Direct türkçesi Direct nedir

  • Yolu tarif etmek.
  • Düz.
  • Bilgisayar, sinema, televizyon alanlarında kullanılır.
  • Doğru.
  • Direkt.
  • Sahneye çıkartmak.
  • Dürüst.
  • Adres yazmak (gönderiye).
  • Dosdoğru.
  • Doğrudan.
  • Yol göstermek.
  • Yönetmek.
  • Tam.
  • Tiyatroyu yönetmek. bir tiyatro yapıtının sahnelenmesi işini yönetmek.
  • İdare etmek.
  • Atfetmek.
  • Yöneltmek.
  • Kesin.
  • Komuta etmek.
  • Çevirmek.
  • Doğrultmak.
  • Direktif vermek.
  • Aydınlatmak.
  • Tereddütsüz.
  • Emretmek.
  • Dolaysız.
  • Yönetim işi.
  • Duraklamadan.
  • Bir oyunu, oyunculuk, dekor, ışıklama ve bütün uygulayım öğeleri ile uyumlu bir biçimde seyirciye sunmak. sahneye koymak da denir.
  • Yönetmenlik yapmak.
  • Yönlendirmek.

Direct ile ilgili cümleler

English: Ali disobeyed a direct order from a superior officer.
Turkish: Ali bir subaydan aldığı direkt emre karşı geldi.

English: Can you direct me to the nearest subway station?
Turkish: Bani en yakın metro istasyonuna yönlendirebilir misiniz?

English: Can you direct me to the post office?
Turkish: Beni postaneye doğru yönlendirir misin?

English: Ali took a direct flight to Boston.
Turkish: Ali Boston'a direkt uçuş aldı.

English: Are there any direct flights between Boston and Sydney?
Turkish: Sydney ve Boston arasında doğrudan uçuşlar var mı?

Direct ingilizcede ne demek, Direct nerede nasıl kullanılır?

Direct a business : Ticari bir faaliyeti yönetmek. Bir şirketi yönetmek. Bir işi yönetmek.

 

Direct access : Doğrudan erişim. Bilgisayar, bilişim alanlarında kullanılır. Veri saklama ortamında erişilmek istenen tutanağın, bir önce erişilen tutanağın bulunduğu yerden bağımsız olarak, belirli sınırlar içinde değişmez bir sürede, doğrudan okunması ya da yazılmasını sağlayan donanım olanağı ve veri düzenleme yöntemi. Doğrudan yaklaşma. Doğrudan giriş.

Direct access devices : Doğrudan erişim aygıtları.

Direct access processing : Doğrudan erişimli işleme.

Direct access storage : Doğrudan belleğe atma. Doğrudan erişimli saklama.

Direct answer : Dolambaçsız cevap. Açık cevap. Samimi cevap. Doğrudan cevap. Dürüst cevap.

Direct advertising : Adrese gönderilen reklam. Tüketiciyi hedef alan reklam. Doğrudan reklam.

Direct acting load : Direkt yük.

Direct address : Direkt adres. Doğrudan adres. Dolaysız adres.

Direct acting instrument : Dolaysız eylemli alet. Doğrudan eylemli alet.

İngilizce Direct Türkçe anlamı, Direct eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Direct ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Channelizes : Kanal açmak. Kanala dökmek. Odaklanmak (ayrıca 'channelise').

Horizontals : Ufka ait. Yatay yerleştir. Yatay düzlem. Yatay çizgi. Yatay. Ufki.

Civilise : İnsancıllaştırmak. Uygarlaştırmak. Eğitmek. İnceltmek. Medenileştirmek. Kibarlaştırmak. İşlemek (toprak). Uysallaştırmak (ayrıca 'civilize'). Geliştirmek. Yetiştirmek.

A hundred percent : Şüphesiz (yüzde yüz). Hepsi. Yüzde yüz. Bütün.

Produce : Sonuç. Göstermek. Ürün. İmal etmek. Husule getirmek. Hasıla. Vermek (meyve veya sebze). Hazırlamak.

 

Flat : Patlak lastik. Yüzey. Çalgı veya düzeneğin doğal ve yalın tonunu alabilmek için tüm fasılaların tonu etkilemeyecek biçimde eşit ve tam orta seviyede konumlandırılması. Yavan. Düşmek. Genellikle bir ailenin oturduğu, birden çok sayıda bağımsız bölümden oluşan bir yapının, çok barklı yapının bir ya da birkaç odası. Gitar, sinema, televizyon, ekonomi alanlarında kullanılır. Apartman dairesi. Yassılmak. Düzlük.

Conscientious : İşine bağlı. Özenli dikkatli. Vicdanlı. İnsaflı. Vazifeşinas. Dikkatli. İtinalı. Hakçı. Özenli.

Flatways : Düzlemesine.

Annulling : Bozmak. Kaldırmak. İptal etmek. İlga etmek. Feshetmek. Yürürlükten kaldırmak. Hükümsüz kılmak. Fesh etmek. Sözleşme vb'ni bozmak.

Command : Kontrol etmek. Buyurmak. Hüküm sürmek. Emir vermek. Hak etmek. Hakimiyet. Hükmetmek. Kumanda etmek. Hakim olmak.

Direct synonyms : officer, attic, fronted, give somebody the wall, bestrode, channelized, glaces, fairly, be sufficient, all out, annuls, assertive, bang on, undeviating, officered, accrediting, destining, unfalteringly, without hesitation, right on, aboveboard, authentic, categorical, give orders, give the directions, civilizes, directly, cheese it, arrogating, straighter, around, guide, zero in.

Direct zıt anlamlı kelimeler, Direct kelime anlamı

Crooked : Namussuz. Sahtekar. Çarpık çurpuk. Deforme olmuş. Eğri büğrü. Bükülü. Çarpık. Yamuk. Kargacık burgacık. Çökmüş.

Indirect : Vasıtalı. Doğru olmayan. Endirekt. Dolaşık. Aldatıcı. İmalı. Dolaylı. Dolambaçlı. Aktarmalı.

Indirectness : Dolaylılık. Dolaşıklık.

Direct antonyms : mediate.

Direct ingilizce tanımı, definition of Direct

Direct kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : As, a direct line. Straight. A character, thus [&?. ], placed at the end of a staff on the line or space of the first note of the next staff, to apprise the performer of its situation. Direct means. As, direct nomination, direct legislation. To point out a course. To act as guide. Not crooked, oblique, or circuitous. Pertaining to, or effected immediately by, action of the people through their votes instead of through one or more representatives or delegates. Leading by the short or shortest way to a point or end. To arrange in a direct or straight line, as against a mark, or towards a goal. To give direction. To aim. As, to direct an arrow or a piece of ordnance. To point.