Forming türkçesi Forming nedir

Forming ile ilgili cümleler

English: I love performing.
Turkish: Ben gösteriyi seviyorum.

English: Forming a cabinet is difficult.
Turkish: Bir kabine oluşturmak zordur.

English: My old friend wrote to me, informing me of his return from abroad.
Turkish: Eski arkadaşım bana yazdı, yurt dışından dönüşü ile ilgili bilgi verdi.

English: Dr. Jackson is performing an autopsy.
Turkish: Dr. Jackson otopsi yapıyor.

English: I received a letter informing me of his arrival.
Turkish: Onun ulaştığını bana bildiren bir mektup aldım.

Forming ingilizcede ne demek, Forming nerede nasıl kullanılır?

Forming a chain : Birbirine bağlı uzun bir hat veya çizgi yapan. Zincir (birbirine bağlı linkler bağı) yapan.

Forming an identity : Kişiliği belirginleştiren. Kendi algısını geliştiren. Kişiliği kristalize eden.

Forming an opinion : Bir sonuca ulaşan. Bir karar veren. Bir hükme ulaşan.

Forming up : Uyuşma. Düzenleme. Hiza. Düzen. Ayarlama. Sıra.

Forming up area : İnsnların sıralar veya organize gruplar oluşturmak için toplandığı alan.

Beam forming electrode : Huzme biçimlendirici elektrot. Hüzme biçimlendirici elektrot.

Gamma forming element : Gama yapıcı element. Gamma oluşturucu öge. Ostenit oluşturucu öge.

 

Carbide forming element : Karbür oluşturucu element.

Milk acid bacteries forming in silages : Yeşil yemlerin soldurularak ve parçalanarak oksijensiz ortam, uygun ısı, ph ve karbonhidratça zengin ortamla laktik asit bakterilerinin ortama hakim olması. Silajlarda süt asidi bakterilerinin oluşumu.

Forming up place : Taarruz mevzi. Savaşta bir saldırıdan önce birliklerin hazırlanıp organize olduğu yer.

İngilizce Forming Türkçe anlamı, Forming eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Forming ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Moulding : Zıh. Kalıp yapma. Döküm. Kalıp parçası. Silme. Dökümleme. Kalıpta yapılmış şey. Süsleme. Bir soru çizinliğiyle elde edilmiş bilgilerin nicelendikten sonra bir çizelge içinde topluca özetlenmesi, bk. niceleme.

Establishment : Belirli bir amacı gerçekleştirmek üzere kurulan özel veya kamu örgütü. Kuruluş. Tesis. Kurum. Tesis etme.

Erecting : Dikme. Düzeltme. Montaj. Tesis.

Figuring : Biçim verme. Spekülasyon yapma. Hesap etme. Farzetme. Kuramlaştırma. Düşünme. Tahminde bulunma.

Mouldings : Zıh. Silme. Kalıp yapma. Pervaz. Döküm. Kalıpta yapılmış şey. Süsleme. Kalıp parçası. Tiriz.

Fabricating : İnşa etmek. Kurmak. İnşa etme. Monte etmek. Uydurmak. Üretme. Üretmek. Atmak. Yalan söylemek. Sahtesini yapmak.

Editing : Düzeltme. Kurgu. Yayıma hazırlama. Veriyi, daha sonraki bir işlem için hazırlama. biçimleme verinin yeniden düzenlenmesi, gerekli verilerin eklenmesi ya da kaldırılması, veri biçiminin denetlenmesi, düğümün çevrilmesi, sıfırların kaldırılması gibi işlemleri içerebilir. Bir filmin çevrilişi sırasında elde edilen filmler arasında seçim yapmak, bunları çevirim oyunluğundaki sıralarına göre dizmek, bu çekimlerin uzunluklarını saptamak, çekimlerin içerik yönünden ilişkilerini göz önüne almak, bunları belirli bir anlatıma göre düzenleme işi; böylelikle, kurgu yardımıyla, filme özgü uzay ve zamanı yaratmak, filmsel gerçeği ve evreni kurmak, filmin tartımını ve dizemini gerçekleştirmek, filmin akıcılığını sağlamak gibi çapraşık ve değişik sonuçları amaçlayan çalışma. (abd'de) görsel bir etki yaratmak üzere, kısa ve çarpıcı çekimlerin birleştirilmesi; bu birleştirmeden doğan durum (bu iş için abd'de yalnız montage terimi kullanılır, asıl kurgu editing terimiyle anlatılır). tv. mıknatıslı görüntü kuşağındaki çekimlerin uyumlu bir bütün oluşturacak yolda bir araya getirilmesi. sinemadaki kurgu çalışmasının çok değişik biçiminin televizyonda doğrudan doğruya yayın sırasında ve anında yapılması (bu işlem, resim seçme terimiyle belirtilir). Redaksiyon yapma. Düzenleme. Yayına hazırlama. Derleme.

 

Efformation : Biçim verme.

Erection : Madencilik, veterinerlik alanlarında kullanılır. Dikme (heykel veya direk vb'ni). Ereksiyon. Montaj. Dikleşme. Dikleşme, sertleşme. penisin sertleşmesi ve dikleşmesiyle belirgin durum. İnşaat. Çatma. İnşa etme.

Shaping : Şaping. Bir maddeyi işleyerek ona şekil verme. Yem maddelerinin veya bunların karışımlarının sıkıştırma işlemiyle büyük bir kitle halinde bir araya getirilmiş durumu. Planyalama. İşleme. Betimlendirme. Bir dağılımın çizgesel biçiminin eğiklik ve basıklığı. Bir şeyin şeklini tanımlama.

Forming synonyms : contrivances, formalising, figurations, erections, formalization, sculpt, constitutions, figurings, formatting, sculpts, blocking, figuration, formalisation, fitting, constitution, sculpting, giving shape, moldings, cold working, emergences, designing, molding, modelling, building, wooded, establishments, formalisations, constructions, construction, formation, hammer out, acidic, establishing.

Forming zıt anlamlı kelimeler, Forming kelime anlamı

Amphoteric : Hem asit hem baz olarak çalışan (kimya). Asitli bazlı etken. Amfoter. Dönek. Kimyasal maddenin alkali ph ortamında noniyonik olma ve ph abit tarafına doğru azaldığına katyonik hale gelmesi özelliği. Amfoterik. Ortamın ph durumuna göre bir bileşiğin hem asit hem de baz yüklü olması durumu. Çift etkili. Biyoloji, veterinerlik alanlarında kullanılır. Ortamın ph derecesine göre bir bileşiğin hem bazik hem asidik olmak üzere iki taraflı iyonize olma durumu.

Alkaline : Bazlı. Alkalen. Alkali özelliği taşıyan. Alkalin. Alkali ihtiva etme, alkali özellikler gösterme hali. alkali maddelerin ağızda oluşturduğu his, bazik. Kalevi. Bazik. Kimya, veterinerlik alanlarında kullanılır. Alkalik. Baz.

Forming antonyms : unwooded.

Forming ingilizce tanımı, definition of Forming

Forming kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : The act or process of giving form or shape to anything. As, in shipbuilding, the exact shaping of partially shaped timbers.