Tunes türkçesi Tunes nedir

Tunes ile ilgili cümleler

English: What tunes are you going to play tonight?
Turkish: Bu gece hangi melodileri çalacaksın?

English: One of my favorite tunes was playing on the radio.
Turkish: En favori melodilerimden birisi radyoda çalıyordu.

English: Ali loves playing Irish tunes on the fiddle.
Turkish: Ali kemanda İrlanda melodileri çalmayı seviyor.

English: All Tom wanted was for Mary to play a couple of tunes on her ukulele.
Turkish: Tom'un bütün istediği Mary'nin ukelede bir çift melodi çalmasıydı.

English: Ali played a few tunes on the piano.
Turkish: Ali piyanoda birkaç melodi çaldı.

Tunes ingilizcede ne demek, Tunes nerede nasıl kullanılır?

Attunes : Ayak uydurmak. Uyumlamak. Akort etmek. Uyum sağlamak. Alıştırmak. Uydurmak.

Family fortunes : Aileler arasında çekişme. Abd'de başlayan ve ilk olarak richard dawson tarafından sunulan popüler televizyon oyunu. Family fortunes oyunu.

Fortunes : Talih. Kısmet. Bir insanın başına gelen şey. Kader. Alın yazısı. Gelecek olaylar.

Importunes : Başının etini yemek. Tutturmak. Can sıkmak. Sıkboğaz etmek. Israrla istemek.

Misfortunes : Talihsizlik. Terslik. Talihsizlikler. Bela. Aksilik. Şanssızlık. Kaza. Felaket.

 

Tune in on : Açmak.

Tell fortunes : Fala bakmak. Fal bakmak. Fal açmak.

Tune up : Çalgıları uyumlamak. Ses açma. Akort etmek. Düzen vermek. Ayarlamak. (motoru) ayar etmek. Memurdan yenilen dayak. Ayar etmek. Şarkı söylemeğe başlamak. Uydurmak.

To the tune of : Melodisiyle. Miktarına kadar. -lık -e kadar (para miktarını ifade eder).

Tune out : Duymazdan gelmek.

İngilizce Tunes Türkçe anlamı, Tunes eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Tunes ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Musics : Nota. Musiki. Müzik. Partisyon. Hava. Orkestra.

Idea : Bir öykülü filme çıkış noktası olan konu, başlıca düşün. Zihinde tasarlanan, canlandırılan şey. bir işin gerçekleşmesi ya da bir sorunun çözümü için zihince tasarlanan, aranıp bulunan yol. düşünce sonucu bilincine varılan herhangi bir şey. Tasarım. Düşünü. Amaç. Akıl. Görüş. Öneri. İnanç. Kanaat.

Prefecture : Polis istasyonu. (japonya'da) vilayet. (japonya'da) il. Kaymakamlık. Bir valinin yönetiminde olan ufak eyalet veya kasaba veya bölge. Valilik.

Tune : Akortlu olmak. Uyumlamak. Akortlamak. Ayar.

Fine tune : Cilalayarak güzelleştirmek. İnce ayar. Boyayarak güzelleştirmek.

Leitmotif : Tema. Ana motif. Nakarat.

Fanfare : Fanfar. Tantana. Tören borusu. Giriş müziği. Trampet temposu. Nefesli çalgıların hep birlikte çaldığı parça.

Balance : Denkleşme. Sayışım kalıntısı. Dengeyi sağlamak. Balans. Denge kurmak. Tartaç. Kıyaslamak. Kütle ya da ağırlık ölçümü için hazırlanmış özel düzenek. Dengede durmak. Gövdenin, en küçük dayanak olmadan yüzey ya da yüzeylerinde düşmeden durma yetisi.

 

Places : Hane. Ev. Yerleşim yeri. Mekan. Yer. İş. Sorumluluk. Mahal. Basamak.

Chiming : Çalmak. Çan çalmak. Uymak. Vurmak (saat başlarını). Ahenkli bir sesle çalmak (saat veya zil veya çan). Ahenkle çalmak. Saat çalmak. Çalmak (çan).

Tunes synonyms : musical theme, melodic line, musical phrase, signature tune, melodic phrase, adjustment, tunings, flourish, station, theme song, concord, music, strain, position, complaining, signature, accomodation, cantillation, correct, singing voice, melodies, concerts, line, office, tune up, portfolios, melody, portfolio, glissando, coherence, roulade, place, cohesiveness.

Tunes zıt anlamlı kelimeler, Tunes kelime anlamı

Worsen : Daha kötü olmak. Daha da kötü olmak. Daha kötü bir hale getirmek. Fenalaşmak. Daha da kötüleştirmek. Kötüleştirmek. Kötüleşmek (hasta). Kötüleşmek. Kötüye gitmek. Gerilemek.

Tunes antonyms : untune.