First hand türkçesi First hand nedir

  • Doğrudan.
  • Birinci elden alınan.
  • Doğrudan doğruya toptancıdan alınan.
  • İlk el.
  • Birinci el.
  • İlk elden.
  • Aracısız.
  • Birinci elden alınan mal.
  • Ekonomi alanında kullanılır.
  • Doğrudan doğruya yapımcısı, üreticisi, toptancısı ya da yurda getiricisinden alınan mal.

First hand ile ilgili cümleler

English: I got the information at first hand.
Turkish: Bilgiyi ilk elden aldım.

English: You can believe me, because I heard this news first hand.
Turkish: Bana inanabilirsin, çünkü bu haberi ilk elden duydum.

English: Moustapha won the first hand.
Turkish: İlk eli Mustafa aldı.

First hand ingilizcede ne demek, First hand nerede nasıl kullanılır?

First : Birincilik. Başta. İlkönce. İlk. Başlangıç. Öncelikle. En büyük. Mükemmel. İlk kez. Önce.

Hand : Biyoloji, jimnastik, veterinerlik alanlarında kullanılır. Ehil. Uzatmak. Yardım etmek. Yakalamak. Elle vermek. İnsan kolunun bilekten parmak uçlarına dek uzanan, tutmaya yarayan bölümü. El. İnsan ya da maymunlarda tutma organı olarak gelişmiş, avuç içi ve parmaklardan oluşan kolun uç bölgesi. El vermek.

At first hand : Doğrudan doğruya öğrenilmiş. İlk sahibinden. Yaşanmış. Birinci ağızdan. İlk elden. İlk ağızdan. Birinci elden.

Buy at first hand : Birinci elden satın almak.

First degree liquidity assets : Birinci dereceden likit varlıklar. Para ve çekle veya kredi kartlarıyla kullanılabilen hesaplar, seyahat çekleri gibi anında paraya çevrilebilir ödeme kabiliyeti yüksek ödeme araçları. krş. likiditesi yüksek varlıklar.

 

First degree liquidity assets coefficient : Birinci derecede likidite katsayısı. Para ve çekle veya kredi kartlarıyla kullanılabilen hesaplar, seyahat çekleri gibi anında paraya çevrilebilir ödeme kabiliyeti yüksek taşınır değerler toplamının kısa vadeli yükümlülüklere oranı.

İngilizce First hand Türkçe anlamı, First hand eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak First hand ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

A priori probability : Öncül olasılık.

Direct : Yönetmek. Yol göstermek. Yolu tarif etmek. Emretmek. Yönetmenlik yapmak. Dolaysız. Kesin. Dosdoğru. İdare etmek.

Squarely : Açık açık. Dobra dobra. Sıkıca. Samimice. Dürüst biçimde. Dümdüz. Dürüst bir şekilde. Kare şeklinde. Adil biçimde.

A priori analysis : Öncül çözümleme. A priyori analiz.

Point blank : Çok yakın geçen. Kesin. Çok yakından. Açık. Yatay olarak ateşlenen. Yakından. Yatay olarak. Yakın mesafeden yapılan. Yakın menzilli.

A error : A-hatası.

Firsthand : Kullanılmamış. İlk ağızdan. Bir malın doğrudan doğruya ilk üretici, satıcı ya da dışalımcıdan sağlanması. Orjinal kaynağından gelen. Birinci ağızdan. Yeni.

Unmediated : Arabulucusuz. Dolayımsız.

Head on : Direkt. Kafa kafaya. Burun buruna. Kafadan.

A posteriori criteria : Ardıl ölçüt.

First hand synonyms : directly, a posteriori information, directcc, aalen estimator, at first hand, a posteriori analysis, zero in, forthrightly, a level, linearly, a b model, aalens linear regression model, directs, a priori theoretical criteria, abel blanchard model, abadir test, a posteriori probability, immediate, without recourse, fair and square, a priori information, abc method.