Opulence türkçesi Opulence nedir

Opulence ingilizcede ne demek, Opulence nerede nasıl kullanılır?

Opulences : Zenginlik. Servet. Refah. Bolluk. Varlık. Zenginik.

Opulent : Bereketli. Süslü. Zengin. Gösterişli. Bol. Gür. Varlıklı. Mebzul.

Opulently : Fazla. Cömert. Bolca. Aşırı. Bol. Çok. Bereketli. Zengin.

Aboriginal population : Bir ülkeye başka bir yerden gelerek yerleşmiş kişilerin tersine, birkaç soydan beri orada doğup yaşamış kişilere verilen ad. bk. göçmen nüfus. Yerli nüfus.

Active population : Coğrafya, iktisat alanlarında kullanılır. Aktif halk. Etkin nüfus. Etkin çoğa. Çalışan ya da üretken çoğa kesimi. Genellikle 15-65 arası yaş diliminden oluşan, çalışma yeteneğine sahip nüfus. Nüfusun, üretimin herhangi bir dalında katkısı olan bölümü. Aktif nüfus. Çalışan nüfus.

By popular demand : Genel istek üzerine.

Bronchopulmonary : Akciğerler ve bronş kanalları ile alakalı (anatomi terimi). Bronkopulmoner.

Backward population : Geri bırakılmış nüfus. Toplumun geri kalmış kesimi. Geri kalmış toplum parçası.

Bursa copulatrix : Çiftleşme kesesi. Çeşitli erkek hayvanların üreme sistemlerinde bulunan ve olgunlaşan spermlerin, çiftleşmeden önce, geçici olarak bırakıldıkları kese.

Adult population : Bir toplumdaki daha yaşlı kişiler. Yetişkin popülasyonu. Erişkin popülasyonu. Erişkin populasyonu.

 

İngilizce Opulence Türkçe anlamı, Opulence eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Opulence ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Beings : Yaradılış. Yapı. Varoluş. Olma.

Gold : Altın (simgesi au). Mineral. (au; metalimsi parıltı, renk ve çizgisi sarı; sertlik 2.5-3, yoğunluk 14. 56-19.3). Altından yapılmış. Sarı. Altın para. İktisat, jeoloji alanlarında kullanılır. Doğada az bulunması dolayısıyla para olarak kullanılan ya da devletlerce para karşılığında saklanan değerli maden. Kızıl. Altın sarısı. Altın.

Estates : Mülk. Aşama. Arazi. Sınıf. Zümre meclisleri. Malikane. Emlak. Mülk . Durum.

Amplitudes : Genişlik. Genlik. Çokluk.

Bunce : Beklenmedik iyi şans. Para (argo terim). İyi şans getiren ani olay. Devlet kuşu. Beklenmedik zenginlik. Talih kuşu. Beklenmedik şans. Para. Kazanç kaynağı.

Entity : Özlük. Kendilik. Öz. Mevcudiyet. Oluşum. Zat. Vücut. Tek ve bağımsız varlık. Tüzellik.

Effects : Etmenler. Kişisel varlık. Nakit toplamı. Ev eşyası. Mal. Menkul kıymetler. Bakiye. Oyun sırasında gerekli olan etkiyi sağlamak için bazen görsel, bazen işitsel olmak üzere kullanılan musiki, gürültü, sis, kar, yağmur, güneş, gece, fırtına vb. çeşitli ses ve görüntü öğelerinin tümü. Eşya. Efekt.

Critter : Mahluk. Yaratık.

Amplitude : Bk. dalga genliği. Üslup zenginliği. Bir salınım devinmesinde, denge durumundan en çok uzaklaşılan nokta. dolayısıyla, elektromıknatıs dalgalarda ya da ses dalgalarında, dalganın taşıdığı erkenin niceliğini belirleyen özellik. Salınım devimlerinde denge konumuyla en büyük uzanım arasındaki fark. değişen yıldızlarda, en büyük parlaklık ile en sönük parlaklık arasındaki fark. Amplilüd. Genlik. Vusat. Salınan bir noktanın ya da bir cismin denge konumundan en büyük ayrılımı. Sıra. Bilgisayar, ekonomi, fizik, kimya, uzay, sinema, televizyon alanlarında kullanılır.

 

Opulence synonyms : opulences, assets, asset, prosperity, bounteousness, economic resources, exchequers, circumstances, creature comforts, copiousness, caste, critters, circumstance, creatures, fortune, estate, affluence, golds, existence, ease, comfort, jiggy, costliness, entities, depth, luxury, being, bonanzas, prosperous, abundance, abundances, financial resources, luxuriousness.

Opulence zıt anlamlı kelimeler, Opulence kelime anlamı

Poverty : Fakirlik. Kişi veya ailenin belli bir gelir düzeyinin altında kalıp, yiyecek, güvenli içecek su, sağlık, barınma, eğitim gibi temel gereksinimlerini karşılayamaması durumu. Mutlak yoksulluk. Haybet. Eksiklik. Zaruret. Parasızlık. Yoksulluk. Düşkünlük. Yokluk.

Opulence ingilizce tanımı, definition of Opulence

Opulence kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : Affluence. Wealth. Riches.