Fren nedir, Fren ne demek

Fren; bir teknik terimidir. kökeni fransızca dilinden gelmektedir.

Fren hakkında bilgiler

Fren, bir cismin hareketini durdurmak veya hızını alatmak için kullanılan aygıt. Frenlerin çoğu döner mekanik parçalar üzerinde etki yaparak mekanik, hidrodinamik ya da elektriksel yolla kinetik enerji soğururlar.

En yaygın fren türü olan mekanik frenlerde kinetik enerji ısıya dönüştürülerek yok edilir. Bu düzeneklerde sabit bir sürtünme elemanı, hidrolik ya da pnömatik yolla döner bir kampana ya da diske bastırılarak sürtünme oluşturulur. Kampanalı (tamburlu) frenlerin sürtünme elemanları, bir yüzü içbükey papuçlardır; disk frenlerinde ise yastıklardan ya da halka biçiminde kelepçelerden yararlanılır. Bu elemanlar organik maddelerden, metalden ya da seramikten yapılabilir; çoğunlukla da asbest kullanılır. E = ½m·v2 bağıntısı sebebiyle cisimlerin kinetik enerjisinin hızının karesiyle orantılı olarak artması yüzünden yüksek hızlarda daha güçlü frenlere gereksinim duyulur.

Tekli frenler, sert bir bağlantı elemanı yoluyla mekanik olarak çalıştırılabilir, ama örnek olarak bir otomobilde olduğu gibi tek bir merkezden birkaç fren birden harekete geçirilecekse, bütün tekerleklerde eşit frenleme etkisi elde etmek zordur; bu nedenle bütün frenlere aynı yağ basıncıyla etki eden hidrolik kumanda sistemi kullanılır. Demiryolu vagonlarının frenlerinde, doğrudan tekerleklerin çevresine çembersel olarak basan ve sıkıştırılmış havayla çalışan dökme demir papuçlar kullanılır.

 

Hidrodinamik (akışkanlı) frenin bir rotoru (dönen elemanı), bir de stratoru (duran elemanı) vardır, bunlar hidrolik kavramadaki kanatlı çark ile türbine benzetilebilir. Bu frenlerde harekete karşı direnç, sıvının (çoğunlukla su) rotordaki bir dizi cepten stratordaki ceplere doğru dolanımı ve akışkan sürtünmesiyle oluşturulur. Dönmeye karşı direnç, yani frenleme gücü, rotorun hızına bağlı olduğundan hidrodinamik frenler dönen bir elemanı tamamen durduramazlar; ama sıvı yeterince soğutulabilirse büyük miktarda kinetik enerji yok edilebilir. Hidrolik frenler özellikle dağlık bölgelerde çalışan ağır kamyonlarda oldukça kullanıklıdır.

Fren ile ilgili Cümleler

  • Frene bastı ve araba durdu.
  • Fren çalışmayı durdurdu.
  • Araba frenleri sıkıştığında neredeyse bir kaza yapıyorduk.
  • Sen hiç uzun bir aradan sonra arabana bindin mi ve frenle gazı karıştırdın mı?
  • Ön frenler çalışmıyor.
  • Duramıyorum. Frenler ...
  • Fren lambalarından biri yanmış.
  • Ben fren yapıyorum.
  • Bu araba çarpışmaları önlemek için otomatik olarak fren yapar.
  • Fren işe yaramadı.
  • Frene bas.
  • Frene bas!
  • Fren iyi çalışmıyor.
  • Cırtlak frenli bir motosikleti kim ister?

Fren kısaca anlamı, tanımı:

Fren yapmak : Freni kullanarak taşıtın hızını kesmek veya taşıtı durdurmak.

 

Freni patlamak : Fren, görevini yapmamak. bir iş denetimden çıkmak.

Fren mesafesi : Hareket durumundaki aracın frene basıldığında durana kadar aldığı yol uzunluğu.

Acı fren : Hızla yapılmış olan fren.

Havalı fren : Hava basıncı ile yönetilen pistonlu fren.

Kazık fren : Ani ve sert yapılmış olan fren.

El freni : Duran bir taşıtı, bulunduğu yerde sabitleştirmek veya hareket imkânını engellemek için kullanılan ve elle yönetilen fren.

İmdat freni : Tehlike anında yolcuların aracı durdurabilmesi için görünür bir yerde bulunan fren.

Frenci : Tren yolu dönemecinde yol boyundaki frenlere kumanda eden görevli.

Frengi : Genellikle cinsel birleşmelerle bulaşan, tedavi edilmediğinde inme, körlük, delilik vb. sonuçlara kadar varan, döle de geçerek vücutça ve akılca sakat bir soyun yetişmesine yol açan bir hastalık, yenirce, sifilis. Gemi güvertelerinde, suların dışarıya akması için bordalara açılan delik.

Frenk asması : Asmagillerden, sonbaharda yaprakları güzel bir renk alan süs sarmaşığı (Ampelopsis).

Frenk çileği : Kokusuz, kırmızı iri meyve veren bir tür çilek.

Frenk gömleği : Yakası kravat takmaya uygun, çoğu uzun kollu, ceket veya yelek altına giyilen erkek gömleği.

Frenk inciri : Bu bitkinin kalın, dikenli kabuğu olan tatlı yemişi. Kaktüsgillerden, yaprakları etli ve yayvan dikenli bir bitki, firavun inciri, Hint inciri (Opuntia ficus-indica).

