Kan uyuşmazlığı nedir, Kan uyuşmazlığı ne demek

  • Anneyle yeni doğmuş bebeğin kan grupları arasındaki uyumsuzluk nedeniyle kansızlık, sarılık gibi belirtileri olan bir hastalık
  • Düşünce ayrılığı içinde olma.
  • Kan naklinde alıcıyla vericinin kan grupları arasındaki uyumsuzluk.

Kan uyuşmazlığı hakkında bilgiler

Kan uyuşmazlığı gebe anne ile bebeği arasındaki Rh uygunsuzluğuna verilen addır. Rh uygunsuzluğu, gebelikte ya da kan naklinde Rh(-) bir kişinin Rh(+) kan ile teması sonucu oluşan bir alerjik reaksiyondur. Kan uyuşmazlığı Rh ve ABO uyuşmazlığı olarak iki farklı şekilde oluşmaktadır.

Annenin kan grubunun Rh(-) olduğu ve babanın kan grubunun Rh(+) olduğu durumlarda eğer bebeğin kan grubu Rh(+) olmuş ise anne ile bebeğin arasındaki kan bağı nedeniyle bebekten anneye geçen alyuvarlar belli bir oranı geçtiğinde annenin kanında bu duruma karşı antikor oluşur. Oluşan bu antikor göbek kordonu yoluyla bebeğe geçer ve bebeğin kanındaki alyuvarları parçalar. Bu da bebekte hızlı bir alyuvar yıkımına ve dolayısıyla anne karnındaki bebekte aşırı bir kansızlık ile buna bağlı olarak kalp yetmezliğine ve vücutta su birikmesine yol açar. Doğum sonrasında ise bütün bunların üstüne sarılık eklenir. Hem annede hem de bebekte meydana gelebilecek bu rahatsızlıklar tedavi edilmediği taktirde öldürücü olabilir ya da kalıcı sakatlığa neden olabilir.Bu rahatsızlığa Eritroblastosis fetalis denir.

 

Kan uyuşmazlığında amaç annenin Rh pozitiflere karşı antikor oluşturmasını engellemektir. Bu nedenle kan grubu Rh(-) eşi Rh (+) olan gebelere 28. haftada anti-D iğnesi yapılmalıdır. Bu ilaçlara halk arasında uyuşmazlık iğnesi adı verilir. Doğumdan sonra bebeğin kan grubu pozitif ise ilk 72 saat içinde yeniden anti-D yapılmalıdır.

Benzer şekilde düşük, dış gebelik, kürtaj gibi durumlarda da müdahaleden hemen sonra anti-D yapılmalıdır. Tanısal amaçlı girişimler olan amniyosentez, kordosentez, CVS gibi işlemleri takiben anti-D yapılması gebeliğin sağlıklı devamı açısından son derece önemlidir.

Kan uyuşmazlığı anlamı, kısaca tanımı:

Anne : Çocuğu olan kadın, ana, valide, kocakarı, mader, nene, aba. Yavrusu olan dişi hayvan.

Bebe : Bebek, küçük çocuk.

Kansızlık : Kanda alyuvar sayısının ve hemoglobin miktarının azalmasından ileri gelen bir hastalık durumu, anemi. Duygusuzluk, korkaklık. Soysuzluk.

Sarılık : Sarı olma durumu. Sarı renk. Derinin, dokuların ve organizmadaki sıvıların sarı bir renk almasıyla beliren hastalık, karaciğer yangısı, hepatit. Derinin sarı renk aldığı bir hastalık belirtisi.

Uyuşma : Uyuşmak (I) işi. Uzlaşma.

Grup : Küme. Çeşitli sınıf veya birliklere bağlı elemanların, belirli bir taktik görevi gerçekleştirmek üzere, tek komutanın emri altında birleştirilmesinden oluşan kıta topluluğu. Görüşleri, çıkarları bir olan kimseler bütünü, ekip. Ortak özellikleri olan varlıklar, nesneler bütünü.

 

Uyumsuzluk : Uyumsuz olma durumu, ahenksizlik, imtizaçsızlık.

Belirti : Vücuttaki işlevsel bir bozukluğun veya hastalığın belirlenmesine yarayan işaret, araz, semptom. Bir olayın veya durumun anlaşılmasına yardım eden şey, alamet, nişan, nişane.

Hastalık : Organizmada birtakım değişikliklerin ortaya çıkmasıyla sağlığın bozulması durumu, rahatsızlık, çor, dert, sayrılık, illet, maraz, maraza, esenlik karşıtı. Aşırı düşkünlük, tutku. Bitkilerin yapılarında görülen bozukluk. Ruh sağlığının bozulması durumu.

Alıcı : Satın almak isteyen kimse, müşteri. Kendisine bir şey gönderilen kimse. Almaç. Kamera. Azrail.

Verici : Başkasına aktarılmak üzere kan, doku veya organ veren kimse, donör. Elektromanyetik dalgalar yardımıyla işaret, ses ve görüntü iletmeye yarayan cihazların genel adı. Çıkar gözetmeksizin her türlü yardımı yapan, esirgemeyen kimse. Veren, verme yanlısı olan kimse.

Düşünce : İlke, yönetici sav. Uzay ve zamanın ötesinde, öznenin dışında, kendiliğinden var olan, duyularla değil, yalnızca ruhen algılanabilen asıl gerçeklik, mütalaa, fikir, ide, idea. Dış dünyanın insan zihnine yansıması. Niyet, tasarı. Tasa, kaygı, sıkıntı.

Gebe : İçinde oğulcuk veya dölüt bulunan (döl yatağı). Karnında yavru bulunan (kadın veya hayvan), yüklü, hamile, iki canlı, aylı. Minnet altında kalan. Bir birikim sonucu ortaya çıkması beklenen (durum veya olaylar).

İçinde : Ortamında. Süresince, zarfında. ... ile dolu bir biçimde.

Olma : Olmak işi.