Musics türkçesi Musics nedir
Musics ile ilgili cümleler
English: "What a Wonderful World" is among my favorite musics.
Turkish: "Ne Harika bir Dünya" benim en sevdiğim müzikler arasında.
Musics ingilizcede ne demek, Musics nerede nasıl kullanılır?
Music box : Latarna. Laterna. Müzik kutusu.
Music broadcast : Televizyonun müziğe ayrılmış olan, müzik yayınını kapsayan izlencesi. Sinema, televizyon alanlarında kullanılır. Müzik izlencesi.
Music cues : Müzik çizelgesi. Bir tiyatro oyununda müziğin verileceği ve alınacağı yerleri gösteren çizelge.
Music director : Müzik görevlisi. Sinema, televizyon alanlarında kullanılır. Müzik yönetmeni. Bir filmin müzikle ilgili tüm çalışmalarını yöneten kimse.
Music drama : Baştan sona ya da bir kesimi müzikli olan oyun. Lirik oyun. Müzikli dram.
Music hall : Müzikhol.
Music track : Filmin müziğini taşıyan, henüz öbür ses kuşaklarıyla birleştirilmemiş kuşak. Müzik kuşağı. Sinema, televizyon alanlarında kullanılır.
Music set : Müzik seti. Set.
Music education : Müzik eğitimi. Müzik öğretimi bilimi ve sanatı.
Music stand : Orkestra şefinin notalarını koyduğu kürsü. Şef kürsüsü. Nota sehpası.
İngilizce Musics Türkçe anlamı, Musics eş anlamlısı
Sözcükler, direkt olarak Musics ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.
Syllabled : Heceli. Seslem. Hecelemek. Soluk-vuruşu. Hece. Soluk-vurgusu.
Tunes : Akort. Melodi. İstasyon ayarı (radyo). Uyum. Ezgi.
Band : Kemer. Bando. Ses frekansı aralığı. Mızıka. Moleküllerin dönme erke düzeyleri arasındaki geçişlerin oluşturduğu görünge çizgilerinin bütünü. Birleşmek. Çemberlemek. Kayış. Sargı. Takım.
Chorus : Koro halinde söylenilen bölüm. Ezgili ya da esgisiz ve tartımlı sözleri uyumlu bir biçimde birlikte söyleyen topluluk. antik yunan tiyatrosunda önce dans edilen yere sonra da ezgili dansa ve bir de bunu yapanlara verilen ad. Nakarat. Asıl sese, ona çok yakın frekansta sesler ekleyerek eserin birden fazla çalgıyla seslendirildiği duygusunu uyandıran efekt ve bunu sağlayan cihaz. Toplu olarak melodili ya da ritimli sözleri söyleyen topluluk. yunancada önce dans edilen yere, sonra da şarkılı dansa ve bir de bunu yapanlara verilen ad. antik tragedyada birbirlerine benzeyen ezgilerde seslerini birbirine uyumlayan ve dramatik olayın kahramanı karşısında onu gözleyen, yorumlayan, değerlendiren, kimi kez de olaya karışan topluluk. koronun bölümleri: parodos (giriş ezgisi-kommos) (yakınma ezgisi-hareketlerle) stasiman (olanları saptama ezgisi) - exodas (çıkış çizgisi). ortaçağda dinsel yapıtlarda ayrı ayrı bölümler arasında anlatım (epik) biçimde korolar vardır. elizabeth tiyatrosunda ya da shakespeare'de koro adlı tek bir oyuncu, çok kez soytarı rolünde. klasik yapıtlarda koro, antik yapıtların etkisi altında yeniden kullanılmıştır. örnek: schiller: "braut von messina" (-messina'lı gelin). Revü dans topluluğu. Koro ekibi. Şarkının koro bölümü. Koro. Koro (efekti).
Orchestra : Parter. Tiy parter. Çalgı takımı. En ön sıralar. Tiy orkestra. Saz takımı. Orkestra yeri. Orkestra çalgı topluluğu.
Mozart : Çocuk dahi. Wolfgang amadeus mozart (1756-1791). Aavusturyalı besteci. Bir soyadı.
Ballet : Danslı sahne yapıtı. dansçılar topluluğu. opera ve operetlerde danslı geçiş. 4 - bir dans topluluğunun önceden saptanmış düzene göre, uyumlu bir biçimde dans ettikleri gösteri. 5 - parmak ucu dansı. Bale grubu. Balet. Barok çağında italya'da doğmuş, fransa ile rusya'da gelişmiştir. belli bir düzeni ve kuralı olan dans, dekor ve müzikten oluşan bir gösteri türü. Bale.
Ambiance : Ortam. Çevre. Ambians.
Track : Üstü taş, kum, kömür tozu, kiremit kırığı gibi bir karışımla ya da yapay bir özdekle (tartan gibi) sıkılaştırılıp koşular için özel olarak yapılmış 6-8 koşaklı yol. Takip etmek. Keçiyolu. Bir dingil üzerindeki iki tekerleğin orta düzlemleri arasındaki uzaklık. Geçmek (çöl vb.). İzlemek (iz vb). İz bırakmak. Ses titreşimlerinin optik ses yolu üzerindeki resmi. tv. bir televizyon yayınında sesi oluşturan im. Mıknatıslı görüntü kuşağı ya da televizyon plağında televizyon iminin oluşturduğu iz. Dingil genişlği.
Tune : Melodi. Ayar. Akortlu olmak. Ezgi. Bir çalgının doğru ses verebilmesi için yapılan ayar, düzen. Akort. Motoru ayar etmek. Uyum.
Musics synonyms : monophony, musical composition, piece of music, popularism, melodic line, ta'ziyeh, melodic phrase, music genre, musical genre, concerted music, part music, serialism, monophonic music, musical style, serial music, polytonalism, musical harmony, chimed, coherency, singing voice, harmony, station, chiming, wagner, orchestras, coherence, ambiences, aero, aura, portfolios, beethoven, concerting, aethers.
Musics zıt anlamlı kelimeler, Musics kelime anlamı
Polyphony : Polifoni. Çok seslilik. Çok sesli. Çokseslilik.
Polyphonic music : Polifonik müzik. Çoksesli müzik.
Inactivity : Etkisizlik. Hareketsizlik. Tembellik. Durgunluk. Avarelik. Tesirsizlik. Üşengeçlik.
Musics antonyms : monophony, monophonic music.
Bu kısımda Musics kelimesinin türkçesi nedir? ingilizcede Musics ne demek? gibi ya da benzeri soruları üye olmadan pratik olarak hemen sorabilir, daha sonra kısaca ingilizce Musics anlamı, açılımı ya da türkçe kelime anlamı hakkında bilgiler verebilir veya dilerseniz Musics ile ilgili cümleler sözler yazılar ile ingilizce türkçe çeviri sözlük anlamları paylaşabilir, diğer web sitelerinden de birçok kaynaklar sunabilirsiniz. Spam veya çok kısa yazılan mesajlar yayınlanmayacaktır.