Kepçe nedir, Kepçe ne demek

Kepçe; kökeni farsça dilinden gelmektedir.

  • Sulu yiyecekleri karıştırmaya ve dağıtmaya yarayan, uzun saplı, yuvarlak ve derince kaşık.
  • Bu kaşığın alabildiği miktarda olan.
  • Bu aracın alabildiği miktarda olan.
  • Saplı bir çembere geçirilmiş olan, balık veya kelebek tutmada kullanılan ağ.
  • Gemilerde, ortasında dümenevi bulunan yuvarlak kıç çıkıntısı.
  • Güreşte hasmın arkasından bacakları arasına el sokma oyunu.
  • Tahıl, kömür, kum vb.nin yüklenip boşaltılmasında kullanılan, tek veya iki çeneden oluşmuş motorlu araç.
  • Erimiş madeni kalıba dökmek için kullanılan büyük kaşık

"Kepçe" ile ilgili cümle örnekleri

  • "Tabağına iki kepçe çorba koydu."
  • "Tahta kaşık ve kepçe yontar, geçimini bunları satarak sağlardı." - N. Araz

Yerel Türkçe anlamı:

Kağnı arabasında boyunduruğun takılması için okun ucuna konulan küçük kıvrık parça.

Solungaçlı, kuyruklu kurbağa yavrusu.

Gelinlerin alın ve şakaklarına takılan içi çukur altın süs eşyası.

Değirmen çarkının kanadı.

Güreş terimi olarak anlamı:

Karşı güreşçinin bacağını türlü biçimlerde dizinin üstünden kavrayıp çekerek açık düşürme.

Su ürünleri alanındaki kelime anlamı:

Su ürünlerini sudan karaya veya sandala almada kullanılan torba biçiminde saplı file.

 

İngilizce'de Kepçe ne demek? Kepçe ingilizcesi nedir?:

scoop net

Fransızca'da Kepçe ne demek?:

scutellum

Kepçe anlamı, tanımı:

Kepçe gibi : Kanat gibi öne doğru açılmış (kulak).

Kepçeburun : Bir tür yaban ördeği.

Kepçe kulak : Kocaman ve öne doğru kulakları olan (kimse).

Kepçe kuyruk : Başkalarının sırtından geçinen (kimse).

Kepçe surat : Yüzü çok küçük olan (kimse).

Ağ kepçe : Ağdan örülerek yapılmış olan ve balıkçılıkta kullanılan, uzun saplı sepet.

Bol kepçe : Servis sırasında yiyeceği bol bol dağıtma. Cömert, eli açık.

Kulak kepçesi : Kulağın sesi toplayarak orta kulağa göndermeye yarayan, yarım daire biçimindeki bölümü, sayvan.

Kepçeleme : Kepçelemek işi.

Kepçeli : Kepçesi olan.

Bol kepçeden : Gereksiz olarak. Çok fazla.

Kazan kepçe : "bir yeri etraflıca (dolaşmak, aramak)" anlamında kullanılan bir söz.

Yiyecek : Yenmeye elverişli olan her şey. Yenebilen.

Karıştırma : Karıştırmak işi.

Dağıtma : Dağıtmak işi, tevzi.

Yuvarlak : Kesin ve açık olmayan (söz, laf vb.). Top veya küre biçiminde olan, müdevver. Top veya küre biçiminde toparlak şey. Homoseksüel erkek.

Derince : Kocaeli iline bağlı ilçelerden biri. Biraz derin.

Miktar : Bir şeyin ölçülebilen, sayılabilen veya azalıp çoğalabilen durumu, nicelik. Ölçü.

Maden : Kolay ve iyi kazanç sağlayan iş veya parası elinden kolaylıkla alınan kimse. Metal. Çok değerli şeyleri kapsayan kaynak. Elâzığ iline bağlı ilçelerden biri. Bu mineralden yapılmış. Yer kabuğunun bazı bölgelerinde çeşitli iç ve dış doğal etkenlerle oluşan, ekonomik yönden değer taşıyan mineral. Maden ocağı veya maden işletmesi. Uyuşturucu, esrar, eroin.

 

Bu : Yerde, zamanda veya söz zincirinde en yakın olanı gösteren bir söz. En yakında bulunan bir varlığı veya biraz önce anılan bir şeyi işaret yolu ile belirtmek için kullanılan bir söz.

Kepçe balığı : Kurbağa yavrusu.

Kepçe burun : Bir çeşit yaban ördeği.

Kepçe gaga : Bir çeşit yaban ördeği.

Kepçe tutan : Koca karısı için söyler

Kepçecik : Yağmur duası. Yumurtadan yeni çıkmış kurbağa yavrusu.

Kepçecil : Kaşıkçıl kuşu.

Kepçeçik : Yağmur duası.

Kepçelemek : Yere düşmekte olan topu, iki eli kepçe biçimine getirip eğilerek yere değmeden kurtarmak.

Diğer dillerde Kepçe anlamı nedir?

İngilizce'de Kepçe ne demek? : n. ladle, scoop, skimmer, digger, dipper, dipper dredger, shovel, soup ladle, spoon

Fransızca'da Kepçe : louche [la], cuiler à pot, poche [la]

Almanca'da Kepçe : n. Kelle, Schöpfer, Schöpfkelle, Schöpflöffel

Rusça'da Kepçe : n. ковш (M), черпак (M), половник (M), поварешка (F), сачок (M), ушат (M), экскаватор (M)