Lappak nedir, Lappak ne demek

Yerel Türkçe'deki anlamı:

Portakal kabuğunun yuvarlak kesilmiş üst parçası: Şu portakaldan bir lappak kes bana.

Lappak kısaca anlamı, tanımı

Lappak lappak : Lapa lapa (büyük parçalarla yağan kar için)

Yuvarlak : Top veya küre biçiminde olan, müdevver. Top veya küre biçiminde toparlak şey. Kesin ve açık olmayan (söz, laf vb.). Homoseksüel erkek.

Portakal : Turunçgillerden, Akdeniz ülkelerinde yetişen, yaprakları sert bir ağaç (Citrus aurantium). Bu ağacın turuncu renkli, yuvarlak ve kabuğu güzel kokulu meyvesi.

Yuvar : Organizmadaki kan, lenf, süt vb. sıvılarda bulunan, genel olarak yuvarlak veya oval küçük cisim. Yer yuvarlağı gibi düzgün olmayan küresel biçim.

Parça : Bir bütünden ayrılan, ayrı sayılan ya da artakalan şey. Bir bütünden kopma, kırılma, yırtılma vb. yoluyla ayrılmış bölüm, lime. Nesne. Tane. Güzel, alımlı kız veya kadın. Müzik eseri. Birkaçı bir araya geldiğinde bir bütünü oluşturan şeylerin her biri, modül. Küçümseme ve değersiz sayma bildiren bir söz. Pasaj.

Porta : Büyük, çift kanatlı kapı. Kapı, giriş yeri.

Kesi : Kesilmiş yer. Ortaklık, yarıcılık : Tarlayı kesiye verdim. Çamaşır. Giysi, elbise. Ucu eğik baston, sırık.

Parç : Şişman adam. Topraktan yapılmış yoğurt kabı. Emzikli testi, topraktan yapılmış ibrik. Bakır su tası. Bakır su tası, maşrapa. Su tası. Bakır su bardağı. (Başkışla Karaman Konya).

 

Port : Taranan yünün işe yaramayan bölümü. Kırkılan koyunun ayaklarının üstünde süs olarak bırakılan tüyler. Bozuk : Ben oynamıyorum, elim port. Küt, sivriliği gitmiş.

Yuva : Kuşların ve başka hayvanların barınmak, yumurtlamak, kuluçkaya yatmak, yavrularını büyütmek veya yavrulamak için türlü şeylerden yaptıkları ve türlü biçimlerde hazırladıkları barınak. Kimsesizlere veya yoksullara yardım etmek ve onları barındırmak amacıyla açılan yer. Genellikle ailenin oturduğu ev. Bir şeyin içinde yerleşmiş olduğu veya yerleştirildiği oyuk. Bir şeyin öğretildiği yer. Bazı kötü nitelikli kimselerin çok bulunduğu, toplandığı yer. Bir şeyin çok bulunduğu yer. İki buçukla dört yaş arası çocukların bakıldığı, okul öncesi eğitim kurumu.

Bana : Ben zamirinin yönelme durumu eki almış biçimi.

Bir : Sayıların ilki. Tek. Ortaklaşa olan, birleşik, müşterek. Eş, aynı, bir boyda. Bu sayıyı gösteren 1 ve I rakamlarının adı. Bir kez. Değer, önem bakımlarından birbirinden farksız, birbirine eşit, birbirine benzer. Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı). Beraber. Aynı, benzer. Bu sayı kadar olan. Ancak, yalnız. Sadece.

Kes : Genellikle yakmak için kullanılan iri saman. Ayak bileklerini de içine alan kapalı jimnastik ayakkabısı.

Üst : Bir şeyin yukarı, göğe doğru olan yanı, üzeri, fevk, alt karşıtı. Sınıflamalarda temel olarak alınan bir tipe göre ileri derecede olan. Bir şeyin dış yüzü, yüzey. Bir şeyin görülen yanı, yüzü. Birine göre yüksek aşamada olan kimse, mafevk. Vücut, beden. Öte, arka. Giyecek, giysi. Birkaç şeyden birbirine göre yukarıda olan. Artan, geriye kalan bölüm.

Şu : 1. Engin. Şu (işaret sıfat ve zamiri).

Diğer dillerde Laplace savı anlamı nedir?

İngilizce'de Laplace savı ne demek ? : laplace's theorem