Fast türkçesi Fast nedir

  • Rengi atmaz.
  • Sinema, televizyon alanlarında kullanılır.
  • Süratli.
  • Hızlı geriye sarma.
  • Sıkı.
  • Sabit (renk).
  • Yapışmak.
  • Perhiz yapmak.
  • Geriye sarmanın hızlı olanı.
  • Çabuk.
  • Oruç tutmak.
  • Dayanmak.
  • Hızlı.

Fast ile ilgili cümleler

English: A fast child may win the race, but even a slow child can compete.
Turkish: Hızlı bir çocuk yarışı kazanabilir fakat yavaş bir çocuk bile yarışabilir.

English: A cheetah runs as fast as any animal.
Turkish: Bir çita herhangi bir hayvan kadar hızlı koşar.

English: Ali advised Mary not to drive too fast in a school zone.
Turkish: Ali Mary'ye bir okul bölgesinde çok hızlı sürmemesini tavsiye etti.

English: A fast walker can walk six kilometers in an hour.
Turkish: Hızlı bir yürüyücü bir saat içinde altı kilometre yürüyebilir.

English: Ali always complains that Mary doesn't drive fast enough.
Turkish: Ali Mary'nin yeterince hızlı sürmediğinden sürekli şikayet ediyor.

Fast ingilizcede ne demek, Fast nerede nasıl kullanılır?

Fast acting : Bir işi çabucak bitirme. Çabuk tepkili. Hızlı hareket etme. Hızlı tepkili.

Fast and thickly : Yağmur gibi.

Fast as you can : Mümkün olduğu kadar hızlı. F.a.c. Ticaret ve nakliye ile ilgili kullanılan ifade (hızlı sevkiyat ile ilgili olan).

Fast asleep : Derin uykuya dalmış. Ölü gibi uyumak. Derin uykuda olmak. Derin uykuda. Derin şekilde uyuklama. Deliksis uykuya dalma.

 

Fast ball : Hızlı top. En yüksek hızında vurulan veya çakılan top (beyzbol).

Fast color : Solmaz renk. Dayanıklı renk.

Fast boat : Ekspres vapur. Hızlı gemi.

Fast burning igniting fuse : Hızlı fitil.

Fast breeder reactor : Hızlı üretken tepkimeç. Hızlı besleyici reaktör.

Fast by : Yanıbaşında. Yakında.

İngilizce Fast Türkçe anlamı, Fast eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Fast ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Aligerous : Kanatları olan. Kanatlar ile. Kanatlı.

Close fitting : Dar.

Erelong : Süratle. Uzun süre önce. Hemen. Çok geçmeden. Şimdi. Derhal.

Be tolerant of : Tahammül etmek (organizma vb). Hoşgörülü olmak.

Red hot : Çok taze. Taze (haber). Kıpkırmızı olmuş. Kıpkızıl. Yepyeni. Kızgın. Öfkeli. Son derece öfkelenmiş. Ateş saçan. Fanatik.

Swiftness : Çabukluk. Hız. Sürat. Tezlik.

Clams : Midye. Deniz tarağı. Neşeli parti. Evcil hayvanlarda özellikle sığırlarda, ışılküflerden ileri gelen ve insanlara da bulaşabilen ilkel mantar hastalığı. Işılküflüce. Şamatalı toplantı. İçine kapanık kimse. Mengene. Bir dolar.

Colorfast : Renk vermez. Rengi uçmaz. Boyaya dayanıklı. Boyası çıkmaz. Solmaz.

Fastmoving : İlginç. Sürükleyici. Akıcı.

Abstain : Çekinmek. Sakınmak. Geri durmak. Çekimser kalmak. İçkiden uzak durmak. İçki içmemek. Oy vermemek. Uzak durmak. Kaçınmak.

Fast synonyms : alacritous, fast breaking, fast paced, close bodied, firmer, hasty, cleaved, dense, sudden, rapid, cleaving, adhere, arrowy, abut, fleet, abutted, accelerated, before long, hot, adhered, be predicated on, firm, hurried, pacey, prompt, abrook, clammed, speed, be on a diet, the diet, base on, speedy, abidden.

 

Fast zıt anlamlı kelimeler, Fast kelime anlamı

Gradual : Tedrici. Derece derece olan. Yavaş yavaş olan. Yavaş yavaş. Yavaş. Aşamalı. Derece derece. Kademeli.

Slow : Eli ağır. Hızı azaltan. Yavaş. Acelesiz. Uzun süren. Geri. Geç olan. Ağır. Geç. Bati.

Unhurried : Telaşsız. Rahat. Acelesiz. Sakin.

Fast antonyms : consume.

Fast ingilizce tanımı, definition of Fast

Fast kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : To omit to take nourishment in whole or in part. Immovably. Not loose, unstable, or easily moved. That which fastens or holds. Immovable. Fixedly. Omission to take nourishment. To go hungry. As, to make fast the door. Firmly. A fast track. Especially, (Naut.) a mooring rope, hawser, or chain. In a fast, fixed, or firmly established manner. Closely adhering. - - called, according to its position, a bow, head, quarter, breast, or stern fast. To abstain from food. As, a fast racket, or tennis court. Made firm. In such a condition, as to resilience, etc., as to make possible unusual rapidity of play or action. Also, a post on a pier around which hawsers are passed in mooring. Firmly fixed. Abstinence from food. A fast billiard table, etc.