Yatır nedir, Yatır ne demek

Yerel Türkçe anlamı:

Büyük bekçi bıçağı.

Ermiş sini, türbe.

Ev eşyası, altın, ve benzeri

Yıkılmış, kesilmiş, kuru kütük.

Dede.

Ermiş, ermiş sini.

Kutsal sayılıp, kesilmeyen küçük orman.

. . . durur: ... dér yatır.

Gezilecek görülecek bir yer, şehir olarak tanımı:

Diyarbakır şehrinde, Eğil ilçesinde, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim bölgesi.

Yatır hakkında bilgiler

Yatır, Anadolu'da, şifacılığıyla nâm salmış şahışların mezarlarına verilen ad.

Yatırlara ilişkin inanç ve uygulamalara ilk kez Abbasiler döneminde rastlanır. Bu inanç ve uygulamaların kökeninde İslamı benimseyen toplumların eski çoktanrıcı inanç ve törenleri yatar. Yaygın inanca göre yatırlar hastaları iyileştirebilir, evde kalan kızların bahtlarını açabilir, tüm kötülük ve belaları uzaklaştırabilir ve diğer istekleri yerine getirebilir. Yardımını almak amacıyla da yatırlar ziyaret edilir, onlara adakta bulunulur, kurban bile kesilir.

Bazı yatırlar içinse özel bazı uygulamalar adetleşmiştir; Mum dikmek, birilerinin nâmına helva, şeker ya da benzeri bir şey dağıtılır.

Anadolu'da yaygın bir gelenek olmasına rağmen İslam âlimleri, ölülerden bir şey istemenin ve beklemenin küfür ve şirk olduğunu söylerler.Şablon:Ölü link

 

Yatır ile ilgili Cümleler

  • Yatırım tavsiyesi değildir.
  • Yatırımlar her yere yapılmalı ve herkes liyakatine göre belli mevkilere gelebilmeli.
  • Ali yarışın banko atına elli dolar yatırdı.
  • Yatırım firması, değersiz hisse senedi satın alarak müşterilerini aldattı.
  • Bu projede kendim için nasıl yatırım yapabilirim?
  • Yatırım şimdi ona % 6 kazanç sağlıyor.
  • Hükümet tarımda daha fazla yatırım yapmalı.
  • Ali Jackson, zengin iş adamı, projeye yatırım yapmayı kabul etti.
  • Ali şapkasını yana yatırdı.
  • O bir yatırım hesabı açtı.
  • Yatırımlar sizce çok önce mi geri döndü?
  • Yatırım yaptığımda riski göze aldım.
  • Onlardan üçü hastaneye yatırıldı.

Yatır anlamı, tanımı:

Yardım : Bağış, iane. Kendi gücünü ve imkânlarını başka birinin iyiliği için kullanma, muavenet. Etki. Bir ülkeye bağış veya ödünç olarak verilen para ve ihtiyaç maddeleri. İşlerin daha etkin ve verimli olabilmesi için sağlanan katkı, destek.

Mezar : Ölünün gömülü olduğu yer, kabir, sin, makber, gömüt.

Yatırılma : Yatırılmak işi.

Yatırılmak : Yatırma işi yapılmak.

Yatırım : Millî ekonominin veya bir ticaret kuruluşunun üretim ve hizmet gücünü artırıcı nitelikte olan aktif değerlerine yapılmış olan yeni eklemeler, envestisman. Yatırma işi. Bir çıkar veya kazanç sağlamak için yapılmış olan davranış. Parayı, gelir getirici, taşınır veya taşınmaz bir mala yatırma, mevduat, plasman.

Yatırım bankası : Yatırım finansmanı ve harcamalarını karşılamak üzere kurulan banka.

Yatırım fonu : Tasarruf sahiplerinden katılma belgesi karşılığında toplanan birikimlerden oluşan fonların, sermaye piyasası araçlarında değerlendirilmek üzere bir havuz içerisinde toplanması ve uzmanlar tarafından yönetilmesi temeline dayalı kolektif bir yatırım aracı.

