Look down on türkçesi Look down on nedir

  • Hor görme.
  • Hakir görmek.
  • -e tepeden bakmak.
  • Aşağı görmek.
  • [#küçümseme Küçümsemek].
  • Tepeden bakmak.
  • Yukarıdan bakmak.
  • Hor görmek.
  • Küçük görmek.

Look down on ile ilgili cümleler

English: Don't look down on him just because he's poor.
Turkish: Sadece fakir olduğu için ona tepeden bakma.

English: Don't look down on others.
Turkish: Diğerlerini hor görme.

English: Boys tend to look down on their younger sisters.
Turkish: Erkek çocukları küçük kız kardeşlerine tepeden bakma eğilimindedir.

English: Don't look down on others because they are poor.
Turkish: Fakir oldukları için diğerlerini hor görme.

English: Don't look down on poor people.
Turkish: Yoksul insanlara tepeden bakma.

Look down on ingilizcede ne demek, Look down on nerede nasıl kullanılır?

Look : Ummak. Bakış. Ümit etmek. Görünmek (güzel veya hasta vb). Görünüş. Görünmek. Göstermek. Görmek. Aramak. İyileşmek.

Down : Aşağısında. Yere sermek. Aşağısına doğru. Düşürmek. Beri. Boyunca. Bozuk. Aşağı. Çabucak içmek.

On : Üstünde. Üzerinde. Yönünde. Devrede. Açık. Olmakta olan. Hazır. De. Esnasında.

Look down upon : Yüksekten bakmak. Horlamak. Küçük görmek. Hor görmek.

Down on his luck : Talihsiz.

Bear down on : Fazla bastırmak. Sıkıştırmak (azarlayarak veya ısrarla). Üstüne varmak. Ağır gelmek. Üstüne gelmek. -i çok etkilemek. Büyük çaba harcamak. Bir başka tekneye doğru yol almak. -e doğru ilerlemek. Yaklaşmak.

 

Came down on : Fırçalamak. Eleştirme. Başına ekşimek. - hakkında negatif şeyler söyleme. Cezalandırmak. Haşlamak. Üstüne gelmek. Sıkıştırmak. Fırça atmak. Azarlamak.

Bring down on : Başına getirmek. Olmasına neden olmak.

Come down on : Haşlamak. Üstelemek. Acımasızca azarlamak. Fırça atmak. Azarlamak. Sıkıştırmak. Cezalandırmak. Fırçalamak. Üstüne gelmek. Başına ekşimek.

Be down on : -e karşı olmak. Yana şanssız olmak. Garez bağlamak. Şansı olmamak.

İngilizce Look down on Türkçe anlamı, Look down on eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Look down on ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Hold in contempt : Mahkeme düzenine uymayı reddederek veya mahkeme sürecini aksatarak bir mahkemenin işleyicini kasten engellemekten suçlu bulunmak. [#aşağılama Aşağılamak]. Kötülemek.

Despised : Tenezzül etmemek. Küçümsenmiş. Horlanmak. Küçümsenen. Hakir görülmüş.

Disesteem : İtibarsızlık. Saymamak. İtibar etmemek. Saygısızlık etmek.

Contemn : Adamdan saymamak. Adam yerine koymamak.

Depreciate : Değer kaybetmek. Değeri düşmek. Değerini düşürmek. Amortize etmek. Ucuzlatmak. Kıymetten düşmek. Fiyatını kırmak. Küçük düşürmek. Değerini kaybetmek.

Defied : Kışkırtmak. Gücünü aşmak. Dayanmak. Baş kaldırmak. Meydan okumak. Kafa tutmak. Dikelmek. Karşı koymak. Karşılaşmaya davet etmek. Alnını karışlamak.

Belittle : Aşağılamak. Alçaltmak. Küçültmek. Kötümsemek. Beğenmemek.

Condescend : Küçümseme ile davranmak. Düşmek. Havalara girmek. Lütfetmek. Tenezzül etmek. Tenezzül. Sözde alçakgönüllülük göstermek.

 

Derogatoriness : Kötüleme. Küçük düşürme. Aşağılama.

Depreciates : Ucuzlatmak. Fiyatını kırmak. Amortize etmek. Değer kaybetmek. Değerini düşürmek. Değeri düşmek. Küçük düşürmek. Kıymetten düşmek.

Look down on synonyms : be disdainful of, belittling, snubs, cry down, disparage, contempt, scorning, defying, despise, contemned, condescends, patronize, look down upon, disdainfulness, belittlement, despises, disdains, disdain, derisions, snub, belittles, disdained, snubbing, misprise, contempts, contemns, defies, spit on, disparages, despising, scorns, deprecate, defy.