Frenk lahanası : Ceviz büyüklüğünde bir tür lahana, Brüksel lahanası (Brassica oleracea gemmifera).

Frenk maydanozu : Maydanozgillerden, salata ve salçalarda kullanılan bodur ve güzel kokulu bir bitki.

Frenk menekşesi : Turpgillerden, çiçekleri güzel kokulu bir tür süs bitkisi (Hesperis).

Frenk üzümü : Taşkırangillerden bir çalı (Fibes nigrum). Bu bitkinin genellikle şurubu yapılan, uzun salkım biçiminde, taneleri ufak, kırmızı ve mayhoş yemişi.

Frenkleşmek : Frenge benzemek, Frenk gibi davranışlarda bulunmak.

Frenkleştirmek : Frenklere özgü yaşayış tarzı kazandırmak.

Frenklik : Frenk gibi davranma.

Frenleme : Frenlemek işi.

Frenlemek : Bir taşıtın, mekanizmanın hareketini fren yardımıyla yavaşlatmak veya durdurmak. Bir gidişin, bir tutumun aşırılığını önlemek, gemlemek.

Frenlenme : Frenlenmek işi.

Frenlenmek : Frenleme işi yapılmak.

Frenleyici : Engelleyen, ilerlemeye, gelişmeye engel olan. Bazı organların çalışmasını engelleyen.

Frenoloji : Kafatasının biçimine bakarak insanın karakterini ve zihinsel yeteneğini inceleme.

Frenolojik : Frenoloji ile ilgili.

El frenini çekmek : Çalışması durdurulmuş bir motorlu aracın hareketini önlemek için el frenini uygun konuma getirmek.

Makine : Araba, otomobil. Herhangi bir enerji türünü başka bir enerjiye dönüştürmek, belli bir güçten yararlanarak bir işi yapmak veya etki oluşturmak için çarklar, dişliler ve çeşitli parçalardan oluşan düzenekler bütünü. Bir alet veya taşıtın hareket etmesini sağlayan mekanizması.

Taşıt : Otomobil, tren, gemi, uçak gibi taşıma araçlarının ortak adı, nakil aracı, nakil vasıtası, vasıta.

Kesme : İki çekimin birbirine doğrudan doğruya bağlanmasından, iki ayrı çekimin birbirini izlemesinden doğan durum. Kesme işareti. Lokum. Nazımda veya nesirde, bir cümleyi sonu anlaşılacak biçimde yarım bırakma sanatı, kat. Kesmek işi. Çizgisel iki doğru parçası ve bir eğri yayı ile sınırlanan düzlem yüzeyi. Teneke, sac vb.ni kesmek için kullanılan makas. Kesin, değişmez, maktu. Küp biçiminde veya köşeli olarak kesilmiş olan. Kıyılarımızda yaygın olarak bulunan, yuvarlak tepeli, 5 metre kadar boylu, her dem yeşil, yaprakları küçük ve kenarları testere dişli, çiçekleri yeşilimsi beyaz renkli olan bir süs ağacı, akçakesme (Phillyrea latifolia).

Durdurma : Durdurmak işi.

Mekanizma : Ateşli silahların işlemesini sağlayan mekanik bölüm. Organların işleyiş biçimi. Belli bir sonuca ulaşmak için karmaşık bir biçimde düzenlenmiş organ veya parçalar birleşimi, sistem, düzenek. Oluş, ortaya çıkış, işleyiş.

Hareket : Bir cismin durumunun ve yerinin değişmesi, devinim, aksiyon. Kas ve eklemlerin, belli doğal şartlar içerisinde işlemeleri sonucu vücut bölümlerinde düzenli ve olumlu etkilerle oluşturdukları yer değişimi. Belirli bir amaca varmak için birbiri ardınca yapılmış olan ilerlemeler, akım. Deprem. Devinim. Demir yollarında katarların düzenlenmesi ve hangi saatlerde yola çıkıp hangi duraklarda karşılaşacaklarını düzenleme işleri. Yola çıkma. Vücudu oynatma, kıpırdatma veya kımıldanma. Davranış, tutum. Bir parçanın yavaşlık, çabukluk derecesi.

Durdurmak : Durmasını sağlamak.

Frencilik : Frencinin yaptığı iş.

Frenes : Diyafram.

Frenetserret araçları : (…)

Frengi asalağı : En çok 13 mikron uzunluğunda ve 0.3 mikron eninde olup, 9-10 keskin kıvrımlı bir burguyu andıran ve frengililerin hemen bütün dokularında rastlanabilen pek ilkel hayvan.

Frengi çıbanı : Frengi hastalığının ilk belirtisi olarak, vücudun çeşitli bölgelerinde, en çok da üreme organlarında ortaya çıkan ağrısız çıban; frengi çiçeği, frengi yarası.

Frengi uru : Frengi kökenli şişkinlik

Frengili : Frengi hastalığına tutulmuş olan.

Frengistan : Osmanlılarca Avrupa'ya verilen ad.

Freni patlamak : fren, görevini yapmamak; mec. bir iş denetimden çıkmak.

Frenikus : Diyaframa ait, diyaframla ilgili olan

Diğer dillerde Fren anlamı nedir?

İngilizce'de Fren ne demek? : n. brake, break, curb

Fransızca'da Fren : frein [le]

Almanca'da Fren : n. Bremse

Rusça'da Fren : n. тормоз (M)