Poverty türkçesi Poverty nedir

  • Fakirlik.
  • İktisat alanında kullanılır.
  • Mutlak yoksulluk.
  • Yokluk.
  • Düşkünlük.
  • Eksiklik.
  • Kişi veya ailenin belli bir gelir düzeyinin altında kalıp, yiyecek, güvenli içecek su, sağlık, barınma, eğitim gibi temel gereksinimlerini karşılayamaması durumu.
  • Yetersizlik.
  • Mahrumluk.
  • Yoksulluk.
  • İhtiyaç.
  • Haybet.
  • Zaruret.
  • Sefalet.
  • Parasızlık.

Poverty ile ilgili cümleler

English: Lander assumes that rioting and gang behavior are a result of poverty and poor economic conditions.
Turkish: Lander ayaklanmanın ve çete davranışının yoksulluğun ve kötü ekonomik koşulların bir sonucu olduklarını varsayıyor.

English: According to a survey, 1 thousand million people are suffering from poverty in the world.
Turkish: Bir araştırmaya göre dünyada bir milyar insan yoksulluk çekiyor.

English: According to a survey, 1 billion people are suffering from poverty in the world.
Turkish: Bir araştırmaya göre, dünyada bir milyar kişi yoksulluktan sıkıntı çekiyor.

English: He ascribes his poverty to bad luck.
Turkish: Fakirliğini kötü şansına bağlıyor.

English: Living in poverty is some women's fantasy. They think it's somewhat romantic.
Turkish: Yoksulluk içinde yaşamak, bazı kadınların fantezisidir. Onlar bunun biraz romantik olduğunu düşünüyorlar.

 

Poverty ingilizcede ne demek, Poverty nerede nasıl kullanılır?

Poverty gap index : Yoksulların yoksulluk sınırının ne kadar gerisinde gelir elde etmekte olduklarını göstermek amacıyla kullanılan, yoksulluk sınırından her yoksul kişinin gelirinin çıkarılıp bu farkların toplanarak yoksul kişi sayısına bölünmesiyle hesaplanan yoksulluk dizinlerinden biri. krş. foster-greer-thorbecke dizini, kafa sayısı dizini, sen dizini. Yoksulluk açığı dizini.

Poverty indices : Yoksulluğun ölçülmesinde kullanılan kafa sayısı dizini, yoksulluk açığı dizini, sen dizini, foster-greer-thorbecke dizini. Yoksulluk dizinleri.

Poverty level : Bir birey ya da ailenin bağımsız varlığını sürdürebilmesi için zorunlu olan en az ölçüde bile yeme, giysi ve barınma araçları sağlıyamaması durumu. Fakirlik sınırı. Yoksulluk düzeyi. Yoksulluk sınırı.

Poverty line : Fakirlik sınırı. Mutlak yoksulluk konumundakilerin gelir düzeyi. türkiye’de yoksulluk sınırı dört kişilik aile için hesaplanmaktadır. Yoksulluk hattı. Yoksulluk sınırı.

Poverty reduction and growth facility : Uluslararası para fonu tarafından düşük gelirli üye ülkelere düşük faizli kredi sağlayarak yoksulluğu azaltmak ve büyümelerini artırmak amacıyla 1999 yılında yaratılan kredi mekanizması. Yoksulluğu azaltma ve büyüme kolaylığı.

Human poverty index : İnsani yoksulluk dizini. Kırk yaş altı yaşam süresi olasılığı, yetişkinler arasındaki okuma yazma bilmeme oranı, sağlıklı içme suyuna sahip olmayan nüfusun yüzdesi, sağlık olanaklarından yoksun nüfusun yüzdesi, yeterli beslenemeyen beş yaş altı nüfusun yüzdesi ve gelir yoksulluğu düzeyinin altındaki nüfus gibi değişkenler belli ağırlıklarla dikkate alınarak birleşmiş milletler kalkınma programı’nca hesaplanıp yayımlanan dizin.

 

Reduce to poverty : Yoksulluğa düşürmek.

Under the poverty line : Para ve kaynakları olmayan bir şekilde. Minumum gerekenden daha düşük bir aylık maaşı olan. Yoksulluk içinde. Yoksulluk sınırı altında.

Poverty trap : Yoksulluk tuzağı. Fakirlik tuzağı.

Abject poverty : Fakru zaruret. O kadar kötü ki hiç umut yok.

İngilizce Poverty Türkçe anlamı, Poverty eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Poverty ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Narrow circumstances : Darlık.

Deprivations : Mahrumiyet. Yoksunluk. Kayıp. Azletme. Mahrum etme. Mahrum bırakma.

Occasion : Özel olay. Hal. Şatafatlı kutlama. Çoğunlukla gelişigüzel bir biçimde ortaya çıkan ve düzenli, zorunlu bir gelişme süreci içinde ortaya çıkabilecek başka olayların doğmasına yol açan olay. -e yol açmak. Nedence. Fırsat. Sebep. Lüzum. İcap.

Failures : Kıtlık. Batma. Başarısızlık. İflas. Bozukluk. Yapmama. Tükenme. Aksatma. Fiyasko.

Cacoethes : Tatmin edilemeyen arzu. Kötü alışkanlık. Tutku. Doyumsuzluk. Bir inanç veya tutku için rahatsız edici ancak karşı konulamaz motivasyon veya arzu.

From hand to mouth : Har vurup harman savurarak. Finansal zorluk. Mali açıdan günü gününe geçinme. İlerisi için düşünmeyerek. Günü gününe yaşama.

Penuries : Fukaralık. Kifayetsizlik. Aşırı yoksulluk. Sıkıntı. Cimrilik. Para sıkıntısı. Kıtlık.

Inabilities : Olanaksızlık. Beceriksizlik. Acizlik. Acziyet. Aciz. Yeteneksizlik. Güçsüzlük. Gücü olmama. İktidarsızlık.

Defects : Kusurlar. Problemli haller. Kusur. Noksan. Özür. Bozukluk. Kapak arızası. Sakatlık. Arıza.

Dotage : İhtiyarlık. Tutku. Yaşlılığa bağlı unutkanlık. Bunama. Dotaj. Bunaklık. İkinci çocukluk.

Poverty synonyms : sordidness, ability to pay approach, famines, absolute poverty, embarrassments, desideratum, ability to pay principle, hardships, defalcation, decrements, hardship, destitute, embarrassment, need, incapabilities, exigences, famine, deprivation, bareness, gutter, exigencies, a shift in supply, a shift in individual demand, nudity, a shift in demand, exigency, inadequateness, disabilities, fanaticism, disability, disablement, impoverished, defect.

Poverty zıt anlamlı kelimeler, Poverty kelime anlamı

Wealth : Bolluk. Çokluk. Servet. Varlık. Ülke, topluluk, hanehalkı veya bireylerin, belli bir ana kadar birikmiş varlıklarının o anki toplam değeri. sahibine gelir akımı sağlayabilen taşınır değer ve taşınmaz değer. Para.

Rich : Yoğun. Verimli. Değerli. Varlıklı. Besleyici. Bereketli. Zengin. Esprili. Pahalı. Ağır (yiyecek).

Poverty ingilizce tanımı, definition of Poverty

Poverty kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : Want or scarcity of means of subsistence. Indigence. The quality or state of being poor or indigent. Need.