akan ve abramis türlerinin baskın olduğu bölgesi.

Brow : Yüz. Çehre. Tepe. Alın. Yamaç. Kenar.

Vignetted : Vinyet. Skeç. Nakış. Süslemek. Süs çizmek. Kitap süsü. Bir kişiyi veya durumu hoş bir biçimde betimlemek. Edebi bir eserde üzerine bir süreliğine yoğunlaşılan düşünce veya obje hakkında izlenim yaratılacak sahne. Kısa hikaye.

A site : Ribozomun üzerinde amino asit taşıyan taşıyıcı rna ların bağlandığı yer. aminoasil yeri, aminoaçil yeri. A yeri.

Abacus bodies : Abacus cisimcikleri. Dişteki odontoblast hücrelerinde içleri muntazam dizilmiş kalsiyum granülleri ve kollagen öncülerini içeren golgi kesecikleri.

Vignette : Nakış. Vinyet. Edebi bir eserde üzerine bir süreliğine yoğunlaşılan düşünce veya obje hakkında izlenim yaratılacak sahne. Süs çizmek. Marka olarak kullanılabilen ve kütüğe yazılabilen biçimler. Bezek. Süslemek. Kısa hikaye. Skeç.

 

Abiotic factor : Abiyotik faktör. Canlı varlıkların hayatlarını önemli derecede etkileyen iklim faktörleri, toprağın özellikleri, suyun kimyasal yapısı gibi faktörler. Canlı varlıkların hayatlarını önemli derecede etkileyen, iklim faktörleri, toprağın özellikleri ve suyun kimyasal yapısı gibi faktörler.

Brows : Yamaç. Kenar. Kaşlar. Alın.

Eye brow synonyms : supercilium, aardwolf, acacia, a cells, bezel, eyebrow, abo blood groups system, abiotic environment, abductor muscle, aardvark, a cell, vignettes, a protein, eyebrows, a chromosome, abambulacral area.