Fallen back on türkçesi Fallen back on nedir

Fallen back on ingilizcede ne demek, Fallen back on nerede nasıl kullanılır?

Fallen : Günahkar. Düşen. Kötü yola düşmüş. Fethedilmiş. Ele geçirilmiş. Düşmüş. Düşük. Yeryüzüne inmiş. Şehit. Mealen (bir çatışmada) ölmüş (kişi).

Back : Gövdenin, ense ile kuyruksokumu arasındaki ve ayrıca cimnastikte bir devinim grubunun alanı olan bölümü. Art. Arka çıkmak. Bir takımda savunma katını oluşturan ve kalecinin önünde yer alan oyunculardan her biri. Geçmişte. Arkasını imzalamak. Geçmişe. Arkalık. Alt tahta. Ayak arkası.

On : E doğru. De. Yönünde. Çakırkeyif. Esnasında. Olmakta olan. Civarında. Yanmak. Devrede.

Fallen back : Geri çekilmek. Gerilemek.

Back on the street : Tekrar sokaklara düşme. Eski kötü hallerine geri dönme.

Can you sew it back on : Yeniden dikebilir misiniz.

Turned back on itself : Devrik.

Went back on his word : Vazgeçti (sözünden). Pişman oldu. Söylediğinden döndü.

Fall back on : El atmak. Başvurmak. Son çare olarak başvurmak. Yardım için başvurmak. Müracaat etmek.

Think back on : Aklına getirmek. Hatırlamak.

İngilizce Fallen back on Türkçe anlamı, Fallen back on eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Fallen back on ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

 

Approach : Görüşmek. Benzemek. Çok benzemek. Yanaşmak. Atma ya da atlamalardan önce en iyi aşamayı elde edebilmek amacıyla, yarışçının gelişme alanında hız kazanmak için yaptığı koşu. Ele almak. Temasta bulunmak. Ulaşmak.

Apply to : Aşağıdakilere uygula. Üstesinden gelmek. -i ilgilendirmek. Bahsetmek. Geçerli olmak. Kapsamak. -e hitap etmek. İçermek.

Fell back on : Son çare olarak başvurmak.

Applied for : Adaylığını koymak. Talepte bulunmak.

Feel up : Hazır olmak. Elle sarkıntılık etmek. Kendini uygun hissetmek. Okşamak. Pandiklemek. Parmak atmak. Sıkıştırmak. Çimdik atmak. Havasında olmak.

Appeal to : Hitap etmek (bir eğilime veya duyguya). Hoş görünmek. -e çağrıda bulunmak. Medet ummak. Yardım veya bilgi talep etmek. Hitap etmek. -e çekici gelmek. Destek aramak. -e başvurmak.

Appeal : Temyize gitmek. Yalvarmak. Yardım ya da merhamet için yapılan rica. Davayı temyiz etmek. Atılım. Temyiz. Başvuruda bulunmak. Yüksek mahkemeye yapılan rica. Çekim. Sarmak.

Apply for : Talepte bulunmak. Tatbik olunmak. Adaylığını koymak.

Calling on : Ziyaret etmek. Önünde söylemek. Uğramak. İstemek.

Claw : Alıcı ve göstericide filmin aralı devinimine bağlı olarak çalışan, filmdeki deliklere girerek ya filmin pencere önünde düzgün durmasını ya da aralı devinim düzeneğine bağlı olarak bir resim boyu ilerlemesini sağlayan madenden çıkıntılar. (buna göre tutucu ve yürütücü tırnak çeşitleri vardır.). Cırmalamak (kedi vb). Pençe atmak. Pençe vurmak. Sağım pençesi. Tırnak. Makas. Eklem bacaklı hayvanlarda, birinci yürüme bacağının ucunda bulunan, savunma ve saldırmada kullanılan kıskaç biçimi bir yapı. Kapışmak.

Fallen back on synonyms : consults, call on, approaches, claws, laid hands on, clawed, fall back upon, consult, look up, apply, call upon, applies, approached, seize, have a bash, seise, help out, have recourse to, appealed, have a bash at, lay hands on, allude, clawing, appeals, fall back on.