 

Yatırımcı : Yatırım yapan kimse.

Yatırımcılık : Yatırımcı olma durumu.

Yatırma : Yatırmak işi.

Yatırmak : Parayı, işletmek amacıyla bir yere vermek. Başarısızlığa uğramasına yol açmak. Uyutmak. Harcamak. Bir kimsenin bir yere yatmasını sağlamak. Bir yiyeceği korumak veya tatlandırmak amacıyla tuz, soğan, yağ vb.nde bir süre bekletmek. Konuk etmek. Parayı ödemek amacıyla bir kuruluşa vermek, teslim etmek. Eğmek, yatık duruma getirmek. Düzeltmek, bastırmak, yassıltmak.

Bankaya yatırmak : Bankadaki hesabına para koymak, biriktirmek.

Ekipman yatırımı : Bir iş için gereken elemanları yetiştirmek, eğitmek için yapılmış olan yatırım.

Faize yatırmak : Parasını faizle çoğaltmak için bankaya para yatırmak.

Gemiyi yatırmak : Altını temizlemek amacıyla küçük gemileri yan döndürmek.

Masaya yatırmak : Bir konuyu, olayı enine boyuna araştırmak.

Ölü yatırım : Ticarette ve sanayide kâr getirmeyen, geleceği veya pazar imkânı bulunmayan yatırım.

Para yatırmak : Kazanç elde etmek üzere bir işe para koymak. gerektiğinde almak üzere bir yere para vermek.

Sanayi yatırımı : Sermayesini sanayi alanında değerlendiren iş kolu.

Sopanın altına yatırmak : Dövmek.

Doğaüstü : Doğa yasalarına uymayan, doğa yasalarıyla açıklanamayan, tabiatüstü.

İnsan : Toplum hâlinde bir kültür çevresinde yaşayan, düşünme ve konuşma yeteneği olan, evreni bütün olarak kavrayabilen, bulguları sonucunda değiştirebilen ve biçimlendirebilen canlı. Huy ve ahlak yönünden üstün nitelikli (kimse). Âdemoğlu, âdem evladı.

Kimse : Herhangi bir kişi, kim olduğu bilinmeyen kişi.

Anadolu : Ön Asya'nın bir parçası olarak Türkiye'nin Asya kıtasında bulunan toprağı, Rum.

Şifa : Bedensel veya ruhsal bir hastalığın son bulması, hastalıktan kurtulma, onma.

İlişkin : İlgisi, ilişiği olan, bağlı, ilgili, ait, merbut, müteallik.

İnanç : İnanılan şey, görüş, öğreti. Bir düşünceye gönülden bağlı bulunma. Tanrı'ya, bir dine inanma, akide, iman, itikat. Birine duyulan güven, inanma duygusu.

Yatır olmak : Yatar durumda olmak, yatmak.

Yatırabilme : Yatırabilmek işi.

Yatırabilmek : Yatırma imkânı veya olasılığı bulunmak. İlgili cümle: "“Kirpi dikeni saçlarını, ne briyantinle yatırabiliyor ne pomatla.”" A. İlhan.

Yatıran : mûdi’ (bk. saklatan).

Yatırcık : Ocak demiri.

Yatırgaç : Hamur tahtası.

Yatırı : Yıkılmış, kesilmiş, kuru kütük. Eğimli.

Yatırılmamış birikim : Henüz bir yatırıma harcanmamış birikimler.

Yatırılmış anamal : Bir iş yapılmak üzere konulmuş ve ödenmiş anamal.

Yatırılmış pay belgiti : Bir ortaklıktaki örgütsel değişikliği kabul eden ortakların, değişiklik yapılıncaya kadar bir yere yatırdıkları belgitler.

Diğer dillerde Yatır anlamı nedir?

İngilizce'de Yatır ne demek? : [yatırmak] v. bed, put to bed, credit, deposit, embark, fund, incline, instate, invest, lay down, lay low, pay into, put to sleep, repose, repose on, shelter, subscribe, place, sink

Rusça'da Yatır : n. угодник (M), праведник (M)