Music türkçesi Music nedir

  • Partisyon.
  • Nota.
  • Hava.
  • Bir filmde ya da televizyon yayınında kullanılan, özgün ya da derleme her çeşit müziği anlatır genel terim.
  • İnsanoğlunun toplumsal, dinsel, büyüsel, duyusal, düşünsel, eşeysel gereksinmelerini karşılamak için kullandığı uyaklı uyaksız, ölçülü ölçüsüz, düzenli düzensiz ses, sözlü ses, doğal ya da yapay aygıtların seslerinden oluşan evrensel kültür düzeni, bk. müzikbilim, halk müziği, krş. halk koşuğu, halk oyunu.
  • Orkestra.
  • Ahenk.
  • Duygu, düşünce ve imgeleri, tek ya da çok sesli olarak türlü biçimlerde anlatma sanatı; bu biçimde düzenlenmiş eserlerin söylenmesi ya da çalınması. öğrencilere kendi sesleriyle şarkı söylemek, müzik dilini doğru olarak okuyup yazmak, herhangi bir çalgı çalmak, değerli müzik parçalarını dinlemekten zevk almak ve bu parçaları yorumlamak için gerekli bilgi, beceri ve beğeyi kazandırmak amacıyla okutulan ders.
  • Musiki.
  • Eğitim, sinema, televizyon alanlarında kullanılır.
  • Müzik.
  • Nağme.
  • Makam.

Music ile ilgili cümleler

English: Ali became interested in music because his neighbor was quite a musician.
Turkish: Ali tam bir müzisyen olan komşusundan dolayı müzikle ilgileniyordu.

English: Ali and Mary enjoy playing music together.
Turkish: Ali ve Mary birlikte müzik çalmayı seviyorlar.

 

English: "Who's your favourite classical music composer?" "Debussy."
Turkish: "En sevdiğin klasik müzik bestecisi kimdir?" "Debussy."

English: Ali asked Mary what kind of music she liked.
Turkish: Ali Mary'ye ne tür müzikten hoşlandığını sordu.

English: Aimee is listening to music now.
Turkish: Aimee şimdi müzik dinliyor.

Music ingilizcede ne demek, Music nerede nasıl kullanılır?

Music box : Müzik kutusu. Laterna. Latarna.

Music broadcast : Sinema, televizyon alanlarında kullanılır. Televizyonun müziğe ayrılmış olan, müzik yayınını kapsayan izlencesi. Müzik izlencesi.

Music cues : Bir tiyatro oyununda müziğin verileceği ve alınacağı yerleri gösteren çizelge. Müzik çizelgesi.

Music director : Müzik yönetmeni. Sinema, televizyon alanlarında kullanılır. Bir filmin müzikle ilgili tüm çalışmalarını yöneten kimse. Müzik görevlisi.

Music drama : Baştan sona ya da bir kesimi müzikli olan oyun. Müzikli dram. Lirik oyun.

Music track : Müzik kuşağı. Sinema, televizyon alanlarında kullanılır. Filmin müziğini taşıyan, henüz öbür ses kuşaklarıyla birleştirilmemiş kuşak.

Music wire : Müzik teli. Çelik tel. Çalgı teli.

Music recording : Müziklendirme. Sinema, televizyon alanlarında kullanılır. Film müziğinin özel bir işlikte çalınarak kuşak ya da film üzerine alınması işlemi.

Music hall : Müzikhol.

Music plot : Müzik çizelgesi. Bir tiyatro oyununda müziğin verileceği ve alınacağı yerleri gösteren çizelge.

İngilizce Music Türkçe anlamı, Music eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Music ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

 

Concordances : Tanıklı dizin. Dizin. Konkordans. Uygunluk. Uyum. Bağlamlı dizin. Uyuşma.

Chime : Çalmak. Ahenkli bir sesle çalmak (saat veya zil veya çan). Çalmak (çan). Çan çalmak. Saat çalmak. Ahenkle çalmak. Vurmak (saat başlarını). Uymak.

Office : Şirket veya kuruluş adına birtakım etkinlikler yapmakla görevlendirilen kurum veya kuruluş. Bilgisayar, hukuk, iktisat alanlarında kullanılır. Yazıhane. Ofis. İş. Kalem. Kiler. Devlet dairesi. Memuriyet.

Concerting : Planlamak. Bir araya gelerek karar almak. Birlikte hareket etmek. Birlik. Kararlaştırmak. Konser. Anlaşmak. Dinleti. Ses bütünlüğü.

Atmosphere : Yeryuvarını kuşatan çeşitli gaz ve katmanlardan oluşan örtü. Atmosfer. Ortam. Muhit. Gazyuvarı. Atmofer. Yer'i ya da herhangi bir gökcismini saran gaz katmanı. yer'in gazyuvarına "havayuvarı" da denir. Havayuvar. Dramatik durumu, karakterler, konuşma, dekor, giyim-kuşam, ışık, müzik aracılığıyla bir oyunun özelliğini, tinsel iklimini ortaya çıkaran öğe.

Concord : Harmoni. Barış. Armoni. Birlik. Uyum. İmtizaç. Hızlı ve lüks uçak. Bağdaşma. İttifak.

Refrain : Frenlemek. Kaçınmak. Alıkoymak. Çekinmek. Sakınmak. Geri durmak. Kendini tutmak. Nakarat.

Air : Yayına girmek. Fizik, kimya alanlarında kullanılır. Yeryuvarını saran uçun ve uçuk katmanın oluşturduğu akışkan ortam. Tavır. Kurutmak. Hafif rüzgar. Yayın. Gösteriş yapmak. Fiyaka. Açılmak.

Gilbert and sullivan : Gilbert ve sullivan'ın müziği. Gilbert ve sullivan. Sir arthur sullivan ve sir william gilbert.

Ambiance : Çevre. Ortam. Ambians.

Music synonyms : serial music, music genre, popularism, monophony, musical style, polytonalism, serialism, musical composition, ta'ziyeh, musical genre, musical harmony, piece of music, melodic phrase, concerted music, music of the spheres, part music, melodic line, monophonic music, pizzicato, vocal, places, harmony, opus, orchestic, complaining, dance music, cadence, accordance, euphony, ambiences, ambience, tune, place.

Music zıt anlamlı kelimeler, Music kelime anlamı

Polyphony : Polifoni. Çok seslilik. Çokseslilik. Çok sesli.

Polyphonic music : Polifonik müzik. Çoksesli müzik.

Inactivity : Tembellik. Tesirsizlik. Avarelik. Durgunluk. Etkisizlik. Hareketsizlik. Üşengeçlik.

Music antonyms : monophony, monophonic music.

Music ingilizce tanımı, definition of Music

Music kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : The art of combining tones in a manner to please the ear. The science and the art of tones, or musical sounds, i. e., sounds of higher or lower pitch, begotten of uniform and synchronous vibrations, as of a string at various degrees of tension. The science of harmonical tones which treats of the principles of harmony, or the properties, dependences, and relations of tones to each other.