Eğmek nedir, Eğmek ne demek

  • Düz olan bir şeyi eğik duruma getirmek
  • Sert bir cismi bükmek.

"Eğmek" ile ilgili cümle örnekleri

  • "Ağır ağır başını eğip yere baktı ve boynunu büktü." - Y. Z. Ortaç

Yerel Türkçe anlamı:

Acele etmek.

Diğer sözlük anlamları:

Meylettirmek, ıknâ etmek.

Eğmek anlamı, tanımı:

Eğme : Eğmek işi.

Boynuz eğmek : İstemeyerek uymak, karşı tarafın gücünü kabul etmek.

Boyun eğmek : İsteyerek veya istemeyerek uymak, katlanmak.

Kadere boyun eğmek : Yazgısını, talihini kabul etmek.

Eğik : Eğilmiş olan, dik veya düz olmayan. Yatay bir çizgi veya düzlemle açı oluşturacak biçimde olan, yalman, mail, şev. Bükülmüş. Dik veya paralel olmayan doğru.

Durum : Bireyin toplum içindeki ilişkileriyle belirlenen yeri. Ad soyundan kelimelerin birbirleriyle edatlarla ve fiillerle ilişkilerini belirleyen biçim, hâl. Bir şeyin içinde bulunduğu koşulların hepsi, vaziyet, hâl, keyfiyet, mevki, pozisyon. Duruş biçimi, konum, tavır.

Getirmek : İletmek, bildirmek. Bir makama atamak veya seçmek. Sağlamak. Sebep olmak, ortaya çıkarmak. Erişmek veya eriştiğini sanmak. İleri sürmek. Bir şeyi yanında veya üstünde bulundurmak. Gelmesini sağlamak. Bazı kelimelerle birleşik fiil yapar.

Sert : Titizlikle uygulanan, sıkı. Esnekliği az olan, kolayca eğilip bükülmeyen. Gönül kırıcı, katı, ters. Ciğerlerden gelen havanın ağız boşluğundaki tam kapalı veya yarı kapalı engellere çarpmasıyla oluşan (ünsüz), titreşimsiz, süreksiz, ötümsüz, tonsuz, sedasız. Sarsıcı niteliği olan, çarpıcı, keskin, hafif karşıtı. Bağışlaması, hoşgörüsü olmayan. Güçlü kuvvetli. Çizilmesi, kırılması, buruşması, kesilmesi veya çiğnenmesi güç olan, pek, katı, yumuşak karşıtı. Hırçın, öfkeli, hiddetli. Gönül kırıcı, katı, ters bir biçimde. Kolay dayanılmayan, zor katlanılan, etkili, yumuşak karşıtı.

 

Bükmek : Sertçe çevirmek, kıvırmak. Eğmek. Birkaç tel ipliği burarak sarmak. Döndürmek. Katlamak.

Bir : Ortaklaşa olan, birleşik, müşterek. Bir kez. Eş, aynı, bir boyda. Tek. Bu sayıyı gösteren 1 ve I rakamlarının adı. Sadece. Bu sayı kadar olan. Değer, önem bakımlarından birbirinden farksız, birbirine eşit, birbirine benzer. Sayıların ilki. Aynı, benzer. Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı). Ancak, yalnız. Beraber.

Eğmek ile ilgili Cümleler

  • Ben kaderime boyun eğmek için zorlandım.
  • O ,kaderine boyun eğmek istemez.
  • Ben her zaman ona boyun eğmek zorundayım.
  • Onların ricasına boyun eğmek zorunda kaldık.
  • Maalesef ki biz onların bilmediklerini bilebiliyoruz o yüzden onlara selamımı söyle benim de sessizliğimi onlara boyun eğmek olarak algılamasınlar.
  • Boyun eğmektense ölmeyi tercih ederim.
  • Ona boyun eğmek istemiyorum.

Diğer dillerde Eğmek anlamı nedir?

İngilizce'de Eğmek ne demek? : v. bend, curve, incline, flex, bow, buckle, cant, contort, decline, droop, incurve, inflect, ply, slant, spring, stoop, sway, tilt, warp

 

Fransızca'da Eğmek : courber, incliner, fléchir, ployer, pencher, cintrer, coucher, déjeter, incurver, infléchir

Almanca'da Eğmek : v. abbiegen, beugen, biegen, hängen lassen, krümmen, neigen, umbiegen

Rusça'da Eğmek : v. наклонять, склонять, нагибать, сгибать, гнуть, пригибать, клонить, преклонять, косить, кривить, перекашивать, наклонить, склонить, нагнуть, согнуть, погнуть, пригнуть, преклонить, накосить, перекосить